Afyonkarahisar’ın 1922-1929 yılları arasında görev yapan belediye başkanı Halil Ağa, sadece yerel bir yönetici değil; Kurtuluş Savaşı yıllarında casusluk yaparak Türk ordusuna bilgi taşıyan, Atatürk’ün güvenini ve dostluğunu kazanan, halkın içinden çıkmış bir kahramandı. Onun hayat hikâyesi, aynı zamanda Anadolu’nun direniş ruhunu da yansıtıyor.
Beyyazı’dan Afyon’a Uzanan Bir Yolculuk
1868 yılında Afyon’un Beyyazı (eski adıyla Anbanaz) köyünde dünyaya gelen Halil Ağa, köklü ve varlıklı bir ailenin ferdiydi. Dericilik ve tarımla uğraşarak önemli bir servet edindi. Okuma yazması yoktu ancak güçlü sezgileri, pratik zekâsı ve halkla kurduğu içten bağ onu kısa sürede öne çıkardı. Afyon’da “Saraçzade Halil Ağa” olarak tanınırdı.
Yunan İşgali Altında Gizli Bir Görev
1919’da başlayan Yunan işgali sırasında Halil Ağa’nın hayatı büyük bir dönüşüm yaşadı. Yunan komutanlarıyla iyi ilişkiler kurarak onların güvenini kazandı. Bu sayede üst düzey askeri bilgileri edinip Türk ordusuna aktarmaya başladı.
Bu bilgileri, “Denizlili Yaşar” isimli bir Türk yüzbaşı aracılığıyla cephe gerisine ulaştırdı. Halil Ağa’nın bu faaliyetleri sayesinde esir alınan bazı Türk askerleri serbest bırakıldı, düşman hareketleri önceden tespit edildi. Bu cesur ve gizli görev, onun hayatını defalarca riske atmasına neden oldu.
Afyon’un Kurtuluşuyla Başkanlığa Atandı
27 Ağustos 1922’de Afyonkarahisar düşman işgalinden kurtarıldı. Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşları, Afyon’da karargâh kurarak taarruzun yönetimini buradan sürdürdü. Atatürk, Halil Ağa’yı hem savaş süresince gösterdiği kahramanlık hem de halk nezdindeki güvenilirliği nedeniyle 29 Ağustos 1922’de belediye başkanlığına atadı.
Bu, Afyon’un yeniden inşasının ve sivil yönetimin halktan biriyle kurulmasının da sembolüydü.
Atatürk ile Samimi Bir Dostluğu Vardı
Mustafa Kemal Atatürk ile Halil Ağa’nın dostluğu, devlet adamı ile halkın içinden gelen bir yiğidin dostluğuydu. Atatürk'ün Afyon’a gerçekleştirdiği ziyaretlerde aralarında geçen samimi diyaloglar dilden dile aktarıldı. En meşhuru ise Atatürk'ün trenle Afyon'a geleceği gün yaşandı.
İstasyona geç kalan Halil Ağa, kalabalık içinde Atatürk’ü göremeyince sinirlenerek yüksek sesle “Nerede len bu herif?” diye bağırdı. Bunu duyan Atatürk kahkahalarla gülerek Halil Ağa’nın yanına geldi ve onu kucakladı. Bu olay, aralarındaki içtenliğin ve güvenin en açık örneği olarak anlatılır.
Halil Ağa’nın dobra kişiliği, argo konuşmaları ve içtenliği Atatürk’ün de dikkatini çekmişti. Atatürk, Halil Ağa’nın "küfürlü konuşmalarını" bile samimi bulur, “O benim Halil Ağa’m” diye takdir ederdi.
Halkla İç İçe Bir Başkan
Halil Ağa, başkanlığı süresince makamdan çok halkın içinde olmayı tercih etti. Bayramlarda, Ramazanlarda büyük sofralar kurar, köylerden gelenleri bile evinde ağırlar, ihtiyaç sahiplerine yardım ederdi. Görevini resmi yazışmalarla değil, gönül bağıyla yürütürdü. Resmi belgeleri ise belediyedeki başkatip Tevfik Bey aracılığıyla imzalatırdı.
Çocuğu olmayan Halil Ağa, kardeşinin oğlunu evlat edinmiş, ailesine ve köyüne bağlı kalmaya devam etmişti. Afyon halkı onu “cömert, güvenilir, eğlenceli ama gerektiğinde dimdik duran” biri olarak hatırlar.
Halil Ağa, 4 Nisan 1929’da belediye başkanlığından ayrıldı. Ancak onun ismi Afyon’un hafızasından hiç silinmedi. Kurtuluş Savaşı’nda bir casus, Atatürk’ün yakın dostu ve halkın gönlünde taht kurmuş bir yerel kahraman olarak anılmaya devam etti.
Bugün birçok kişi onun adını duymamış olabilir. Ancak Afyonkarahisar’ın özgürlükle yeniden buluştuğu o tarihi döneme tanıklık eden herkes için Halil Ağa, bu toprakların yiğit evlatlarından biridir.
Yorumlar
Kalan Karakter: