AKÜ'de İsrail'in Kuruluş Süreci Ve Zihniyeti Masaya Yatırıldı
Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, Tarih Topluluğu ve Genç Kızılay Topluluğu iş birliğiyle “Gazze Ekseninde Dünden Bugüne İsrail ve Filistin Paneli” gerçekleştirildi.
Yayınlanma :
21.10.2025 18:10
Güncelleme :
21.10.2025 18:10


İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Güler başkanlığındaki panele, sivil toplum kuruluşları başkan ve temsilcileri, akademik ve idari personel ile öğrenciler katılım sağladı.
Panelde ilk olarak, AKÜ Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Ramazan Hüseyin Biçer “Tarihte Yahudilik ve Arz-ı Mev’ûd Meselesi” başlıklı bir sunum yaptı. Biçer, tarihsel ve insani açıdan hiçbir soykırımın meşru gösterilemeyeceğini vurgularken, Yahudi teolojisi perspektifinden bakıldığında Tevrat’taki bazı metinlerin bu tür eylemlere gerekçe olarak sunulabildiğine dikkat çekti. Biçer, Tevrat’ta katliamı teşvik eden, bebekleri ve hayvanları bile öldürmeyi emreden ifadelerin bulunduğunu belirterek, Yahudi teolojisinin en birincil meselesinin Arz-ı Mev’ûd (Vadedilmiş Topraklar) olduğunu kaydetti. Yahudilikte üstün ırk düşüncesinin var olduğunu ve bugünkü İsrail’in birincil yasa kitabı olarak gördüğü Tanah’ta bu düşünceye dair açık metinlerin yer aldığını ifade etti. Biçer, bu anlayışın günümüzde yaşanan hadiseleri açıklayabilmek adına önemli olduğunu belirtti.
“Arz-ı Mev’ûd, Yahudi İnancının Merkezinde”
Yahudi inancında “Arz-ı Mev’ûd” kavramının merkezi bir yer tuttuğunu ve günümüzde bunun hem teolojik hem de siyasi bir anlam taşıdığını ifade eden Biçer, “seçilmiş kavim” anlayışının kutsal metinlerde üstün ırk fikrine zemin hazırladığını söyledi. Biçer, Yahudilerin kendilerini Tevrat’ta Tanrı’nın oğulları olarak görmesinin, bugünkü İsrail politikalarının arkasındaki düşünsel zemini anlamak açısından önemli olduğunu ve Yahudi toplumunun büyük bir kesimi için Arz-ı Mev’ûd konusunun tartışmaya kapalı ve kesin bir inanç unsuru olarak görüldüğünü dile getirdi. Yaşanan çatışmaların sadece siyasi değil, aynı zamanda dini ve ideolojik temellere dayandığını vurguladı.
“Gazze halkı, İsrail gözünde yok hükmünde”
Biçer, 15 Mayıs 1948’de Birleşmiş Milletler kararıyla kurulan İsrail Devleti’nin kuruluş sürecinde bölgede büyük bir soykırım projesinin hayata geçirildiğini kaydetti. İsrail’in kuruluş döneminde 13–14 farklı silahlı grubun terör faaliyeti gösterdiğini ve bu grupların idarecilerinin devletin ileri kademelerinde yer aldığını belirten Biçer, aynı zihniyet ve düşüncenin bugün de devam ettiğini söyledi. Biçer, Gazze halkının bugün İsrail gözünde “yok hükmünde” olduğunu ve 7 Ekim saldırılarının ardından dönemin savunma bakanının Filistinlileri “insani hayvanlar” olarak nitelendirdiğini hatırlatarak, bu söylemin Tevrat’taki “üstün ırk” anlayışının bir yansıması olduğunu ifade etti.

“İngiltere, Yahudi devleti kurulacağını taahhüt etti”
Panelde ikinci sunumu AKÜ Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Ayşe Aydın, “Balfour Deklarasyonu ve İsrail Devletinin Kuruluşuna Giden Süreç” başlığıyla gerçekleştirdi. Aydın, sunumunda Filistin’de bir Yahudi devleti kurma fikrinin ortaya çıkışından günümüze kadar süregelen çatışma ve insanlık dışı uygulamalara dikkat çekti.
“Birleşmiş Milletler Filistin meselesini ele aldı”
Aydın, İngiltere’nin 1947 yılında Birleşmiş Milletler’e başvurarak Filistin meselesinin görüşülmesini ve bir komite kurulmasını istediğini belirtti. Bu talep doğrultusunda Birleşmiş Milletler’in konuyu ele aldığını; Arap devletlerinin manda yönetimine son verilmesini ve Filistin’in bağımsızlığının tanınmasını talep ettiğini, Yahudilerin ise kendi bağımsız devletlerinin kurulmasını istediklerini anlattı. Arap devletlerinin bağımsızlık ve mandanın sona ermesine yönelik müracaatlarının reddedildiğini kaydetti.
“Alınan karar bölgede kalıcı bir çözüm sağlayamadı”
1947’de Birleşmiş Milletler Filistin Özel Komitesinin kurulduğunu aktaran Aydın, yapılan görüşmeler sonucunda hazırlanan çoğunluk raporunun Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından oy çokluğuyla kabul edildiğini bildirdi. Kabul edilen karara göre, Filistin’deki İngiliz manda yönetiminin sona ereceği, İngiliz birliklerinin çekileceği ve biri Arap, diğeri Yahudi olmak üzere iki ayrı devletin kurulacağı kararlaştırıldı. Kudüs’ün ise uluslararası bir yönetim altında Birleşmiş Milletler denetiminde idare edilmesi öngörüldü. Ancak Aydın, bu kararın bölgede kalıcı bir çözüm sağlayamadığını ve Filistin meselesini uluslararası boyutta daha da derinleştirdiğini ifade etti.

“Filistin meselesi, dünyanın en acı konularından biri”
Panel başkanı AKÜ İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Güler ise Gazze ve Filistin meselesinin, Türkiye’nin ve dünyanın en sıcak ve en acı verici konularından biri olduğunu belirterek, konunun doğru anlaşılması gerektiğini söyledi.
Prof. Dr. Güler, “Bağımsız Filistin Devletine Giden Yol” başlıklı sunumunda, bölgedeki demografik yapıya dikkat çekti. Filistin’de yaşayan nüfusun büyük çoğunluğunu Müslüman, Ortodoks ve Katolik Arapların yanı sıra diğer dinlere mensup Arapların oluşturduğunu, ayrıca hatırı sayılır sayıda Türk, Çerkez, Kürt, Ermeni, Latin ve göçle gelen Hristiyanların da bulunduğunu ifade etti.
“Arz-ı Mev’ûd propagandasına esir olmamak gerekir”
Güler, bölgedeki Yahudi nüfus artışını göç ve teşviklerle açıklayarak, Amerika’daki Yahudilerin de destekleriyle Doğu Avrupalı Yahudilerin İsrail’e taşındığını ve böylece Filistin’de nüfus dengesinin sağlandığını belirtti. Arz-ı Mev’ûd tartışmalarına da değinen Güler, tarihin hiçbir döneminde Nil’den Fırat’a uzanan bir Yahudi devletinin kurulmadığını ve bundan sonra da kurulmayacağını vurguladı. Kurulan İsrail devletinin tarihi kaynaklarda Hz. Süleyman ve Hz. Davud’a ait bir bölgede yer aldığını ve günümüz Filistin sınırının biraz kuzeyinde ve güneyinde, az da Ürdün şerit hattına doğru uzanan bir alanda olduğunu ifade etti. Bu nedenle, Arz-ı Mev’ûd propagandasına esir olmamak gerektiğini dile getirdi.
Panel, konuşmacıların sunumlarının ardından soru cevap bölümüyle sona erdi.

Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: