KONUNUN GÜNÜMÜZLE BİR ALAKSI YOKTUR
Yayınlanma :
01.07.2022 01:30
Güncelleme
: 01.07.2022 01:30
Gerçekler er ya da geç gün yüzüne çıkar.
Mızrak çuvala sığmaz.
Sırlarda öyledir.
Zaten iki kişinin bildiği sır değil ki?
Bakın size bir hikaye anlatayım.
Olay Frigya’da geçiyor.
Biliyorsunuz da hatırlatma yapayım.
Hani Kral Midas arkadaşı Frigyalı Pan’ı tutunca Müzik Tanrısı Apollon öfkelenip Midas’ın kulaklarını eşek kulaklı yapıyor.
Midas hemen başına hani şu Şirin Baba’nın giydiği şapka var ya.
Aslında o şapka Şirin Baba’nın değil Frigya Kralı Kral Midas’ın eşek kulaklarını saklamak için giydiği şapka.
Neyse bizim Kral Midas her yerde o şapkayla geziyor.
Halk bir taraftan meraklanıyor, “Kralımız niye böyle komik bir şapka takıyor?” diye.
Ama adam kral kimse bir şey diyemiyor.
Bir taraftan da uzayan saçları eşek kulaklarını kapatıyor.
Gel zaman git zaman bizim Kral Midas, Manisa Tarzan’ı gibi saç sakal bir birine karışlıyor.
Eşek kulaklarının sırrını saklamak için taktığı şapkanın eteklerinden saçlar etrafa dağılıyor.
Mecburen berberin yolunu tutuyor.
Berber makası eline alıyor kralın saçlarını kesecek.
Şapkaya elini atıyor Midas şapkayı tutuyor çıkartmamak için çabalıyor.
Berber mecburen, “Kralım şapkanızı çok seviyorsunuz biliyorum ama böyle saçlarınızı kesemem ki.
Şapkanızı çıkartmamız lazım” diyor.
Midas, “Olmaz, böyle kes” dese de berber kralı ikna ediyor.
Midas, “Bana bak, gördüklerini bir kişiye bile anlatırsan dilini kopartırım.
Bura da gördüklerin burada kalacak, yenin et” diyor.
Zavallı berber, “Vallahi billahi söylemek kıralım” diyor.
Kral Midas şapkasını çıkardığında, doink diye eşek kulaklarına benzeyen kulakları şapkadan çıkıyor.
Berber gözlerine inanamıyor çığlık atacak oluyor ama ağzını kapatıyor.
Elleri titreyerek Kral Midas’ın saçlarını kesiyor ve “Tamam kralım bitti.
Para pulda istemiyorum sağlığınıza duacıyım güle güle” diye yolcu ediyor.
Midas, berbere ettiği yemini hatırlatıyor ve dilini çıkartıp keserim der gibi bir işaret yapıyor.
Biniyor makam arabasına dıgıdık dıgıdık sarayın yolunu tutuyor.
Aradan üç gün geçiyor bizim berber zar zor tutuyor kendini.
İçinde bir şeyler şişiyor adam patlayacak gibi oluyor.
Aradan üç hafta geçiyor bizim berber yemeden içmeden kesiliyor, işe de gitmiyor dağlarda dolaşıyor.
İçinde sakladığı Kral Midas’ın eşek kulakları sırrı patlamak üzere.
Bu sır adamcağızın hayatına maal olacak.
Neyse bizim berber kör bir kuyu buluyor.
Bakıyor etrafta kimsecikler yok.
Hemen kuyunun başına gidiyor ve içine bağırıyor.
“Kral Midas’ın kulakları eşek kulaklı, Kral Midas’ın kulakları eşek kulaklı diye haykırıyor.
Daha doğrusu resmen içini kusuyor.
Sonra “Oh be rahatladım” diyerek olduğu yerde geriye doğru devrilip çimlerin üzerine uzanıp gökyüzünü izliyor.
Üzerinden kuşlar uçuşuyor.
Bir süre dinlendikten sonra bizim zavallı berber neşeyle evine dönerken insanların bir şeyler fısıldadığını görüyor.
Ne oluyor acaba diye o da kulak kabartıyor.
Bir de ne duysun, az önce kuyuya haykırdığı sır herkesin dilinde değil mi?
Eyvah ben ne yaptım diyor.
Şimdi bu hikayeden bir anlam çıkartmaya çalışalım mı?
Bir, hiçbir sır sonsuza kadar saklanmaz, er ya da geç ortaya çıkar.
İki, bugün hala kullandığımız yerin kulağı var lafı bizim Frigyalılardan kalma.
Üç, iki kişinin bildiği şey zaten sır değildir ki?
Dört söyleme sırrını dostuna söyler dostuna.
Sır dediğin şey belli bir zaman sonra bir şekilde ortaya çıkar.
Özellikle sırlar üzerine kurulan kirli ittifaklar ve oluşumlar zamanında her ne kadar şimdilik sulh yapılmış olsa da her iki tarafta bir birine güvenmediği için haklarında belge ve bilgi toplamaya devam eder.
Yeri ve zamanı gelince tozlu raflardan çıkar ve biraz parlatıldıktan sonra nur topu gibi ortaya çıkar.
Bazen bir yerlerde Frigyalı dostlarla karşılaşıyorum.
Daha önce bir birinin gözünü oymaya çalışan, dosyalar hazırlayıp şikayet eden piyonlar bir araya toplaşmışlar kanka olmuşlar.
Nasıl bir sindirim sistemleri var anlamış değilim.
Kralım biz Frigya’nın çıkarları için şimdilik sulh olduk diyorlar ama bir elleri arkalarında dosya saklamaya devam ediyor.
Kral’da bakıyor.
“Ulan köftehorlar bu söylediğinize siz inanıyor musunuz ki ben inanayım.
Ben bilmez miyim siz tilkiden bile kurnazsınız”
Hikaye bu ne yaparsın 3 bin yıl önce olanlar aklıma geldi.
Kısa bir Frigya bilgisi aktarmış olalım.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: