ŞÜKÜR: İnsan oğlunun kendisine Allah tarafından verilen nimetlerden dolayı, nimeti verene karşı, söz, fiil ve kalp ile gösterilen saygı ve minnettarlık olarak tarif edebiliriz. ŞÜKÜR, Kalbin şükrü: kalple verilen nimeti düşünmek, Dilin şükrü: Nimeti verene dil ile hamd etmek, Diğer azaların şükrü: Sahip olunan her nimete şükretmek olarak üç kısma ayırabiliriz. Şükür, Nimetin hakiki sahibini bilmektir. Nimetin sahibi Allah olduğuna göre kısaca şükür Allah'ı bilmektir. Nasıl ki en ufak bir iyilik gördüğümüz kimseye durup durup defalarca teşekkür ediyor ona minnet duyuyorsak, sayısız nimetler veren Rabbimize karşı da her daim şükür halinde olmamız gerekir. Şükür lafla değil yaşayışla yapılır.
Allah'u Teala Kur'an-ı Kerim’inde "Bundan sonra, (artık) şükredersiniz diye sizi bağışladık" (Bakara: 52), "Sonra şükredersiniz diye, sizi ölümünüzden sonra dirilttik" (Bakara: 56), "Ey iman edenler size rızık olarak verdiklerimizin temiz olanlarından yiyin ve yalnızca ona kulluk ediyorsanız, (Yine yalnızca) Allaha şükredin" (Bakara: 172), "Eğer şükreder ve iman ederseniz, Allah azabınızla ne yapsın? Allah şükrün karşılığını verendir, bilendir." (Nisa: 147) buyuruyor.
İki cihan güneşi Peygamber efendimiz de hadisi şeriflerinde "Bir kimseye bir nimet verilir de onu (hayırla yad ederek) dile getirirse, onun şükrünü yerine getirmiş olur. Eğer onu (Kimseye söylemeyerek) gizlerse ona nankörlük etmiş olur." (Ebu Davud;11), "Yiyip şükreden kimse sabrederek oruç tutan kimse gibidir" (Tirmizi: 43), "İman iki kısımdır, Yarısı sabırda, yarısı şükürdedir" . (Beyhaki: 127), "İnsanlara teşekkür etmeyen, Allaha da şükretmez". (Tirmizi:35), Mübarek ayakları şişinceye kadar gece namaz kıldığında, ona bir şey söylendiğinde "Şükreden bir kul olmayayım mı?" diyerek bize şükrün önemini belirtmiştir.
Sevgili okurlar kayıtsız şartsız bizi yaratan Allah'ımıza her daim şükretmemiz gerekir. Şükretmek için Allah’ın bize verdiği nimetleri saymakla bitiremeyiz. Etraftaki nimetlere geçmeden ilk etapta kendimize bakacak olursak Rabbımıza ne kadar şükretsek yine de hakkını veremeyiz. Şu kısacık ömrümüzde Rabbül alemin bir soluk alıp vermede bize iki sefer hayat bahşediyor. Havayı aldığımızda kaç dakika tutabiliyoruz. Hemen geri havayı boşaltmak zorundayız. Havayı verdik. Kaç dakika hava almadan yaşayabiliriz. Bu nedenle ne kadar şükretsek azdır. Dünya malını mülkünü bırakalım. Bence bütün insanlar milyarderdir, trilyonerdir benim nezdimde. Allah bize, görebilmemiz için göz, duyabilmemiz için kulak, dokunabilmemiz için el, yürüyebilmemiz için ayak, daha pek çok organ bahşetmiş rabbim bizlere. Hangi birimiz bir gözünü, bir kulağını, bir ayağını beş milyara satabilir. Düşünmek dahi insanın tüylerini ürpertiyor değil mi sevgili okurlarım. O zaman gece gündüz Yaradana şükür etmeliyiz. Ne yazık ki şükrün kıymetini bilmeyen, hayatta hiç yokluk görmeden yetişen ve bir türlü mutlu olmayan, devamlı halinden şikayet eden, haline şükretmeyen insanlarla dolu asrımız. Atalarımız bu şükürsüz insanlar için "Hamama gider kurna beğenmez, Düğüne gider zurna beğenmez" diyerek bunları çok güzel anlatmışlardır. Lamba ışığında yaşamayan elektriğin, Mahalle çeşmesinden su getirmeyen, evde akan suyun, Eşek üstünde yolculuk yapmayan arabanın, hayatında berberde diş çektirmeyen birisinin dişçinin, dört mevsim lastik ayakkabı giymeyen iskarpin ayakkabının kıymetini bilemez. Son devrin bütün icatları insan oğlunun yaşamasını kolaylaştırmak için yapılmıştır. Kısa bir zaman elektrik kesilmesi, doğalgaz kesilmesi insanın yaşamını felç etmeye yetiyor.
Şükür kendi imkanlarına razı olmaktan geçer. Şükretmemiz için bizim üstümüzde imkanı olana göre değil, altımızdaki insanların durumuna göre ayarlarsak kendimizle barışık oluruz. Kimseye haset, kıskançlık etmeyip Yaradana şükrederiz. ALLAH biz kullarını daim şükreden kullarından eylesin.