Allahü Teala biz kullarını boşu boşuna yaratmamıştır. Allah kullarını bu dünyaya imtihan için göndermiştir. İnsanlar bu dünyada malıyla, mülküyle, evladı iyaliyle, sağlık ve sıhhatiyle imtihan olurlar. İmtihanı kazanabilmemiz için Rabbimizin verdiği nimetlere şükretmeli, çektiğimiz sıkıntılara da sabretmeliyiz. Verilen nimetler karşısında Allaha bol bol şükrederken, daha önceki yoksul günlerimizi unutmamalı; Çektiğimiz çile ve ızdıraplara karşı da sabretmeli hiçbir zaman Allaha isyan etmemeliyiz.
Alahu Teala Kuranı keriminde "Mallarınız ve çocuklarınız ancak birer imtihandır; Allah katında ise büyük bir mükafat vardır." (Tegabün-15), diğer bir ayeti kerimesinde "Her nefis ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak hayır ile de şer ile de deniyoruz. Ancak bize döndürüleceksiniz ."(Enbiya-35) buyuruyor. Allah bu dünyada tüm sınavları kazanıp, Allah’ın istediği gibi kul olmayı nasip etsin. Konumuzla ilgili hadis kitaplarında geçen kel,kör ve alaca yüzlü üç adamın kısaca kıssasını anlatacağım.
Hadisi şerifte anlatıldığına göre Allahü Teala ayıplı kusurlu üç adama bir melek gönderdi. İnsan kılığındaki bu melek, evvela yüzü alacalı adama gelerek "Şu dünyada isteğin nedir" dedi. Yüzü alacalı adam "Yüzümdeki şu alacaların gitmesi, yüzümün güzelleşmesidir" dedi. Melek de hemen yüzünü mesh etti. Yüzü tertemiz parlamaya başladı ve adama tekrar sorarak "Hangi malı çok seversin dediğinde, adam da deveyi çok sevdiğini" söyledi. Bunun üzerine melek ona on aylık gebe bir deve vererek "Allah bereketli eylesin" diyerek oradan ayrıldı. Hemen kel adamın yanına gelerek ona da "Şu dünyada muradın nedir" diye sorduğunda o da "Güzel bir saç muradımdır" dedi. Melek başını mesh etti anında güzel saçlara kavuştu. Ona da hangi malı çok sevdiğini sorduğunda "İneği çok sevdiğini " söylemesi üzerine ona da bir gebe inek verdi ve "Allah bereketli eylesin "diyerek oradan ayrıldı. Kör adamın yanına gelerek isteğini sordu o da "Muradının gözlerinin açılması "olduğunu söylemesi üzerine melek gözlerini mesh edince gözleri açıldı. Koyunu sevdiğini söylemesi üzerine ona da gebe bir koyun vererek "Allah bereketli eylesin" deyip oradan ayrıldı.
Kısa zamanda inek, deve ve koyun yavruladı. Dağı taşı doldurdu. Sahiplerini zenginleştirdiler. Üç şahıs azalarındaki sakatlıklarından kurtuldukları gibi zengin de olmuşlardı. Şimdi imtihan başlamıştı. Melek eski kıyafetlerini giyip yüzü alacalı adama gelerek" Fakir bir adamım. Yoluma devam edecek gücüm kalmadı. Yüzünü güzelleştiren Allah adına bana bir deve ver evime yetişeyim" dedi. Yüzü alacalı adam "Verecek olduktan sonra alan çok" deyip deveyi vermedi. Melek adama evvelki durumunu hatırlatarak "Allah seni evvelki durumuna iade etsin" deyip, Kelin kapısına geldi. Ondanda da yüzü alacalı adama söylediği gibi yardım istedi. Kel "Bunlar bana babamdan kaldı" dediğinde Melek "yalan söylüyorsun. Allah seni eski haline iade etsin" diyerek oradan ayrılıp ama adamın kapısına geldi. Aynı ötekilerden istediği gibi yardım istediğinde ama "Ben eskiden kördüm, fakirdim. Allah benim hem gözlerimi açtı, hem de beni zengin etti. Bunların hepsi bana Allah’ın bir lutfudur. İstediğini al, istediğini bana bırak" dedi. Melek de "malın senin olsun. Bu bir imtihandı. Bu imtihanı Sen kazandın. Öteki arkadaşların kaybetti, Allahın gazabına uğradılar" der ve oradan ayrılır.
Demek oluyor ki sevgili okurlar, yokluğa düştüğümüzde sabretmeli, varlığa kavuştuğumuzda da şımarıp fakirlik günlerimizi unutmamalıyız. Varlıkta şükür, darlıkta sabır etmesini bilmeliyiz. Allahın bize verdiği nimetlerin şükrünü eda etmekte gaflete düşmemeliyiz. İmkanlarımız ölçüsünde ihtiyaç sahibi kimselerin yardımına koşmalı, imtihanı kazanan kullar içinde yerimizi almalıyız. İmkanı iyi olupta bu dünyada cenneti kazanamayan insanlara durumuna şaşarım. Bu dünyada ne ekersek öbür alemde onu biçeceğiz. İdealimiz alan el değil veren el olmaktır. Nereden geldiğimizi, ve nereye gideceğimizi hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamalıyız. Allah cümlemizi bu dünyada imtihanını kazanan kullarından eylesin.