Bilim adamları yaptıkları araştırmalarda sağlıklı bir hayat sürebilmek için gülmenin en az diyet ve eksersiz kadar önemli olduğu, mizah duygusunun hastalıklara karşı direnci artırdığı sonucuna ulaşmışlardır. Gülmenin insan bedeni ve ruhu için öneminin ortaya çıkmasıyla hastanelerde palyaçolar göreve başlamış olup, amaçları sadece hastanede bulunan hasta ve ailelerini neşelendirmek ve keyifli bir zaman geçirmelerini vesile olmaktır.
Sevgili okurlar gülmek derken nasıl bil gülme, nasıl gülmemiz gerekir. Allah ve Resulünün bu hususta bize tavsiyeleri nelerdir bunlara kısaca değinmek istiyorum. Allah'u Teala Kuranı keriminde 'Yaptıklarının cezası olarak az gülsünler, çok ağlasınlar'. (Tevbe:82) buyuruyor. İki cihan güneşi peygamber efendimiz için Hz.Aişe Validemiz "Peygamber efendimizin bir defa olsun tam bir biçimde güldüğüne rastlamadım. O hep gülümserdi' demiş, Ebu zer Gifari (R.A) de peygamber efendimizin "Eğer bildiğim kadarını bilseydiniz, az güler çok ağlardınız' buyurduğunu nakletmiştir.
Yukarıda belirttiğimiz ayet ve hadislerden anladığımıza göre bir mümin, güzel ahlak sahibi olmak isteyen kimse gülmede ölçülü davranmalı, çok gülmemeli, gülünce de kahkaha ile gülmemeli. Sadece tebessüm etmelidir. Peygamber efendimiz insanların en tebessüm edeni idi. Hiç bir zaman kahkaha ile gülmez, güldükleri zaman sadece tebessüm ederdi. Tebessüm ederek gülümsemek mubahtır. Kahkaha ile gülmek ise caiz görülmemiştir. Büyükler üç şey kalbi karartır. Bunlar çok gülmek, acıkmadan yemek ve lüzumsuz konuşmak demişlerdir.
Gülme konusunda atalarımızın "Bir kahkaha bir kilo pirzolaya bedeldi" Son gülen iyi güler, dost ağlatır düşman güldürür, gülme komşuna, gelir başına gibi yüzlerce ata sözüne rastlamak mümkündür. Peygamber efendimizin gülerken dişleri dahi görünmez, tebessüm ederdi. Bugün yaşamımızda dışarıda, otobüste, gülerken dozunu kaçırıyor, küçük dilimize kadar gösteriyoruz. Bundan kesinlikle kaçınmalıyız. Her şeyin bir ölçüsü olduğu gibi gülmenin de ölçüsünün tebessüm olduğunu unutmayalım. Gülmenin dozunu kaçırmadan şu pandemi, hayat pahalılığı ve sıkıntılar karşısında ufacık fıkralarla birazcık yüzünüzü güldürelim inşallah. Peygamberimiz "Güler yüz sadakadır” buyuruyor.
Gülme, tebessüm deyince rahmetli Nasrettin hocamızı hatırlamamak olmaz. Rahmetli güldürürken düşündürür, vereceği dersi mizahla verirdi. Hocanın hanımını evinde bulamayan hocanın komşuları "Hocam sizin hanımı hiç evde bulamıyoruz çok geziyor' derler. Hoca da "Yalan söylüyorsunuz. Eğer benim hanım gezseydi biraz da bizim eve uğrardı” deyiverir. Almanya'ya gezmeye giden karı kocanın karnı acıkır bir lokantaya dalarlar. Almanca bilmedikleri için yemek isteyemezler. Beklerken kocanın aklına İSYON kelimesi gelir. Garsona işaret ederek yemeklerin sonuna isyon ekliyerek "Bize pilavisyon, fasullasyon, tatlisyon" getir derler.Yemek gelir yermeği yerler koca böbürlenerek "Hanım nasıl almanca biliyorum' diye hanımına övünürken garson konuşulanı duyar. Kocanın kulağına eğilerek "Eğer ben İzmirizasyonlu olmasaydım.Sen burada havazisyon yerdin' deyiverir.
Aslanla Horoz arkadaş olurlar. Aslan horoza "Başın sıkıştığında bir dala çık ezan oku. Ben imdadına yetişirim' der. Kurnaz tilkinin kendisine yaklaştığını gören horoz hemen dala çıkarak ezan okumaya başlar. Ezan biter aşağıda bekleyen tilki "İn aşağı namazı kılalım' der. Horoz ''biraz bekle imam geliversin' dediğinde, tilki bakar ki Aslan kendine yaklaşmakta. Çareyi kaçmakta bulur. Horoz "nereye gidiyorsun tilki kardeş İmam geldi namaz kılacaktık' dediğinde Tilki "Bu imam bizim mezhepten değil” diyerek kaçıp gider.
-Sevgili dostlar Kovit can almaya devam ediyor. Bir an önce aşı olalım. Aşı karşıtlığı kul hakkıdır unutmayalım. Aşı olmamakla kendimize zarar verdiğimiz gibi insanlara da zarar veriyoruz. Yüzünüzden tebessüm eksik olmasın. Hepinize sağlıklı günler sevgili okurlar.