Cumhuriyetimizin 97. kuruluş yıldönümünü, melanet hastalık Koronavirüs’ün etkin olduğu ortamda, milletçe birlik, dirlik, kardeşlik ve barış içinde heyecanla kutladık.
Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını minnetle, şükranla, şehitlerimizi rahmetle andık. Üzerinde yaşadığımız güzel coğrafya vatanımızı, güzel Cumhuriyet rejimimizi, demokrasimizi bize onlar armağan ettiler.
Eğer günümüzde 83 milyon nüfusuyla, Ortadoğunun en büyük ordusuna, ekonomik gücüne, demokratik parlementer rejimine, İHAlara, SİHAlara, füzelere, uydulara sahib güçlü Türkiyesi varsa, bizler! tüm bu güzellikleri, özellikleri onlara borçluyuz.
Sone eren Osmanlının küllerinden yakılan ateşle, onlar günümüzün güçlü Türkiyesinin özünü, gücünü oluşturdular. Nice 97. yılları bir arada Koronasız, musibetsiz kutlamamız içten dileklerimizle.
***
31 Ağustosda 6.6’lık bir deprem İzmir’i vurdu. 60’ı aşan şehidimiz, 1000’e yaklaşan yaralımız var. Yüreğimiz yandı. Devletimiz tüm gücünü seferber etti bölgeye. Maddi hasarlar gideriliyor. Manevi olanları için dualarımız onlarla. Deprem kuşağı içinde bir coğrafyada yaşıyoruz. Fay hatları, belli. Doğudan-Batıya Egeye doğru her an kırılmayı bekliyor yerin altında.
Kısa süre önce Malatya, Elazığ, Pötürge depremlerini Doğuda yaşadık. Devamını Batıda Egede İzmir depremiyle yaşıyoruz. 1999 İzmit-Gölcük depremi bize depremin acı gerçeklerini, tedbir noksanlarımızı, öncesi yapılması gerekenleri öğretti. 40 bin cana mal oldu, İzmir Körfez depremi ülkemize. O dönemdeki Kızılay Başkanlığımız nedeniyle bölgeye yardım için görevli gitmiş, acıları bire-bir yaşamıştık.
Bu defa İzmir depreminde, Seferihasarda tsunami meydana geldi. Sahilde ve çevrede olan iş yerleri, evler, arabalar, vatandaşlarımız büyük zarar gördü. Panik yaşandı. Doğal felaketleri önleme mümkün değil. Tedbirli olmak, hasarı, can kaybını azaltmanın tek yolu. Örnek Japonyanın depremle iç-iç’e olağan, yaşama tedbirlerini içselleştirmesi, halkına kabul ettirmesi, bina sağlamlığını ön planda tutmasıdır.
Yüce rabbimiz güzel vatanımızı her türlü tabii felaketlerden korusun dua ve dileklerimizle.
***
1990-2000 Türk demokrasi tarihinin post-modern darbelerle savrulduğu, güdümlü demokrasili, askeri vesayetli, karanlık günlü, çalkantılı bir dönemidir. Özal sonrası Anap Genel Başkanı olan kısa ve uzun dönemli 3 hükümet kuran, Başbakan olan Mesut Yılmaz, 30 Ekimde hayatını kaybetti.
“Devletin her iş’ini omuzu kalabalıklar yönetmek istiyor. Böyle demokrasi, devlet yönetimi olmaz, olamaz” itirazını Başbakanlık koltuğundan yapan, o günün asker baskısına rağmen, açık demokrasi isteyen, uygulamaya çalışan bir liderdi Mesut Yılmaz.
Ayrıca ülkenin koalisyonla yönetilebileceği örneğinide zorla, şerlede olsa, Demirel’e rağmen veren örnek devlet adamımızdı Mesut Yılmaz. Evlat acısıyla hayat’a veda eden, melanet hastalık kansere yenik düşen Mesut Yılmaz’a rahmet, milletimize, ailesine başsağlığı diliyoruz.