Değerli gönüldaşlarım
Kişi bazen başkasının gücünü görmeden enaniyete bürünerek haddini aşıp hayatını zindan eder. Şu anlatılan hikâye tamda konunun özetidir adeta.
Arslan keyifli bir gününde Ormanda yanında Kurt, Tavşan ve Tilkiyle gezerken;
Şöyle bir gururla sağındaki tavşana, söyle bakayım bu Ormanın kralı kim?
-Tavşan mahcup bir hâlle, tatbikî sizsiniz kralım.
Cevaptan menmun kalan Arslan.
Sonra tilkiye döner.
-Kim buraların kralı?
Tilki şu da sualmi bizatihi sizsiniz kralım.
Sonra Kurda döner?
Kurt asil duruşla biz bizden güçlüye tabi oluruz dercesine;
Tartışmasız sizsiniz kralım derken;
Geriden gelen dev cüsseli onlara doğru yaklaşan vahşi gergedanı görürler.
Tilki her zamanki kurnazlığıyla saygı değer kralım birde şu gelen Gergedana sormayacak mısınız? Der.
Arslan istemeyerek yarı korku yarı cesaret gergedana sorar?
"-Kim bu ormanın kralı?"
Gergedan bre densiz dercesine boynuzuyla, arslanı tuttuğu gibi çalıların arasına fırlatır. Arslan yarı baygın vaziyette çalılarına arasından kafasını uzatır boğuk ve yorgun bir sesle;
"-Bilmiyorsan bilmiyorum de kardeşim."
Bu kıssadan yola çıkarak günümüz insanını ele alırsak, Enaniyet olarak neler görürüz neler. Ben güçlüyüm, ben zenginim, ben alimim, Ben, ben, ben.
Başkasının gücünü görmeyen, kendi gücünün farkına varmaz. Ve kendini yenilmez zanneder.
Kişi başkasının bilgisini görmeden kendini alim zanneder.
Allah’ın ilminden mahrum bir Ordünaryus Profesör, kendini yaratıcı seviyesine kadar haddini aşabilir.
Hâlbuki insan bir nefes alsa veremese Allah’ın ilminin yanında hiç olduğunu anlar.
İşte bu hususta Peygamber (s.a.v)efendimizin “Dinsiz ilim kör, ilimsiz din topaldır.” Hadisi bu konunun en güzel örneğidir.
İşte bu hususa dikkat edebilme bizim irademizdedir.
Böylece dünya. İyi insanların dilinde sabır.
Haddini bilmeyenlerede ağırdır. Mevlana’ya bunca yıl yaşadın ne bilirsin diye sorarlar?
Haya timsali veli haddimi der.
Ölçüyü buradan alırsak haddini bilmek ne kadarda önemli. Rabbim bizi haddini bilenlerden eylesin…