Eskiden kış için Kaz veya Hindi beslenir. Eti tercih edilirdi. Kaz hem karada yürüyen, suda yüzen olgunu 8-10 kilo gelen, kuş cinsidir. Zıplasa kanatlarını açsa da bir iki adım atlayabilir. Fazla uçamaz. Adam adama “Badi badi yürüme” der ya! Şişman kişilerin nefesi kesik yürüyüşüdür. Kaz kanat çırpar, kuvvet bulur. Hele akarsu veya göl görürse bağırarak aniden yarı yürür, yarı uçar.
Kaz eti yağlıdır. Vitamin deposudur. Yeşillik yer. Lezizdir. Hazmı kolaydır. Gezek'lerde toplu yemeklerde pilav üstüne bütün konur. Büyüklerden birisi şunu parçalayın diye seslenir. Çatalı saplarsınız bir parçası ele gelir. Tabii pilav kuş üzümlü Antep fıstıklı olur.
Arkasından muhallebi, sütlaç, ağır demezseniz kaymaklı ekmek kadayıfı ve sırasıyla bamya taze yeşil fasulye gelmesi gerek. “yeme de yanında yat” uykun gelir. Ev limonatası, kahve ikramı yapılacak. Sohbetlere geçilir. Kötü söz söylenip tansiyon yükseltilmez. Olaylar siyaset konuşulmaz mı? konuşulur. Hep güler yüz tatlı dil bazen şaka yollu olur. Konuşulanlar orada kalır. Başka yere aktarılıp, dedikodu yapılmaz.
***
Şimdi bu Kaz eti de nereden çıktı diyeceksiniz? İhsaniye ilçesinde Hindi, Kaz üretimi yapılıyordu. Şimdi Sultan dağında da Kaz üretimi yapan üniversite mezunu bir genç var. İşini de epey ilerletmiş. İstenilen yerlere satış yapıyor.
Bu konuyla sayın Valimizin, Kültür Müdürümüzün, Başkan Zeybek'in, Gastronomların ilgilenmesi gerekir diye düşünüyorum. Göllerimiz, akarsularımız var. Örneğin Finike’de, Kumluca’da balık yetiştirilip canlı veya pişirilip satılıyor, randevulu çalışıyorlar.