Siyasetçilerin eli boş olacak ki, para üzerinde konuşuyorlar. Gerçekten yıllarca önce bir liralık demir paralar üzerine 1.000 bin TL basılmıştı. Sonra o liralar bir milyon oldu.
Bazen pek hesap bilmeyenler, lirayı milyon alışkanlığı sebebiyle, şu kadar milyona aldığını söylerler.
Geçenlerde bir tanıdık dava takibi için avukatın iki-üç milyar istediğini söyledi. Önce şaşırdım, ama sonra davaya göre ayaktan bir hesap yaptım. Milyar değil bin lirası olabileceğini düşündüm. Gerçi şimdi, dört başı mamur. Yeni daire bina işyerleri, bir milyondan aşağı değil.
Kıymet anlayışında yine değişimler var. Paradan sıfır mı atılır. Yeni bir para mı basılır ayrı bir mesele. Yine bir arkadaşın 4 katlı bir binası var. Doğalgazı, elektrik, su kanalizasyon tamir tadili için seksen bin lira istenmiş. Yapar mısın, satar mısın, problem ortada.
İki bin yılı başları. Yazlıktayız. Komşularımız haşir, neşir vakit geçiriyoruz. Emekli banka müdürü bir arkadaş benden para istedi. Ne kadar on beş milyon TL? Bende o gün için ne gezer. Ne yapacaksın dedim. Arabayı değiştireceğim diye cevapladı. Bende o para ne gezer!
Meğer beni diğer komşular onda para çok, Afyon’da han, hamam, apartmanları var diye fitnelemişler. Israr karşısında dayanamadım. Cebimde altı sıfırlı lirayı çıkardım verdim. Aşk olsun dedi. Sonra bu parayı çerçeveletip eve asacağım, Kızgınlıkla anlattım. At cebine dedim. Arkasını veririm.
Ertesi yaz yine karşılaştık. “Gel seni anlından öpeceğim. Paran uğurluymuş. Bir yerden para geldi. Arabayı aldım. Seni her Cuma camiye götüreceğim” dedi. Şimdi yine her yıl bir metelik veriyorum. Hanımına da tembih ettim. “Eşin ölür kalırsa. Onbeş milyon borcu oldu, bilesin.”
Hanımı gülerek, “Helâllaşırız sen üzülme” dedi.
Bu sene de Finikeye gittiğimde para isteyecek mi bilemiyorum. Çünkü Finike’de simit 125 kuruş oldu. Pide 2,5 lira.
Yorumlar
Kalan Karakter: