SAYIN KILIÇDAROĞLU NE DÜŞÜNÜYOR?
Bu gün birazcık Sayın Kılıçdaroğlu’nu irdeleyip eleştirmeye çalışacağım!
Tabii ki çizgimi ve saygımı aşmadan!
Sakın “sen kim oluyorsun da bunu yapıyorsun, yani partinin Genel başkanını falan eleştirmeye kalkıyorsun” gibi sözler edip de kafa tutmaya çalışmayın?
Çünkü bizde herkes bilgedir, bir şeyler söyler, yorumlamaya kalkar falan.
Beni üzmüş olursunuz ve cevabını da almış olursunuz çünkü bu süreci canlı olarak yaşayan, ayrıca mağdur edilenler de benim ve arkadşlarım!.
Sayın Kılıçdaroğlu’nu siyasi zeminde hepinizden önce tanırım!
Bir parti mensubu ve geçmişin il yöneticisiyim.
Bir Merkez ilçe, SHP dâhil üç dönem de il başkanlığı yapmış bir kişi olarak...
Bunca yıl hizmet verdikten sonra, ölmeden önce bir kez olsun iktidar olmak ve bunu görmek isteyen de biriyim!
74 yaşındayım, yetti gali!
Bir parti başkanının siyasi manevralarla/tüzük yetkileriyle, babasından miras kalan bir bakışla ve işine gelmeyenlere kafa tutmasıyla bu iş yürümez!
Çünkü bu bizim ülkemizdeki siyasi partilerde adeta bir gelenek haline gelmiştir.
Lütfen yırtın atın artık bu gömleği, özümüze bakalım, inançlarımızın gereğine dönelim!
Olması gereken sevgi/saygı ve bütünlüktür, bunu sağlayalım.
Bu olmazsa da hiçbir şey olmaz bu biline!
O nedenle yazımı merak edenler bunu lütfen iyi okusunlar.
***
Yıl 1993/1994 rahmetli İnönü elini Sayın Karayalçın’a verdikten sonraki dönem.
Doğru Yol partisiyle hükümet ortağıyız.
Sayın Karayalçın hem partinin Genel Başkanı, hem de başbakan yardımcısı ve aynı zamanda da Dış işleri bakanı, Sayın Mehmet Moğoltay da, Sosyal güvenlik bakanı.
Sayın Kemal Kılıçdaroğlu da, Sayın Moğoltay tarafından Sosyal Güvenlik bakanlığı S:S:K:genel Müdürlüğüne getirilen bir bürokrat.
Kendisi son derece efendi, çalışkan, dürüst ve vatansever birisi!
Nereden biliyorsun derseniz, aşağıdaki satırlarda ifade etmeye çalışacağım.
O dönemin SHP İl başkanları olarak; Afyon il başkanı olarak ben, Kütahya İl başkanı olarak Tahsin Bezek, Isparta İl başkanı olarak rahmetli Enver koçak ve Bolu il Başkanı olarak da kemal alemdar arkadaşlarımızla birlikte, Sayın Kılçdaroğlu’na hem hayırlı olsuna, hem de tanışmaya gittik.
Aramızdaki konuşmalar bize ait olmak üzere, uzun süre takip edebildiğimiz kadarıyla da son derece dürüst ve çalışkan birisiydi.
İşte bunu buradan biliyorum.
Bakmayın siz politikacıların söylemiş olduğu aslı olmayan gazlama suçlamalara!
***
Sayın Baykal döneminde; o dönemin son kurultayında, Baykal kanadının aldığı oylar ve Sayın Mustafa Sarıgül’ün aldığı oylar arasındaki fark kritik bulunduğu için, geleceğe yönelik kuşku ile bakan genel Merkez, Türkiye geneli bazı illeri ve ilçeleri tüzük gereği görevden almıştır!
Önce 16 il, sonra 34 il ve yüzün üzerinde de ilçe başkanlıkları!
Bunun biri de biziz!
Ama bizi alırlarken, bizi destekleyen bazı büyük ilçeleri de, yani, Merkez ilçeyi, Emirdağı İlçesini ve Sandıklı İlçesini de görevden almışlardır.
Burasını acı ve düşündürücü bir anı olarak geçiyorum, akabinde Sayın Baykal’ın tapesiyle birlikte istifa etmesi sonucu da, Sayın Kılıçdaroğlu Genel Başkanlığa getirilmiştir.
Burasını merak edenler, Sayın önder Sav beyden dinleyebilirler, (bizi siyaseten hiç eden sevgili genel sekreterim) şayet konuşursa tabii.
Diyeceğim şu ki; Sayın Kılıçdaroğlu’nu dile getirirken bu arada ara süreçler de boş kalmasın düşüncesiyle biraz derine indim.
Kusura bakmayın ama bilinmesinde yarar var.
Sayın Kılıçdaroğlu’nun hiç beklenmedik bir şekilde Genel Başkanlığa getirilmesi de hepimizi sevindirmiştir!
Hatta bulunduğum gazetelerde köşe yazılarımda Sayın Gandi benzetmesiyle övgü içeren de makalelerim de çoktur.
Ama süreç geçtikçe inançlarımız da yavaş/yavaş azalmaya başlamıştır.
Bir seçim, iki seçim, üç seçim derken, gele/ gele dokuzuncu seçime geldik ve umutlarımızın tam tersi bir tablo ile karşılaştık!
Hele/hele öyle gaflar ve yanlışlıklar gördük ki hayret etmemek mümkün değildi.
Önce Sayın Ekmelettin Bey olayı!
Hem de kiminle ittifak?
“inanın bu kişiyi Şeytanla birlikte çuvala soksanız, vallahi şeytanı bile imdat diye bağırtacak biri”!
Detaya gerek yok, şimdi her kes/ her şeyi rahatlıkla zaten izliyor!
İlk bakış, seçmene ve üyeye yönelik “tıpış/tıpış” meselesi!
Bu o kadar kolay mı?
Hiç de değil.
Hem demokrasiyi dilinizden düşürmeyeceksiniz…
Hem de seçme/seçilme ve düşünce/söylem özgürlüğüne müdahale edeceksiniz!
İnanın bu seçmen, bizler, biat eden ademlerden falan değiliz!
İnançlarımız gereği kaybetsek de, hep doğrunun yanında olduk ve öyle de olacağız!
Peşinden; saklı ve gizli olarak Sayın Gül ile iletişim kurma olayı!
İnanın bu internet sayfalarına yansıdığın da, adeta dokuz doğurduk diyebilirim!
Hiç kusura bakmayın ama hiçbir demokrat veya partili buna boyun eğmezdi.
Vee öyle de oldu.
Sonuçta kaybeden CHP yani hepimiz olduk.
Sayın Kılıçdaroğlu’nu seviyoruz/sayıyoruz/dürüsttür/çalışkandır ama yetmedi kardeşim yetmedi!
Hele son seçim hepimizin şevkini kaçırdı!
O nedenle Sayın Kılıçdaroğlu’na saygıyla sesleniyorum:
Sevgili Genel Başkanım; büyük emekler, büyük çalışmalar verdiniz, size minnettarız ve teşekkür ediyoruz ama olmuyor işte.
Lütfen partiyi genç yapılara emanet edin de hiç olmazsa bizlerin de umutları kırılmasın.
Ben önümüzdeki seçimleri hiç sağlıklı görmüyorum.
Siyasi çıkar adına karşımızda otomatik bir seçim ittifakı yok deseler bile kesinlikle var, bunu sizlerde biliyorsunuz!
Kim ne derse desin bu böyle olacak.
Çünkü ayakkabıdan sonra çarıklar bile bağlandı!
Siz, seçimlere girmeden önce, geleceğe yönelik bir bakış/duruş sergilerseniz bunun önüne geçmiş olursunuz.
Lütfen bunu iyi düşünün.
Milyonlar sizin bu girişiminizi dört gözle bekliyor!
Bu sizin son seçiminiz olsun.
Siz sağlıklı düşünen dürüst bir lidersiniz.
Seçimlere girmeden önce de bunu en akıllı bir şekilde yapabilecek yapı ve karaktere sahipsiniz.
Gözlerimiz/kulaklarımız hep bu haberde olacak!
Sürçü lisan ettiysem lütfen affedin ama bizlere de lütfen hak verin.
Saygılarımla.
Yorumlar
Kalan Karakter: