Bir nostalji yapalım dedik ve gerilere giderek böyle bir konu ele aldık.
Hani belki bazı olayları acaba anımsayacak falan gibi olur muyuz diye?
Takdir sizlerin.
***
Öyle konular var ki üç/dört gün sonra sanki doğal olarak yaşanmış olaylar gibi hiç konuşulmadan, hatta hiç tartışılmadan hemen bitiyor ve de unutulup gidiyor!
Hani bazen bizlere balık beyinli falan diyorlar ya?
Ne çabukta unuttun falan diye hep soruyorlar ya?
Aha işte o cinsten!
“Hani dün, dündür, bu gün de bu gün” gibi falan!
Acep öyle miyiz ki?
Eh, “ gören göz kılavuz istemez” derler, ama aynen de böyle.
Hele bazı kişiler de işine gelmeyip bu tür konulara yönelik “at gözlüğü” ile bakıp yorum yaptım falan gibi de zannedip gerdan kırıyorlarsa!
Sen ne dersen de, ne yaparsan yap, yeterli olamayacağın gibi, aklı çokmuş gibi gözüken bazı kişiler de buna bir kulp takmazlar mı?
Bak sen güzelliğe!
Suçlu sensin kardeşim seeeen!
Ellerin de kara sürecek yer arıyorlar yeeer.
Hani Fetoş suçlar gibi falan!
Hani bazı konuların öğrenilmesini ve bilinmesini istemiyorlar ya?
Hani işlerine gelmiyor ya?
İşte o yüzden.
Ne güzel bir dünya değil mi ama?
Gazla gitsin hesabı!
At gözlüğü ile bakılıp, biraz da “eşeğin kuyruğu” hikâyesiyle yürünüp gidiliyor işte!
Her kesin kendi dünyası.
Çünkü elinde merhemi olan kel çok az!
***
Biz konu seçip kamuoyu ile paylaşmak isterken, bazıları da diyor ki; “yok uzun yazdın, yok kısa yazdın” gibi bir de eleştirilere maruz kalıyoruz.
Ne garip insanlık ve de ne garip dünya!
Sen önce konuya bak bakalım orada neler deniyor?
İlgini çekiyor mu, çekmiyor mu?
Çekmiyorsa sana diyecek lafımız yok.
Bir elin yağda, bir elin de bal da hesabı!
Var mı taşın altına elini sokan?
Yok.
Aynı kenardan denizi taşlamak gibi!
Bazen kayar.
Bazen de cuk diye de oturur!
Hani bir hobi meselesi bu ya!
***
Biz yine konularımıza dönelim.
Bu günlerde, bu zamana kadar hiç duyulmayan olaylara rastlıyoruz.
Hem de pespaye bir şekilde.
Irzcı, oğlancı, tacizci ne isterseniz var!
Nasıl bir inanıştır, nasıl bir ahlâktır, nasıl bir mantıktır ve de nasıl bir zevktir, akıl ermiyor.
Adeta sapıklık!
Aslında adetası bile fazla.
Çok mu Abaza kalmışlar ki bu pezevenkler be kardeşim?
Ayıptır/ayıp?
Günahtır, günah!
Hayret doğrusu.
Bu türlerden korkulur be kardeşim.
Aman haa dikkat edin ey millet, ne olur, ne olmaz!
Enteresan olan da, bu tür gibi hikâyeleri de kapatmak ister gibi bir tutum içersine girilmesi.
Hele basında ve medyada.
Yazıklar olsun.
İşte bir yenisi daha!
Sığınmacı birçok çocuğa daha tecavüz olayı!
Ulan ben sizlere ne desem ki?
Türkiye’nin de adını kirletip batıracak bu cinsi bozuk sapıklar.
Desene ip kopmuş, kokular yayılmaya başlamış diye!
Nalet olsun.
***
Bu arada kafadaki yerlere oynayan siyasetçilerde de yeni bir bıyık modası başlamış!
Hani Bakanlık/ Başbakanlık koltuğu falan bazen boşalıyor du ya?
Kulis haberlerine göre de bıyıksız Bakan veya Başbakan olmaz diyorlarmış!
Yeni adaylarda da, bu sebeple bıyık bırakan bırakana diyorlar.
Genelde tercih edilen model de, kıl ve badem bıyıkmış!
Ne enteresan?
Desene Sayın Milli Eğitim bakanımız bunu daha kafadan kaybetti.
Hem de ne kaybediş?
Oysa pala bıyık Osmanlının modelidir ama değil mi?
Öyle ama o bıyık türü de her erkekte bulunmaz ki be kardeşim.
Hani Genç Osman gibi falan!
Genç Osman ne yapmış?
Yeni terlemiş bıyıklarıyla dalga geçen birine karşı, eline aldığı tarağı üst dudağına batırarak akan kanla bir bıyık şekli oluşuvermiş “al sana pala bıyık” demiş!
Ama devir o devir değil işte.
Hem bunların hepsi de artık geride kaldı!
Sistem bile başkanlık sistemi oldu.
Ne varsa yine yarınlarda var!
Bekleyip görelim bakalım.