1-7 Ekim
“Allah'ın mescitlerini, ancak Allah'a ve ahiret gününe inanan, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah'tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte onların doğru yolu bulanlardan olmaları umulur “ (Tevbe,9/18)Camiler ve mescitler İslam toplumlarının vazgeçilmez müesseselerinden birisidir. Asr-ı saadetten günümüze bizi ayakta tutan ve toplumu besleyen en temel kurumlarımızdan birisidir.
Her yıl Ekim ayının ilk haftasını Camiler ve Din Görevlileri Haftası olarak değerleniyoruz. 1986 yılında Camiler Haftası olarak başlayan bu çalışma 2003 yılından bu tarafa camilerde görev yapan hocalarımızı da içine alarak Camiler ve Din Görevlileri Haftası olarak kutlanmaya başlamıştır. Camiler ve din görevlilerimizi değerlendirmek elbette sadece bir haftaya mahsus değildir. Camilerimiz her Müslüman için her gün gerekli olan bir ihtiyaçtır. Biz camilerde sadece cemaatle namaz kılmakla yetinmeyiz. Özellikle Hz. Peygamberin hayatında açık bir şekilde görüyoruz ki, hayata dair meşru her iş camide görüşülmüştür. Bu bazen savaş kararı almak, bazen de iki Müslüman arasındaki problemi çözmek şeklinde olmuştur. Yani mahkeme olarak kullanılmıştır. Ama sonrasında kurumlar oluşmuş ve sosyal hayat hareketlenince artık müesseseler çalışmaya başlamıştır. Her şeye rağmen camiler bizim vazgeçilmezlerimizdir ve camilerin birçok işlevleri vardır. Bazılarını zikretmemiz gerekirse;
- Camiler öncelikle tevhidin en temel göstergesidir. Saf tutmadan başlayarak camilerimizdeki fıkhi hükümler ve diğer hükümler bizi “bir” yapan değerlerimizin başında gelir. Bu itibarla cami ve mescitler de ruhuna uygun bir şekilde değerlendirilmelidir.
- Dini bilgilerin ve pratiklerin ilk öğrenildiği mekanlar camilerdir. Yaz dönemi Kur’an dersleri bunun en güzel örneğidir.
- Aynı işi yapanlar arasındaki kaynaşma gibi son derece önemli bir toplumsal işlevi vardır.
- Farklı yaş grupları camide toplanır ve etkileşim oluşur.
- Aydın-halk kaynaşması. Topluma ait temel değerler bilinmez ise, ayrışmalar ve uzaklaşmalar başlıyor.
- İslami kültürün nesillere aktarılması camilerde en tabii ve en güzel şekliyle yerine getirilir.
- Sınıf farkının olmadığının gösterilmesi gibi toplumsal barışımızı temin eden bir görevi vardır.
- Tanışıklık ve dayanışma: tarihin her döneminde zor zamanda toplumu tanıştıran, kaynaştıran ve toplumsal refleksleri oluşturan bir görev üstlenmiştir.
- Beş vakit karşılıksız Allah rızası için çalışma alışkanlığı kazandırır. Gerektiğinde toplum ve insanlık için fedakarlıkta bulunmayı alışkanlık haline getirir.
- Ezan: Müslümanların ortak çağrısıdır. Ortak dilidir.
- Her vakit önemli ama Cuma, cemaatsiz olmuyor. Yani bizi cem eden her daim bir araya getiren ulvi mekanlar camiler ve mescitlerdir.
- Maraş müdafaası cumadan sonra başladı, 15 Temmuz gecesi okunan Ezan ve Selalar bir kez daha toplumu diriltmiştir. Camilerin önemini bir kez daha ortaya çıkmıştır.
- Camiyi şehrin ve hayatın merkezi, cami içinde anlatılan hakikatleri de fikirlerimizin ve eylemlerimizin merkezi yapabildiğimizde, insan huzur bulacak, dünya değişecektir.
CAMİ;
Camiler, Kabe’nin birer şubesidir. Camiler bizi, hiçbir protokol olmadan bir araya getiren yegâne mekanlardır. Cami, medeniyettir. Medeniyetin kaynağıdır. Cami, tarihtir. Cami, sanattır. Cami, ibadettir. Cami, eşitliktir. Cami, birliktir. Cami, sohbettir. Cami, ilimdir.
Cami, sevgidir. Cami, tevekküldür. Cami, arınmaktır. Cami, sığınaktır. Cami, anlamaktır.
Cami, O’nsuz olmamaktır.
Bu ay ki Diyanet Dergimizde, Nagehan KOÇ hanımefendinin tespitlerini sizinle paylaşmak isterim. Dünyadaki hiçbir sevgi ihlaslı bir kulun Rabbine duyduğu sevgi kadar samimi ve muhteşem değildir. Allah ile kulu arasındaki sırlı paylaşım orada gerçekleşirken camiler bu huşunun ve ihlasın sürekli tanığı olurlar. Bu en safi sevgiye, rükûların, secdelerin, gözyaşlarının içtenliğine duvarlar, çiniler, mihrap, minber, kürsü şahit olur. O yüzden camilerin duvarlarına ayetlerin, duaların, zikirlerin maneviyatı sinmiştir. Bu maneviyat camiye giren kişiyi hemen etkisi altına alır, onu sarıp sarmalar. Böylece kişi camide kendini iyi ve güvende hisseder. Söz konusu maneviyat sebebiyle camiler, benzeri olmayan mekânlardır. Camide dinlenilen ihlaslı bir vaaz, caminin ruhaniyeti ve feyzi ile birleşince Müslümanın yaşadığı duygu yoğunluğu ve ibadetten alınan lezzet, tarifi imkânsız bir manevi mutluluğa da dönüşür. Tüm bu lütuflar, camiyle bağını koparmayan ve cemaate devam eden insanlara Yüce Allah’ın bahşettiği hediyelerdir. Camiler Allah’ın evleri ise Müslümanları Rablerine misafir olmaktan alıkoyan nedir? Camiler sorgulamadan yargılamadan Müslümanları beklemektedir. Gelenlere kalbini açmakta, bir dost sıcaklığı ile manevi ikramlar sunmaktadır.
Rabbimizin bizi iyilerden yazması için, O’nun en sevdiği mekânları seven ve en sevdiklerinden olabilmek için, mümin olduğumuza din kardeşlerimizin şahitlik etmesi için, Rabbimizin bizi ahirette arşının gölgesine alması için, kardeşliğimizi pekiştirmek için camiyi hayatımızın merkezine alalım! Buluşma noktalarımız camiler olsun! Gönlümüz camilere bağlansın!
Yazımımızın sonunda din görevlisi meslektaşlarımı anmadan geçemem. Biz doğumdan ölüme topluma hizmet için varız. Elbette her şeye yetişiyoruz diyemeyiz. Ama şu bir gerçek ki bir mahalle veya köydeki camide görevlisi olmayıp ezan okunmadığında o cami garip kalıyor, cemaati ise mahzun oluyor. Bu itibarla camileri garip bırakmamak için her birimiz camilere cemaat olmaya gayret gösterelim, toplum olarak da camilerin ezandan ve mihraptan garip kalmaması içinde neslimizden mihrap ve minberlere din hadimi gençleri yetiştirelim. Bidayetinden günümüze camilerimiz ve mescitlerimiz için emek veren katkı yapan bütün hayır sahiplerini ve vefat eden hocalarımızı ve yakınlarımızı rahmetle anıyoruz. Rabbim bizleri, kalpleri mescitlere bağlı olan kullarından eylesin.