Yarım Asırdır İşleyen Mahir Eller
Geleneksel Türk El Sanatları içinde varlığını sürdürmeye devam eden Keçe sanatı, Orta Asya’dan Anadolu topraklarına gelen bir zanaattır. Keçe Sanatı kadar yünlere hayat verip onları keçeye dönüştüren eşsiz eller kapılarını Türkeli Gazetesine açtı.
1950-60’lı yıllarda toplumsal gerçekçiliğini göz önüne alırsak kırsal yerleşimlerde bulunan köy ve köylü sorunları şehir ve kentlere taşmış; köyden kente göçle birlikte geleneksel sanatların talebi ve yapımı da azalmıştır.
Günümüzde diğer zanaatlar gibi sayılı keçe ustalarına ve geleneksel keçe sanatına daha da önem verilmesi gerekmektedir.
Afyonkarahisar’ın Merkez ilçesinde yaşayan 64 yaşındaki 55 yıllık Keçe Ustası, Tahsin Düzağaç, 4 nesildir devam ettirdiği zanaatı gazetemiz mikrofonlarına anlattı.
YARIM ASIRLIK KEÇE USTASI ‘TAHSİN DÜZAĞAÇ’
Afyonkarahisar’da yarım asırlık Keçe Ustası Tahsin Usta, her şeye rağmen mesleğini icra etmeye devam ediyor. Keçecilik zanaatının yok olmaması için eski toprak dükkanında çalışmaya devam eden Tahsin Usta, keçenin eskiden çok fonksiyonel olduğuna dikkat çekti. Usta Düzağaç; “Keçecilik bizde aile mesleğidir, 240 yıldır bu mesleği yapıyoruz. Mesleğe 9-10 yaşlarında başladım babamın yanında, 55 yıldır yapıyorum. Soğuk havalarda sıcak, sıcak havalarda ise serin tutan bir malzemedir. Oldukça zahmetli ve birçok aşamadan geçirerek yaptığımız bir üründür. En eski tekstil ürünü olarak kabul edilir, bir kısım hayvanların yünlerinin (koyun, tiftik keçisi, lama, deve, tavşan vb) sabun, su ve ısı yardımıyla oluşuyor. Yünü sekiz-on aşamadan geçirerek keçe haline getiriyoruz. Uzun ve meşakkatli bir iş olsa da bizler mesleği devam ettiriyoruz. Tabanlıklar, çantalar, şapkalarımız, şallarımız, atkı, yelek, cüzdan, masa örtüsü, yatak tabanı ve kırsal kesimde kullanılan çiftçi ve çobanlarımızın kepenekleri en yaygın örnekleri. Özellikle yatağının tabanında kullananlar için sırt, bel ve boyun ağrısına oldukça faydalı ve kullananlar çok memnun kalıyor.” Şeklinde konuştu.
“ESKİDEN HER ŞEY KEÇEDEN YAPILIRDI”
Gelişen teknoloji ve tekstil ürünlerine olan rağbet, Keçecilik mesleğini de durma noktasına getirdi. Yarım asırdır keçe işi ile uğraştığının altını çizen Tahsin Usta; “Eskiden çok yaygındı, her şey keçeden yapılırdı. kırsal kesimde yaşayan her aileye bir kepenek lazımdı. Yüz haneli bir köye yüz tane kepenek verildi. Son on senedir popülerlik var, keçecilik olarak yaygın olsa da kullanım açısından bizim ülkede rağbet görmemeye başladı ve kullanım alanları oldukça azaldı. Eskiden halı niyetine evlerde kullanılırdı, şimdiyse sağlıklı olduğu için veya meraktan dolayı alan oluyor. Bizden sonra bu işi yapacak kimse kalmadı, çırak bulamıyoruz. Tek sıkıntımız bu mesleğin yok olma tehlikesi.” Dedi.
RENGARENK KEÇELER EŞSİZ ESERLERE DÖNÜŞÜYOR
Renk renk keçelerle ve eserlerle dolu dükkanda mahir eller işlemeye devam ediyor. Keçelerin üretimini ve renklendirmesini kendisi yapan Tahsin Usta, aynı zamanda birbirinden eşsiz dokumalarda yapıyor. El emeği göz nuru eserlerin nasıl ortaya çıktığını anlatan Tahsin Usta; “Keçenin özelliği doğal malzeme olması, yün de aynı şekilde, yazın ve kışın çok rahat kullanılacak ve faydalı bir malzemedir. İğnesiz döşeme yöntemi ile yaptığım eserler ve hepsi el dokumasıdır. Avusturalya yünü ve ipekten ürünleri; yünler ile döşeyerek işleme başlıyoruz. İlk olarak çizimlerinin kalıbını çıkartıyoruz, renkli yünler ile döşeyerek kalıbın üzerine koyup makineye yerleştiriyoruz, sıcak su ve buhar ile bu hale gelene kadar keçeleştiriyoruz.” İfadelerini kullandı. >>ÖZEL HABER: HİLAL PARLAK
HİLAL PARLAK