Afyon Lisesi konferans salonunda düzenlenen söyleşide savaş muhabiri Akkuş deneyimlerini anlattı. Konferansa Afyonkarahisar Valisi Doç. Dr. Kübra Güran Yiğitbaşı’nın yanı sıra, gazeteciler, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, kurum müdürleri ve vatandaşlar katıldı.
“ÇOÇUKLUK HAYALİMDİ GAZETECİLİK”
Her zaman hayallerinin peşininden gittiğini ifade eden Elif Akkuş, babasıyla yaşadığı anıları anlatırken zaman zaman duydu dolu anlar yaşadı. TRT’de 18 yaşından staja başladığını ve ardından muhabir olarak orada göreve devam ettiğini kaydeden Gazeteci Akkuş; “Çocukluğumda hiçbir zaman bebekle oynayan bir çocuk olmadım. Çocukluk fotoğraflarım hep futbol topuyla. Benim yapım her zaman böyleydi. Savaş muhabiri olmak istediğimde ‘kadının ne işi var savaşta’ dediler ve beni göndermediler. Ben bir gazeteciyim dedim ve her zaman mücadele ettim. Kadın bir gazeteci olarak o savaş bölgelerinde yer almak istedim. Sonra bir gün, her kesin bir işi çıktığı dönemde dediler ki; ‘hadi git’ o bir kırılma noktasıydı. Saddam Hüseyin’in devrildiği döneme denk geliyor. Sonra Irak’a gitme görevlendirmesi yapıldı. Ben çıldırıyorum, sanki baloya gidiyorum, ya da Paris’e gidiyorum, ben ırağa gidiyorum diye inanılmaz derecede mutlu oldu. Babamı aradım, annemi aradım işte kardeşimi aradım onlarda mutlu oldular. Irağa gittim 35 gün kaldım. Çok ciddi tehlikeler yaşadım, her yerde bombalar patladı. 35 Günü anlımızın akıyla geçirdik” dedi. >>Mehmet Karakaş
“ÇOÇUKLUK HAYALİMDİ GAZETECİLİK”
Her zaman hayallerinin peşininden gittiğini ifade eden Elif Akkuş, babasıyla yaşadığı anıları anlatırken zaman zaman duydu dolu anlar yaşadı. TRT’de 18 yaşından staja başladığını ve ardından muhabir olarak orada göreve devam ettiğini kaydeden Gazeteci Akkuş; “Çocukluğumda hiçbir zaman bebekle oynayan bir çocuk olmadım. Çocukluk fotoğraflarım hep futbol topuyla. Benim yapım her zaman böyleydi. Savaş muhabiri olmak istediğimde ‘kadının ne işi var savaşta’ dediler ve beni göndermediler. Ben bir gazeteciyim dedim ve her zaman mücadele ettim. Kadın bir gazeteci olarak o savaş bölgelerinde yer almak istedim. Sonra bir gün, her kesin bir işi çıktığı dönemde dediler ki; ‘hadi git’ o bir kırılma noktasıydı. Saddam Hüseyin’in devrildiği döneme denk geliyor. Sonra Irak’a gitme görevlendirmesi yapıldı. Ben çıldırıyorum, sanki baloya gidiyorum, ya da Paris’e gidiyorum, ben ırağa gidiyorum diye inanılmaz derecede mutlu oldu. Babamı aradım, annemi aradım işte kardeşimi aradım onlarda mutlu oldular. Irağa gittim 35 gün kaldım. Çok ciddi tehlikeler yaşadım, her yerde bombalar patladı. 35 Günü anlımızın akıyla geçirdik” dedi. >>Mehmet Karakaş