Çakır, “Çanakkale, Manisa, Mersin ve Ayvacık başta olmak üzere birçok ilimizde çıkan yangınlar; ormanlarımızı, tarım alanlarımızı, yerleşim yerlerini ve canlı yaşamını geri dönüşü zor şekilde tahrip etmiştir. Afet yönetiminde kalıcı, bilim temelli ve halkı sürece dahil eden bir anlayış geliştirilmediği sürece bu acı tablolara her yıl tanık olmaya devam ederiz.” dedi.
“Afyonkarahisar’da Risk Altında”
Fehmi Güray Çakır, Afyonkarahisar’ın geniş kırsal alanları, orman varlığı ve tarım arazileriyle yangın riski taşıdığını belirterek, “İklim değişikliğiyle birlikte artan sıcaklıklar, kuraklık ve insan kaynaklı ihmal faktörleri, bölgemizi de ciddi şekilde tehdit etmektedir. Bu nedenle, yangın sezonu başlamadan önce ekipman, insan kaynağı ve koordinasyon planları eksiksiz şekilde hazırlanmalıdır.” ifadelerini kullandı.
“Teknoloji Ve Yerel Katılım Bir Arada Kullanılmalı”
Çakır, modern teknolojilerin yangınla mücadelede daha etkin kullanılmasının zorunlu olduğuna dikkat çekerek, “İnsansız hava araçları, termal kameralar ve gelişmiş erken uyarı sistemleri ile ormanlarımız 7/24 izlenmeli. Ancak teknoloji tek başına yeterli değildir; yerel halkın bilinçlendirilmesi ve gönüllü yangın söndürme ekiplerinin oluşturulması da en az teknik donanım kadar önemlidir.” değerlendirmesinde bulundu.
“Yanan Alanlar Ranta Açılmamalı”
Yangın sonrası süreçte yanan bölgelerin korunmasına da değinen Çakır, “Bu alanların imara açılması, kısa vadeli ekonomik kazanç uğruna uzun vadeli ekolojik kayıplara yol açar. Yerli bitki türleriyle, bilimsel ekoloji ilkelerine uygun şekilde yeniden ağaçlandırma yapılmalı ve süreç kamu denetiminde şeffaf bir şekilde yürütülmelidir.” diye konuştu.
Fehmi Güray Çakır, açıklamasını şu sözlerle tamamladı:
“Orman yangınları, siyasi çekişmelerin konusu değil; ortak akıl, bilim ve kararlı bir iradeyle ele alınması gereken milli bir meseledir. Doğamızı korumak, milletimizin geleceğini korumaktır.”
>>Yasin AY
Yorumlar
Kalan Karakter: