Müze gibi eczane
İlimizde 77 yıldır aralıksız faaliyet gösteren İstanbul eczanesi değim yerindeyse bir müzeyi andırıyor. Vitrininde sergilenen eski aletler ve ilaçlar görenleri geçmişe götürüyor. Eczane ayrıca bir zamanlar herkesçe bilinen Derman Kaşenin üretimine ev sahipliği de yapmış.
İlimizde faaliyet gösteren en eski eczanelerden biri olma özelliğine sahip olan İstanbul Eczanesi, bunu vitrinindeki eski aletlerle tescilliyor. İlaç yapımında kullanılan aletler görenleri tarihi bir yolculuğa çıkarıyor.
1940 yılından itibaren yapılan ilaçlar var
Eczanenin içerisindeki dolaplar, içindekilerle birlikte eski aletleri muhafaza eden, müze bilincine ve koruma duygusuna sahip olan üçüncü kuşak eczacı Bülent Helvacıoğlu yaptığı açıklamada “Vitrindeki aletler ve ilaçlar 1940 yılından itibaren yapılan ilaçlardı. Daha önce bildiğiniz gibi pek hazır ilaç yoktu hep laboratuarda yapılırdı. Biz de yaptığımız ilaçları vitrinimizde sergiliyoruz” dedi.
“Babam öksürük ilacı yapıyordu”
“Vitrindeki fotoğraf benim babam” diyen Bülent Helvacıoğlu şöyle konuştu: “Babam İstanbul’da Dalaz diye öksürük ilacı yapıyordu. Ruhsatı babam Hüseyin Helvacıoğlu üzerine aitti. İstanbul’da üretip Afyonkarahisar’da ve çevre illerde satıyorduk.”
Herkesin bildiği Derman Kaşe bu eczanede üretiliyordu
Helvacıoğlu, “Derman babamdan önce eczaneyi ilk açan eczacı Hüsnü Bayer tarafından yapıldı. Babam devralmadan önce Derman Kaşeyi eczanenin üzerinde laboratuar vardı orada üretilip tüm Türkiye’ye dağıtılıyordu. Yaklaşık 3 sene öncesine kadar tüm Türkiye’de kullanılıyordu ama artık üretimi durdu. Gripin olarak devam ediyor ama gripin ayrı bir firma” diye konuştu.
“Hala ilaç üretiyoruz”
Vitrinde hassas terazi ve çeşitli ürünlerin yapımı için kullanılan malzemeler olduğunu kaydeden Eczacı Bülent Helvacıoğlu, “Eski enjektörler var. Eski tabletler ve tozlar var. Biz doktor yazdığı zaman yine ilaç yapıyoruz. İnsana iyi gelen ilaçları yapıyoruz. 25 sene önce Meral Hanım vardı çocuk doktoru. Onun çalışması ile çocuklarda gaz için kullanılan bir ilaç ürettik. Hala isteyen olduğunda veriyoruz” ifadelerini kullandı.
“Kalfanın ayağı yanınca kendi merhemini yaptı”
Bülent Helvacıoğlu, “Biz bir yanık merhemi yaptık. Bir zamanlar kalfamızın ayağı yanıyor. Ankaralı bir profesörün bir terkibi var onu veriyorlar yanık tedavisinde. Kullanıyor ama iyi gelmiyor sonra kendi kafasına göre başka şeyler ilave ediyor. O daha iyi geliyor ve birden kesiyor. Ondan sonra biz hep o merhemi yapmaya başlarız. Onu kilo ile hazırlarız ve yanık tedavisinde ama ilk yandığı zaman değil de bir hafta sonra başlıyor bizim yaptığımız merhemin kullanımı. Önce doktoru tavsiye ediyoruz. Pansiyonu yapılıyor sonra da doktor tavsiyesi ile satarız. Bizim merhemimizin en önemli özelliği içinde su olmasıdır. Yanık olduğu zaman vücut susuz kalıyor. Daha çabuk iyileşiyor ve iz kalmıyor. Biz bunun yanında çocuklar için gaz ilacı yapıyoruz, hemoroit için ilaç yapıyoruz. Taşkıran ilacı vardır” diyerek sözlerini noktaladı. >>>>Oktay Yüksel – özel haber
Yorumlar
Kalan Karakter: