Türkiye’de Erbil’in yaşadığı sağlık sorunlarıyla gündeme gelen Kaçış Sendromu, tıp literatüründe son derece ender rastlanan hastalıklar arasında yer alıyor. İlk kez 1960 yılında Dr. B. Clarkson tarafından tanımlanan bu sendrom, dünya genelinde sayılı kişide görülüyor.
Bilimsel adı “Capillary Leak Syndrome” olan Kaçış Sendromu, damar içindeki sıvı, protein ve minerallerin damar dışına sızmasıyla ortaya çıkıyor. Bu durum; kanın yoğunlaşmasına, tansiyonun ani şekilde düşmesine ve hayati risk oluşturan tablolara yol açabiliyor. Dünya genelinde yaklaşık 100 kişide görüldüğü bilinen hastalık, nadirliği nedeniyle halen araştırılmaya devam ediliyor.
Mehmet Ali Erbil kaç ay yoğun bakımda kaldı?
Mehmet Ali Erbil, banyoda düşerek kaburgasını kırmasının ardından Kaçış Sendromu’nun yeniden nüksetmesiyle uzun bir tedavi süreci geçirdi. Hastalığın ağır seyretmesi nedeniyle 234 gün boyunca yaşam mücadelesi veren Erbil, bu süreçte defalarca yoğun bakımda tedavi altına alındı. Son olarak iki beyin damarında tıkanıklık tespit edilen sanatçı, üçüncü kez özel bir hastanenin yoğun bakım ünitesinde tedavi gördü. Uzun süren yoğun bakım süreci, Erbil’in sağlık durumunun ciddiyetini bir kez daha gözler önüne serdi.

Mehmet Ali Erbil'in hastalığı kaçış sendromu nedir?
Kaçış Sendromu’nda hastalar, ataklar arasında tamamen sağlıklı bir yaşam sürebiliyor. Ancak atak dönemlerinde kılcal damarlarda meydana gelen ani değişiklikler nedeniyle damar içindeki sıvı hızla damar dışına sızıyor. Bu sızıntı; akciğer, kalp ve karın zarı gibi vücut boşluklarında ve kas dokularında sıvı birikimine neden olabiliyor.
Damar içi sıvının azalmasıyla birlikte tansiyon düşüyor ve şok tablosu gelişebiliyor. Hastalığın kesin nedeni henüz bilinmezken, damar geçirgenliğinin aniden artması temel mekanizma olarak kabul ediliyor.
Hastalığın belirtileri günlük hayatta sık görülen şikayetlere benzediği için tanı koymak zor olabiliyor. Bulantı, karın ağrısı, kusma, halsizlik, kas ağrıları ve aşırı yorgunluk en sık görülen yakınmalar arasında yer alıyor. Klinik tablo çoğu zaman septik şok ile karışabiliyor.
Atak sırasında hastalarda; damar içi sıvının hızla azalması, kanda albumin seviyesinin düşmesi, kanın koyulaşması ve bazı vakalarda monoklonal gamopati adı verilen özel bir laboratuvar bulgusuna rastlanabiliyor. İleri vakalarda bağırsaklarda yaygın ödem, karın içinde sıvı birikimi (asit), akciğer ve kalp zarında sıvı toplanması ile kas içi ödem gelişebiliyor. Bu tablo, zamanında müdahale edilmediğinde yaşamı tehdit edici boyutlara ulaşabiliyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: