“MADENCİLİĞİ TEKNOLOJİ İLE ENTEGRE ETMELİYİZ”
ÇEVRECİLER İLE MADENCİLER ORTAK AKLI OLUŞTURMALI ÇAĞRISI
Afyon Kocatepe Üniversitesi Gelecek Araştırmaları-Stratejileri Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin (GAM) Müdürü Sedat Büyüksağiş, Türkiye’nin önemli maden yataklarına sahip olduğunu ve doğru şekilde işlenmesi için teknolojinin de içinde yer aldığı çalışmalar üretildiğini ifade ederken çevrecilerin de yeşil madencilik yapılırken kendilerine destek vermesi gerektiğini söyledi.
Afyon Kocatepe Üniversitesi Gelecek Araştırmaları-Stratejileri Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin (GAM) Müdürü Sedat Büyüksağiş, Türkiye’nin önemli maden yataklarına sahip olduğunu ve doğru şekilde işlenmesi için teknolojinin de içinde yer aldığı çalışmalar üretildiğini ifade ederken çevrecilerin de yeşil madencilik yapılırken kendilerine destek vermesi gerektiğini söyledi.
Maden savaşlarının günümüzde ülkeler arasında geri dönüşü mümkün olmayan seviyelere yükselmesi ve ülke ekonomilerinde önemli yer tutan madenciliğin Türkiye’de nasıl değerlendirilmesi gerektiğini Gelecek Araştırmaları-Stratejileri Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin (GAM) Müdürü Prof. Dr. Sedat Büyüksağiş değerlendirdi.
“YEŞİL MADENCİLİK YAPARAK KAYIPLARI EN AZA İNDİREBİLİRİZ”
Türkiye’nin yer altı ve yer üstü önemli maden kaynakları olduğunu dile getiren Gelecek Araştırmaları-Stratejileri Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin (GAM) Prof. Dr. Sedat Büyüksağiş; “Bilindiği gibi insanların günlük hayatlarını sürdürebilmesi için birçok nesneye ihtiyacımız var, eşyaya ihtiyacımız var. Bunların tamamının ham maddesi de madenlerden elde ediliyor. Madenler doğadan zor koşullar altında çıkartılmakta ve bunlar işlenerek nihai ürün haline getirilmekte. Ülkemiz aslında gerçekten bu konuda zengin yataklara, kaynaklara sahip. Bu ülke kolay alınmadı. Belki savaşlardan sonra ancak elimizde bu kadarı kaldı ve bununla biz yetinmeye çalışıyoruz. Madenlerin de doğru şekilde çıkartılması ve geçmişte o canını veren insanlara karşı sorumluluğumuzu da yine bizim yerine getirmemiz lazım. Dolayısıyla buradaki madenlerin doğru şekilde değerlendirilmesi ve en az kayıpla, en yüksek verimlilikle nihai ürüne dönüştürülmesi gerekli. Ancak bunu yaparken de mutlaka şuna dikkat etmek gerekiyor. Biz kesinlikle insanı, doğayı, çevreyi önemseyerek onlarla birlikte yeşil madencilik yapmamız gerekiyor. Ne kadar çok insanı öncelersek, onların çevresini dikkate alarak bir yeşil madencilik yaparsak aslında en az kayıp kaçakla ve doğaya zarar vermeden veya en az etkiyle biz madenlerimizi çıkartabilir ve uç ürünlere dönüştürebiliriz” dedi.
“MADENLERİN İŞLENECEĞİ BİR ALTYAPIYA İHTİYACIMIZ VAR”
Madenlerin işlenmesi ve insan hayatını kolaylaştıracak ham madde üretiminde işlenin önemli olduğunu ve bu anlamda teknolojiden de ciddi ölçüde yararlanılması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Büyükşağiş; “En önemli şeylerden bir tanesi de teknolojik olaraktan bunları en iyi işleyecek bir altyapıya ihtiyacımız olması, insan gücüne ihtiyacımız olması, bunların karşılanması gerekiyor. Bununla birlikte de mümkün olduğu kadarıyla en verimli şekilde bir ürün oluşturulması için de gerekli altyapının da oluşturulması gerekli. Ülkemiz aslında madencilik anlamında şanslı. Yaklaşık 6 milyar dolar civarında ihracatımız var. Bunun biliyorsunuz yaklaşık 2 milyar doları da doğal taştan elde ediliyor. Bunları çevreyle uyumlu bir şekilde ve tarıma, çevreye, insan sağlığına zarar vermeden en doğru şekilde üreterek insanlığa kazandırmamız gerekli” diye konuştu.
“TEKNOLOJİK YENİLİKLER VE İŞ GÜVENLİĞİ İLE RİSKLERİ AZALTABİLİRİZ”
Prof. Dr. Sedat Büyüksağiş; “Madencilik gerçekten riskli bir meslek riskli derken özellikle iş gücünün çalışma sırasında doğan kazalardan dolayı maalesef büyük riskler oluşmakta. Aslında madencilik kesinlikle tehlikeli bir meslek değil ama riskli bir meslek. Yani siz eğer iş güvenliği ile ilgili önlemlerinizi alırsanız, insanlarınızı doğru şekilde eğitir, pratik tecrübeler kazandırırsanız ve bilinçlendirirseniz buradaki riskleri de aslında en aza indiriyorsunuz. Madenciliği de bir de yalnızca yer altı kömür madenciliği olarak görmemek lazım. Çünkü medyada şu an gördüğümüz daha çok yer altındaki kömür madenlerinde oluşan kazalar. Ancak bu bütün madencilik sektörünün yelpazesine baktığımızda %20 kadar az bir oranı temsil etmekte. Gerçekten açık işletmelerimiz var, cevher arama tesislerimiz var veya metalik madenler var veya hiçbir kömürle ilgili çok fazla tehlikesi olmayan başka yeraltı çalışmaları var, metrolar var. Söylemek istediğim aslında sadece %20'lik bir çalışma alanımızı tüm bir mesleğin tamamını temsil edemeyeceği gibi buradaki iç kazaların da aslında sadece madenlere yönelik olduğunu söylemek yanlış. Elbette ki teknolojik yenilikleri dikkate alarak ve iş güvenliğini önemseyerek bir toplumsal bilinç oluşturmakla bu riskleri en azından indirebiliriz. Bizler de aslında bu merkezlerimizde bunları araştırıyor. Bunların en iyisi nasıl uygulanabilir? Onunla ilgili eğitim modelleri nasıl olur onları geliştirerek bugünkü olduğu gibi gençliğin nesline aktarmaya çalışıyoruz. Ne kadar çok teknolojiyi kendi eğitimlerimizde kullanabilirsek ve gençliği bununla ilgili yetiştirebilirsek, tecrübesini de kazandırabilirsek hem onların gelecekte daha güvenli bir iş ortamında çalışmanızı sağlarız ve bu madencilikle ilgili yanlış bilinen ön yargıları da ortadan kaldırmış oluruz yorumunda bulundu.
“GEREK PRATİK GEREKSE SİMÜLASYONLU EĞİTİM METOTLARI GELİŞTİRİYORUZ”
AKÜ GAM Müdürü Prof. Dr. Büyüksağiş; “Aslında bununla ilgili eğitim modelleri geliştiriyor. Şu an üzerinde çalıştığımız onlardan bir tanesi hem yeraltında hem açık işletmelerde sanal ve arttırılmış gerçeklik eğitimleriyle acaba nasıl iş güvenliği veya makineleri kullanılması ile ilgili şu an çalışmalarımız var. Hem bu konuda biz master ve doktora tezleri yürütüyoruz. Bunlarda biz mümkün olduğu kadar yeni işe başlamış kişilere ve ileri düzeydeki bu alanda çalışan kişilere bunların pratik eğitimleri, sanal simülasyonlar üzerinden nasıl verebiliriz? Bunlarla ilgili nasıl yetkinliklerini arttırırız? Buradaki kötü senaryoları en başta nasıl yok edebiliriz? Bunlarla ilgili çalışmalar yaparak uzmanları yetiştiriyoruz” dedi.
“MADENCİLER İLE ÇEVRECİLER ORTAK AKLI BİRLİKTE ÜRETELİM”
Türkiye’deki ormanları binde 3’ünün madencilik faaliyetlerinde kullanıldığını ancak yüzde 97’sinin madenciler tarafından tahrip edildiği algısı yaratıldığını dile getiren Büyüksağiş; “Her yıl dikilen ağaçları Yüzde 70’inin madenciler tarafından dikildiğini veya finanse edildiğini hatırlattı. Büyüksağiş; “Madenciler için çevreyi tahrip eden, yok eden ve aslında bunları yapmaması gereken bir meslekmiş gibi gösterilmesini doğru bulmuyoruz. Mutlaka insanlığın konforu için, geleceği için her türlü ürüne ihtiyacı var insanlığın. Bunu sağlamak için de mutlaka bu madenlere, ham maddeye ihtiyaç var. Doğayla uyumlu, çevreyle uyumlu, insanlıkla uyumlu yeşil madenciliği yaptığımız sürece aslında çevrecilerin de bize destek olması lazım. Maalesef ekonomi zaten biliyorsunuz ki başa başa gelmiyor. Büyük bir ithalat açığı var. Bu ham maddeleri de yurt dışından eğer satın alırsak bu açık daha da büyüyecek. Yani madenlerimiz varken bu topraklarda bunları çıkarıp işlemek veya ürün haline dönüştürmek, yurt dışından ithal etmeden kendi öz kaynaklarımızla sanayimizi geliştirmek varken niçin böyle bir yanlış yola sapalım? Dolayısıyla çevrecileri de bizlere bu çevre duyarlılığı konusunda ve birlikte ortak akıl üretmede desteğe davet ediyoruz” ifadelerine yer verdi.
>>ÖZEL HABER:
Yorumlar
Kalan Karakter: