KIBRIS TÜRKLÜĞÜNÜN EFSANE TEŞKİLATI
TOROSLARDAN DR FAZIL KÜÇÜKLERE UZANAN DESTANSI BİR MÜCADELE Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından yürütülen Kıbrıs Barış Harekatı'nın üzerinden 50 yıl geçti.Bugün Kıbrıs halkı halen Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ı (Toros)’unu ve yaşadığı acıları unutmadı. Birde Kıbrıs Türkünün hakkını savunan Türk Mukavemet Teşkilatı’nı (TMT)1958'de kurulan Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT), Kıbrıs Türk halkının varoluş ve özgürlük mücadelesinde, önemli kilometre taşlarından biri olarak tarihe geçti.
Tarih sahnesi birçok kanlı savaş gözyaşı göç ve soykırıma sahne olagelmiştir. Birinci Dünya Savaşı başladığında, tek yanlı bir kararla İngiltere adayı ilhak edilip. Daha sonra Kıbrıs, Taç Kolonisi ilan edilirken Kıbrıslı Rumların organizasyonu olan EOKA 1955 yılında George Grivas liderliğinde hükûmete karşı saldırı başlatarak Enosis’i (Yunanistan ile birleşmek) hayata geçirmeyi amaçlamış. Sonra Kıbrıslı Türklere karşı katliam başlamış. Kıbrıslı Türklerin organizasyonu olan Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT), 1957 yılında savunmaya başlayarak Kıbrıs Türk’ünün hakkını korumuştur.
KÖYLERİ YAKIP YIKAN RUMLARA KARŞI KURULDU
Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT), Kıbrıs’ın Rum halkının çoğunluğundan destek alan EOKA terör örgütüne karşı, Türklerin kendilerini ve Kıbrıs üzerindeki topraklarını savunmak için düşünce olarak 23 Kasım 1957, fiili olarak ise 31 Temmuz / 1 Ağustos 1958 yılında faaliyete geçmiştir. Bu tarih her yıl dönümü olarak kutlanmaktadır. EOKA Türk köylerine saldırdı; yakıp yıktı. 11 Ocak 1956’da Bafa’da Türk asıllı polis memuru Ali Rıza’yı şehit ederek ilk suikast girişimini gerçekleştirdi. Türk Büyükelçiliği’ne bomba attı. Sistematik şekilde şiddetini yoğunlaştırdı. 1957’nin yaz aylarında Türk köylerini tek tek basıp 74 Kıbrıs Türkü’nü katletti. Olayların yoğunlaşması üzerine, Kıbrıs Türk Toplumu Lideri Dr. Fazıl Küçük ve Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu Başkanı Rauf Denktaş Ankara’ya gidip dönemin yöneticileriyle görüştü. Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes ve Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu’ya konunun önemi anlatıldı; acil yardım verilmesi istendi. Türkiye, Kıbrıs’taki soydaşlarına destek vermezse, adadaki Türk nüfus saldırılara karşı dayanamayabilirdi. Fatin Rüştü Zorlu hemen konunun üzerine gidip, planlama yapılmasını istedi. Kıbrıs Türkleri’nin örgütlenmesi, elemanların Türkiye’de eğitilmesi ve adaya gizli yollardan silah sevkiyatı yapılmasını önerdi. Örgütün adı TMT (Türk Mukavemet Teşkilatı) olacaktı.
KENDİ DİRENİŞ ÖRGÜTLERİNİ KURUDULAR
Kıbrıs’taki soydaşlarımız, kendi aralarında küçük direniş örgütleri oluşturmuştu. Volkan, en bilinenlerindendi. Mitingler ve toplu gösteriler yapıyordu. Ama Volkan’ı kimlerin yönettiği pek bilinmiyordu. Rauf Denktaş, VOLKAN’ı İngilizlerin kurdurmuş olmasından kuşkulanıyordu. Küçük, etkisiz, dağınık ve koordine edilemeyen grupların, EOKA karşısında başarılı kazanması zordu. Mukavemet askeri bir organizasyona/yapıya dayanmalıydı. Öyle yapıldı. Teşkilatın kuruluşunda, KKTC’nin geleceğine de etki etmiş üç önemli isim rol almıştır. Bu isimler sırası ile dönemin Kıbrıs Türk Kurumları Başkanlığını yürüten bir savcı olan Rauf DENKTAŞ, bir doktor olan Burhan NALBANTOĞLU, Türkiye’nin Lefkoşa Konsolosluğu’da çalışan bir devlet görevlisi olan Kemal Tanrısevdi’dir.
BEŞ TEMEL AMAÇLARI VARDI
Türk Mukavemet Teşkilatı beş temel amaç etrafında kurulurken;
• Kıbrıs Türklerinin can ve mal güvenliğini sağlamak.
• Enosis’e karşı çıkmak.
• Türklere karşı yapılacak saldırıları püskürtmek.
• Anavatan’a olan bağlılığı sürdürmek.
• Türk toplumunun birliğini ve bütünlüğünü sağlamak.” yi amaçlamıştı.
Denktaş: “Benim istediğim EOKA’ya karşı TMT’nin Türk hükûmetine ve genelkurmayına bağlı bir kuruluş olmasıdır”
TMT’nin direnişi, bağımsızlığa hizmet ettiği için Kıbrıs’ın asıl ulusal kurtuluş hareketi olarak değerlendirilebilir. Kıbrıs’ta bulunan İngiliz gazeteci yazar Gibbons TMT’yi tanımlarken “Terör karşıtı bir örgüt” olarak bahsetmiş, merkezinin Lefkoşa’nın banliyöleri olan Gönyeli ve Ortaköy olduğunu söylemiştir .TMT’nin faaliyetleri kapsamında Denktaş şunları söylemiştir; “ikinci toplantıda, ‘Benim istediğim EOKA’ya karşı TMT’nin Türk hükûmetine ve genelkurmayına bağlı bir kuruluş olmasıdır. Hareketi Türkiye’ye bağlamazsanız, silahları Türkiye’den getirmezseniz, para toplayacaksanız ben yokum’ dedim. Bunun üzerine istediğimi yapmam konusunda beni yetkili kıldılar. Bu Kasım 1957’de oluyor ve ilk kez ben Ocak ayında Dr. Küçük’le Türkiye’ye gittim. Ankara’da Fatin Rüştü Zorlu’yu ziyaret ettik. Doktor, Kıbrıs meselesini konuştu ve ihtiyaçlarını duyurdu, ardından ben söz aldım. ‘Biz böyle bir teşkilat kurduk. Rumlar bu işi EOKA ve Yunanistan’la birlikte yürütüyorlar. Türkiye bize bu konuda yardımcı olmazsa bu iş burada biter. Onun için sizden silah istiyoruz.’ dedim. Buna karşılık bize sordular ‘biz şimdi size silah göndersek alabilir misiniz?’ Ben o gençlik ve tecrübesizlik içinde ‘tabi alırız’ diyordum ki, Dr. Küçük, ‘konuyu biraz inceletin, nasıl yapacaksınız. Aksi takdirde yakalanırsanız Türkiye zor durumda kalır’ dedi. Aslında Fatin Bey’in de Adnan Menderes’i bilgilendirmek için zamana ihtiyacı varmış[50]. Zaman kullanıldı ve 9 ay sonra Türkiye, İş Bankası müfettişi ve öğretim müfettişi adı altında bize ilk uzmanlarını, Bayraktar ve yardımcılarını gönderdi.” Dedi.
TÜRKİYE’DEN KIBRIS’A ÖĞRETMENLER GÖNDERİLDİ
TMT’nin kuruluşundan önce de Türkiye, Kıbrıs’taki Türk halkına yalnız olmadığını anlatmak ve olayları daha yakından takip edebilmek için adaya öğretmenlerini göndermiştir. Öğretmenler daha sonra gerçekleştirilecek mücadelede etkin rol oynayacaklardır. Bu konuda 28 Ağustos 1957 tarihinde Cumhurbaşkanı Celal Bayar imzalı Bakanlar Kurulu Kararnamesi şöyledir: “ilişik listede adları ve görevleri belirtilen 22 öğretmenin iki sene müddetle Kıbrıs’taki Türk okullarında öğretmenlik görevi almalarına izin verilmesine karar verilmiştir.
1957 ARALIĞINDA RUM SALDIRILARI ARTIŞ GÖSTERİYOR
1957 yılının Aralık ayında Kıbrıs Türklerine yönelik Rum saldırıları yoğunluk kazanırken TMT, Lefkoşa, Larnaka, Limasol, Baf, Lefke ve Mağusa’da çoğunluğu Volkan’dan devralınan az sayıdaki silahla faaliyet göstermiştir. Mağusa’ya bağlı Aytotoro köyünde depolanan su borusundan yapılmış 3 bomba, 2 el bombası ve çok miktarda kapsül ile barut, büyük bir talihsizlik sonucu köyde yapılan bir aramada İngiliz askerleri tarafından ele geçirilmiştir. Bu talihsiz olaydan sonra silahlar güvenli yerlerde saklanmıştır. Dr. Niyazi Manyera’nın evi bunlardan birisidir. Daha sonra silahların dağıtımı buralardan yapılmıştır.
Menderes Kıbrıs’taki sorunları Yunanistan’la diplomatik yollarla çözmenin mümkün olabileceği umudunu uzun süre korumuşsa da görüldüğü gibi 1958 yılı itibarıyla Rumlar, İngilizlere ve Türklere karşı olan terör faaliyetlerini giderek arttırmışlar, İngiliz valisi ise olaylara seyirci kalmıştır. Menderes’e Kıbrıs köylülerinden yardım çağrıları içeren telgraflar gönderilmiştir. Türkiye ise toplumsal hareketler başlayarak “Ya Taksim Ya Ölüm” sloganları giderek daha geniş kitlelere yayılmıştır. Kıbrıs’ta Türklerin yaşadığı kayıpların giderek artması, Menderes’in kararını vermesine yardımcı olmuş ve EOKA’ya karşı Türk halkının güvenliğini sağlayacak gizli bir teşkilat kurulmasına karar verilmiştir.
“TMT BİR MEÇHULE GÖNÜLLÜ OLDULAR”
Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT), bir yemin ederek vatana bağlılığını ortaya koydu. Yedi kişiydiler, yüreği vatan sevgisiyle çarpan, coşkulu, heyecanlı, ölüme meydan okuyan yedi gözü pek ve kararlı adam.. İsimlerini, üniformalarını, mesleki kıdemlerini, sevgi dolu yürek bağlarını geride bırakıp; maske isimler ve maske meslek1erle bir meçhule gönüllü oldular.
Çıtık silablann gölgesinde, Kur'an'a, bayrağa ve silaha el basıp, dava için ölümüne yemin ettiler; "Kıbrıs Türk'ünün yaşayış ve hürriyetine; canına, malına ve her türlü anane ve mukaddesatına, her nereden ve kimden olursa olsun, vaki olacak tecavüzlere karşı koymak için kendimi Türk milletine adadın.
Ölüm dahi olsa verilen her vazifeyi yapacağım
Bildiğim, gördüğüm, işittiğim ve bana emanet edilen her şeyi canımda naziz bilip, sonuna kadar muhafaza edeceğim.
Gördüklerim, işittiklerim, hissettiklerim ve bana emanet edilenleri hiç kimseye ifşa etmeyeceğim.
İfşaatın bir ihanet sayılacağını ve cezanın ölüm olduğunu biliyorum.
Yukarıda sıralanan hususlar harfiyen tatbik edeceğime, şerefim, namusum ve bütün mukaddesatım üzerine söz verir ve ant içerim"
Bu satırlar kendisini davasına adamış, vatanı ıçın gerektiğinde seve seve hayatını feda eyleyeceğinin andını içenlerin yeminidir. Bu yemin 23 Kasım ı957 yılında Kıbrıs Türkünün EOKA çeteleri tarafından yok edilmesini önlemek ama daha da önemlisi Kıbrıs'taki Türklük ateşini söndürtmemek ve adayı Yunan'a teslim etmemek adına kurulan efsane teşkilat TMT(Türk Mukavemet Teşkilat)'nin yeminidir. >>ARAŞTIRMA HABER: EVREN ATCI
Yorumlar
Kalan Karakter: