ÇOCUK AİLEDE GÖRDÜĞÜ İLE YETİŞİR, YAŞADIKLARIYLA GELİŞİR
Kadına şiddet olaylarının son günlerde kamuoyuna yansıyan görüntülerle toplumda oluşturduğu infial sonrasında Av. Gönül Ar Güngör şiddetin sonrasında uygulanan cezaların artırılması gerektiğini ancak önceliğin önleyici köklü eğitim çalışmalarından geçtiğini söyledi.
“KADINA ŞİDDET OLDUKÇA GENİŞ BİR KAVRAM”
Kadına şiddetin sadece cezalandırmayla değerlendirilecek bir konu olmadığını, önleyici anlamda neler yapılabileceğini dile getiren Güngör; “Mersin'de bir genç kızımız böyle bir şiddete maruz kaldı evet bakıyoruz devletin yetkili kurumları tarafından açıklamalar yapılıyor. Gerekli adımların atıldığı cezai soruşturma anlamında baktığınız zaman adalet mekanizması gerekli anlamda adımlar atıldı. Toplumun bazı kesimleri tarafından eleştiriler olabilir zamanında yapmıştır yapmamıştır denebilir ama süreç içerisinde baktığımızda şüpheli kişi yakalanmıştır mağdurun hem rehabilite anlamında hem fiziki anlamda sağlık anlamında gerekli tıbbi anlamda da gerekli şeyler yapılacaktır.Biz artarak devam eden ve hepimizin aslında toplum olarak da içimizin kanadığı kadına yönelik çocuklara yönelik bu şiddet vakalarıyla karşı karşıya kalıyoruz. Aslında meselenin bir özüne inmek lazım. Kadına yönelik şiddet kamusal veya özel yaşamda kadınlara fiziksel cinsel veya psikolojik acı ıstırap veren ya da verebilecek olan cinsiyete dayanan bir eylem tehdit zorlama keyfi olarak özgürlüklerinden ve ekonomik gereksinimlerinden yoksun bırakma olarak adlandırılıyor. Aslında ne kadar geniş bir kavram değil mi?Fiziksel, ekonomik, psikolojik, cinsel şiddeti anlıyoruz.Yani kadının sırf cinsiyetinden dolayı ötekileştirilmesini değerlendirebilmektir. Kadına şiddeti sadece fiziksel olarak değerlendiremezsiniz. Sırf kadın olmasından dolayı kişinin iş yerinde, aile içerisinde, psikolojik anlamda hor görülmesi, ötekileştirilmesi, ihtiyaçlarının karşılanmaması çalışma hayatı içerisinde olmak isteyen kadının ‘sen çalışmayacaksın’ diyerek baskılanması da bir şiddettir” şeklinde konuştu.
“EĞİTİM, AİLEDE BAŞLAR”
Toplumdaki etik ve ahlaki değerlendirmelere dikkat çeken Güngör, eğitimin ailede başladığının altını çizerek, “Bizlerin toplum olarak her birimizin aslında düşünmesi, etik ve ahlaki değerlendirmelerimizi iyi yapmamız lazım. Basının bu noktada ne kadar önemli olduğunu aslında bu değerlendirmelerin hakkıyla yapıldığı zaman doğru sonuçlar alınabileceğini düşünüyorum. Görsel ve yazılı basında; kadınlarımızı ve çocuklarımızı aslında bir bireye şiddetin ne kadar kötü olduğunun gösterilmesi ve toplumun diğer kalplerinde şiddeti uyandıracak, maruz bırakabilecek, olağan kılabilecek, bu durumu basitleştirecek şekilde lanse edilmemesi için çok hassas davranılması ve insanlarda duyarlılık oluşturacak şekilde davranılması gerekmektedir.Gerçekten Afyonkarahisar basınında bu anlamda çok hassaslar, siz de başta olmak üzere tekrar tekrar hem kadın olarak hem hukukçu olarak teşekkürlerimi sunuyorum.Eğitim ailede başlar toplumun temel yapı taşı en ufak yapı taşımız aile değerli anneler babalar evet hayat şartları zor hepimizin günlük telaş içerisinde farklı koşturmaları var fakat unutmamalıyız ki bir çocuk önce ailede yetişir. Aile çocuklara ayna görevi görür, annenin ve babanın yada aile içerisindekibireylerin hepsi birer ayna görevi görür.Çocukların yanındafiziksel ve psikolojik şiddetten, kötülükten uzak durarak, hassas ve dikkatli davranılması gerekir.Ülkemizi ve dünyamızı,gelecek nesillere miras bıraktığımızı çocuklarımızın bizim geleceğimiz olduğunu düşünerek onların ruhsal, fiziksel, psikolojik gelişimlerinin ailede başladığı unutulmamalıdır.Her türlü şiddetin suç olması bir yana, bunun ahlaki, vicdani ve insani olmadığını olayların şiddet ile çözülemeyeceğinin bilincinde bir nesil yetiştirmemizin mümkün olabildiğini anlamalıyız. Şiddet uygulayan kişinin yarın bir gün şiddet mağduru da olabileceği unutmayalım” şeklinde konuştu.
“OLAY VUKU BULMADAN TEDBİRLER ALINMALI”
Kamuoyunda kadına şiddet konusuna dikkat çekecek faaliyetler olmalı diyen Güngör, önemli olan olayların vuku bulmadan tedbirler alınması gerektiğini söyledi. Güngör: “Kamuoyu farkındalığı yaratacak faaliyetlerin olması gerektiğini ve belli aralıklarla devam ettirilmelerinin oldukça fayda sağlayacağını düşünüyorum. Önemli olan vakalar olduktan sonra değil, hemen öncesinde önleyici olabilmektir. Farkındalık konusunda bilinçli olunmalı, sivil toplum örgütlerimiz, kamu kuruluşlarımızın bunu topluma aşılamakadınabu tür önleyici tedbirler alabilirler. Bu tür önleyici tedbirleri bir olay vuku bulmadan önce, o olayın vuku bulmaması için en aza indirgeyecek durumları yaratmamız lazım.Tüm tedbirlere rağmen olayın failinin en ağır cezayı alması ve aldığı zaman toplumda da bir caydırıcılık özelliğinin olması da şiddet mağduru kişilerin, hem fiziksel anlamda sağlık tedbirleri açısındanda gereğinin ivedilikle yerine getirilmesi olduğu gibi, psikolojik anlamda desteklerinin rehabilite edilmesi işlemlerin hızlı bir şekilde yürütülmesi gerekir” dedi. >>MUSTAFA KILINÇ-HİLAL PARLAK-HÜSEYİN ER
MUSTAFA KILINÇ