ÇOCUK AİLEDE GÖRDÜĞÜ İLE YETİŞİR, YAŞADIKLARIYLA GELİŞİR
Kadına şiddet olaylarının son günlerde kamuoyuna yansıyan görüntülerle toplumda oluşturduğu infial sonrasında Av. Gönül Ar Güngör şiddetin sonrasında uygulanan cezaların artırılması gerektiğini ancak önceliğin önleyici köklü eğitim çalışmalarından geçtiğini söyledi.
Ülke gündeminin en ciddi konu başlıklarından biri haline gelen kadına şiddet konusunu Türkeli Gazetesi olarak Afyonkarahisar Barosu Kadın ve Çocuk Hakları Komisyonu Üyesi Av. Gönül Ar Güngör ile değerlendirdik.
“BASININ YAKLAŞIMI ÇOK ÖNEMLİ”
Kadına şiddet konusunun hassasiyetle ele alınması gerektiğini vurgulayan Güngör, bu tarz olaylarda basının yaklaşımı ve tutumu çok önemli dedi. Güngör, “Kadına şiddet konusunun toplumsal anlamda hassasiyetle ele alınması gerektiğini bu konuda da toplumun duyarlılığını artırmak adına emek harcayan basın kuruluşlarının daha etkin olması gerektiğini düşünüyorum. Türkeli Gazetesi olarak bu kadar hassas bir konuya gösterdiğiniz yaklaşımdan dolayı da sizleri canı gönülden kutluyor ve teşekkür ediyorum. Bu tarz olaylarda ve vakalarda basının yaklaşımı tutumu hassasiyeti çok önemli. Son zamanlarda gerek İstanbul'da gerek Mersin'de yaşanan acı olayları hepimiz duyduk şahit olduk.Şimdi ben kendimde bir kadın, bir hukukçu, bir anne ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin herkesle eşit haklara sahip yani ırk renk cinsiyet fark etmeksizin herkesle eşit haklara sahip bir birey olarak düşüncelerimi ifade etmek istiyorum.Gün geçmiyor ki böyle olayları duymayalım ancakbu olayların kimileri basına yansıyor kimileri yansımıyor.Biz hukukçular çok fazlasını kendi takip ettiğimiz dosyalar olmasa da sürekli mesai yaptığımızadliyede bu vakaları duyuyoruz, şahit oluyoruz” dedi.
“KÖKLÜ VE EĞİTİCİ DEĞİŞİKLİKLER HAYATA GEÇMELİ”
Kadına şiddet olaylarının son bulması ve çözümüne ilişkin düşüncelerini paylaşan Av. Gönül Ar Güngör; “Şiddetin her türlüsüne karşı olmakla beraber kadına şiddeti nasıl çözmek lazım, bu nasıl önlenebilir? Ben bir hukukçu olarak bir kötü olay vuku bulduktan sonra aslında bu nasıl çözülür kişi nasıl ceza alırdan ziya başta olmaması yani önleyici tedbirlerin aslında alınması geliştirilmesi toplumun her ferdi bakımından bu konuda duyarlılık gösterilmesi gerektiği kanaatindeyim. Şimdi bir ideal hukuk vardır bir pozitif hukuk vardır.Pozitif hukuk şu an yürürlükte olan hukuk kurallarında yok ama ideal hukuk dediğimiz olmasını istediğimiz beklediğimiz ideal toplum düzeni içerisinde ideal dünya düzeni içerisinde beklediğimiz idealin istediğimiz sokak kavramlarıdır.Bu pozitif hukuk anlamında gelişen değişen dünya toplumu içerisinde toplumun ihtiyaçları çerçevesinde tabii ki adımlar atılır kanunlar çıkartılır genişletilir değiştirilir.Ancak olay yaşandıktan sonra verilen cezaların caydırıcılığı kayıpları geri getirmez. Bu manada köklü ve eğitici değişikliklerin hayata geçirilmesi gerekiyor” diye konuştu.
“KADINA ŞİDDET OLDUKÇA GENİŞ BİR KAVRAM”
Kadına şiddetin sadece cezalandırmayla değerlendirilecek bir konu olmadığını, önleyici anlamda neler yapılabileceğini dile getiren Güngör; “Mersin'de bir genç kızımız böyle bir şiddete maruz kaldı evet bakıyoruz devletin yetkili kurumları tarafından açıklamalar yapılıyor. Gerekli adımların atıldığı cezai soruşturma anlamında baktığınız zaman adalet mekanizması gerekli anlamda adımlar atıldı. Toplumun bazı kesimleri tarafından eleştiriler olabilir zamanında yapmıştır yapmamıştır denebilir ama süreç içerisinde baktığımızda şüpheli kişi yakalanmıştır mağdurun hem rehabilite anlamında hem fiziki anlamda sağlık anlamında gerekli tıbbi anlamda da gerekli şeyler yapılacaktır.Biz artarak devam eden ve hepimizin aslında toplum olarak da içimizin kanadığı kadına yönelik çocuklara yönelik bu şiddet vakalarıyla karşı karşıya kalıyoruz. Aslında meselenin bir özüne inmek lazım. Kadına yönelik şiddet kamusal veya özel yaşamda kadınlara fiziksel cinsel veya psikolojik acı ıstırap veren ya da verebilecek olan cinsiyete dayanan bir eylem tehdit zorlama keyfi olarak özgürlüklerinden ve ekonomik gereksinimlerinden yoksun bırakma olarak adlandırılıyor. Aslında ne kadar geniş bir kavram değil mi?Fiziksel, ekonomik, psikolojik, cinsel şiddeti anlıyoruz.Yani kadının sırf cinsiyetinden dolayı ötekileştirilmesini değerlendirebilmektir. Kadına şiddeti sadece fiziksel olarak değerlendiremezsiniz. Sırf kadın olmasından dolayı kişinin iş yerinde, aile içerisinde, psikolojik anlamda hor görülmesi, ötekileştirilmesi, ihtiyaçlarının karşılanmaması çalışma hayatı içerisinde olmak isteyen kadının ‘sen çalışmayacaksın’ diyerek baskılanması da bir şiddettir” şeklinde konuştu. >>MUSTAFA KILINÇ-HİLAL PARLAK-HÜSEYİN ER
MUSTAFA KILINÇ