TÜRKİYE'NİN deprem GERÇEĞİ VE SİNEMA SEKTÖRÜNÜN ENGELLERİ:
1999 Adapazarı Depreminde görev yapmış olan eski Albay aynı zamanda film yönetmeni ve Film Yon Üyesi İsmail Özdilek; AKSAM Merkezinde gerçekleştirdiği seminerde, deprem öncesi ve sonrası deneyimlerini içeren “Deprem” isimli kitabı ile “3. Dünya sinema Merkezi Istanwood” isimli projesini tanıttı.
İSMAİL ÖZDİLEK'TEN ÇARPICI ANALİZLER
Kitaplarını ve projelerini tanıtan Özdilek, özellikle deprem öncesi ve sonrası konularını işlediği kitabını sunduğu yetkililere gönderdiğini ve konferanslar verdiğini ifade etti. Öncelikle İstanbul ve Afyonkarahisar gibi riskli bölgeler için uyarı yapmanın önemine değinen Özdilek, yönetimdeki kişilerin bilimsel rehberlik alması gerektiğini ve uzun vadeli çözümlerin ancak bu şekilde mümkün olabileceğini belirtti.
DEPREM TEHLİKESİ VE MÜTEAHHİTLİK SİSTEMİ
Seminerde katılımcılara deneyimlerini ve gelecek projelerini aktaran Özdilek, Adapazarı depreminde üç ay boyunca gece gündüz çalışarak lojistik destek koordinasyon merkezi, il koordinasyon merkezi ve yetmiş sekiz çadır kent yönettiğini belirten eski Albay Özdilek; “Adapazarı depreminde üç ay gece gündüz çalışarak lojistik destek koordinasyon merkezi, il koordinasyon merkezi ve yetmiş sekiz çadır kent yönettim. Günümüzdeki depremleri de takip ediyorum. Dünyamızın doğal yapısı 4,5 milyar yıl yaşındaki dünyamızda hala canlıdır ve insanlarımızın canlı normal emniyete açısından ön tedbirleri alması çok önemlidir. Bizim nihai hedefimiz can ve mal emniyetini sağlamak, toplumun temeli insan ve üretimdir. İnsan faktörünü eğer biz deprem konusunda aydınlatmazsak, artı eğitmezsek bu konuyu her zaman kader ve anın yazısına bağlamak zorunda kalırız. Elbette kader ve alamet var ama niçin aklınızı kullanmıyorsunuz? Deprem konusunda Jeoloji ve jeofizik alanında uzman isimlerin rehberliğinde hareket edersek uzun vadede bilinçli hareket etmiş oluruz. 6 Şubat Depremlerinde 50 bine yakın insanımız gitti. Peki neden? İlim ve Feni kullanmadığımız için… Müteahhitlerle ilgili, inşaat sektörüyle ilgili dünya bazında bir konudan bahsedelim, Amerika'da 25 bin müteahhit var. Amerika'da bir yerleşim yeri açılacağı zaman Deniz Kuvvetleri büyük bir sistemi olan yeşil alanları belirliyor. Almanya'da 3.000 müteahhit var. Avrupa Birliği'nde toplam 30.000 müteahhit var. Türkiye'mizde ise 460.000 müteahhit var. Bunun 150.000’i ise sözleşmeli. Bunun yerine bankaların kendi bünyesinde oluşturacakları geniş bir yapıyla bu sistemi yürütmesi gerekir. Bizim de ülkemizden beklentimiz budur.” Dedi.
SİNEMA SEKTÖRÜNDEKİ SORUNLAR VE AFYON'UN TARİHİNE YOLCULUK
‘Türk Sinemasını Geleceği (Istanwood)’ isimli kitabının tanıtımında ise film sektöründeki deneyimlerini aktaran Özdilek, sinema sektörünün Türkiye'de yeterince desteklenmediğini, genç yeteneklerin desteklenmesi gerektiğini ve sektördeki yapısal sorunlara dikkat çekti. Özdilek; “1991 yılında kendi imkanlarımla yarbay iken Orlando'da Üniversal Stüdyosu'nda hem gözlem yaptım hem eğitim aldım. 32 senedir sinemanın içerisindeyim, 12 film yönetip emekli olduktan sonra da film yönetmenliği yapmaya devam ettim. 2013 yılında Hintlilerle ‘Race 2’ filmini çektik. Bu film Oscar ödüllü sanatçı Anıl Kapıl’ın da aralarında bulunduğu büyük bir projeydi ardından eğlence ve Sanat Başkenti İstanbul olarak dünyanın üçüncü sinema merkezi projemi hazırladım. Bunu da yine Sayın Cumhurbaşkanımıza, Kültür Bakanımıza, ilgili makamlara gönderdim. Afyonkarahisar ile ilgili hayal ettiğim bir proje de vardı. Afyon Kalesi'nde kaptan ve Yüzbaşılar dahil esir alınan dört yüz kişi esaret hayatı yaşıyor. Çanakkale projemi yaparken AE-2 denizaltısı vardı. Boğaz'ı ilk çıkan denizaltı. Bunu Sultanhisar torpido botu vuruyor. 1915-18 döneminde Afyon'da İngiliz, Fransız, Rus, Yeni Zelanda, Hindistan toplam esir sayısı 1850. Bu kitabı yazdım çünkü sinema bizim milli gücümüzün en önemli destekçisidir. Yani milli güç dediğimiz zaman askeri güç, siyasi güç, coğrafi güç, ekonomik güç, psikososyal, kültürel güç gibi şeylerin destekçisidir.” İfadelerini kullandı.
>>HİLAL PARLAK - ŞEYDA YEŞİLÇAY
HİLAL PARLAK