İran’ın Hipersonik ve Balistik Füze Gücü Orta Doğu’daki Dengeleri Değiştiriyor

İran’ın, İsrail’e karşı düzenlediği son saldırılarda kullandığı gelişmiş füze sistemleri, Orta Doğu’da askeri dengeleri ciddi şekilde etkiliyor. 15 Haziran’da ilk kez sahada kullanılan hipersonik “Fettah” füzeleri, yüksek hızları ve yön değiştirme kabiliyetleriyle dikkat çekti. Ses hızının beş katını aşan bu füzeler, İsrail’in hava savunma sistemi olan Demir Kubbe’yi zorladı.

İran Devrim Muhafızları, saldırıların çok katmanlı bir savunmayı aşmak üzere tasarlandığını açıklarken, İsrail kaynakları bazı füzelerin engellenemediğini, Tel Aviv, Hayfa ve Ramat Gan gibi şehirlerde can kayıpları ve ciddi hasarlar yaşandığını bildirdi.

Uzmanlar, hipersonik füzelerin atmosferden çıkarak daha yüksek hızla yeniden giriş yapabildiğini, bu nedenle izlenmelerinin ve engellenmelerinin zor olduğunu belirtiyor. Bu silahlar, nükleer caydırıcılık da dahil olmak üzere uzun menzilli ve yüksek hassasiyetli saldırılar için kullanılıyor.

İran, geçtiğimiz günlerde düzenlediği "Gerçek Vaat-3" operasyonunda Fettah ve İmad gibi füzelerle 200’den fazla saldırı gerçekleştirdi. Bu saldırılarda 16 kişinin hayatını kaybettiği, 200’den fazla kişinin yaralandığı açıklandı. Ancak İran, en gelişmiş silahı olan “Hürremşehr” füzesini henüz devreye sokmadı.

13 metre uzunluğa ve 2 bin kilometre menzile sahip olan Hürremşehr, ağır harp başlıkları taşıma kapasitesiyle İran’ın elindeki en güçlü silahlar arasında gösteriliyor. Savunma uzmanları, bu füzenin savaş sahnesine çıkması halinde İsrail’in savunma sistemlerinin ciddi anlamda test edileceğini belirtiyor.

İsrail ise savunma sistemlerinin büyük bölümünü devreye almasına rağmen, Demir Kubbe’nin sınırlı cephane kapasitesi nedeniyle uzun süren saldırılar karşısında zorlanabileceği görüşünde. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İran’ın ayda 300 balistik füze üretmeyi hedeflediğini, bunun da ülkesinin güvenliği açısından ciddi bir tehdit oluşturduğunu vurguladı.

Çatışmaların daha da tırmanması halinde İran’ın hipersonik füze kapasitesinin sahadaki etkisinin daha net görüleceği ve bölgede stratejik dengeleri daha da değiştirebileceği öngörülüyor.