Bazen bazı şeyleri açıklamak imkansız.
İnsanlar akıl tutulması yaşar.
Bir şey buldum sanarak yaygara yapıyorlar.
Birkaç gün önce Dünya Mutfakları açıklandı.
Dünyanın en bilinen yemekleri açıklandı.
Dünyanın en kötü yemekleri açıklandı.
Türkiye bazı alanlarda 7, bazı bölümlerde 15. Sıradan listeye girebildi.
Yunanistan 2. Sırada.
Türk mutfağı ve kültürü olmasına rağmen birçok bize ait lezzetimiz dünyada Yunan mutfağı olarak biliniyor.
Neden?
Çünkü sen kendi kültürüne, ürününe, lezzetine sahip çıkmazsan onu başkası alır ve kendine maal eder.
Bizde daha yeni yeni markalaşma, patent, coğrafi işaretli ürünler oluşmaya başladı.
Bunu bize öğretende Yunanistan oldu.
Baktık ki bizim baklava başta olmak üzere birçok ürünümüze sahip çıkıyorlar sonra kolları sıvayıp bizde tescilletmeye başladık.
UNESCO dünyada birçok şehre UNESCO Gastronomi Şehri ünvanı veriyor.
81 ili bulunan Türkiye’de bu ünvanı Gaziantep ve Hatay almıştı.
Aldılar ve tam anlamıyla hakkını veriyorlar.
Gaziantep ve Hatay bölge olarak çok zengin bir kültüre sahip.
Birçok medeniyetin harmanlandığı, kültürlerin kaynaştığı lezzetler ortaya çıkıyor.
Her iki şehirde tam bir yeme içme turizm merkezi haline geldi.
Sadece yemek yemek için insanlar İstanbul’dan uçakla Gaziantep’e gidiyor.
Bırakın komşu illeri İstanbul’dan, Ankara’dan uçakla gidiliyor.
Otobüsler dolusu insan günü birlik ve birkaç gece konaklamalı turlar yapıyor.
Şehir mutfağı çok önemli bir iç turizm hareketliliği yaratıyor.
Aynı şekilde Hatay denilince ilk akla mutfağı geliyor.
Sonra bu iki şehre rakip olarak iki şehir aday oldu.
Biri Afyon, diğeri Adana.
Afyon dışında çıkın sokağa 100 kişiye sorun.
Afyon mutfağı mı Adana mutfağı mı?
Alacağınız cevap % 80 Adana olur.
Dönemin Valisi Mustafa Tutulmaz zamanında bu yarışa girildi.
Şaşılacak bir biçimde biz Adana’yı geride bırakarak Türkiye’nin 3. Gastronomi şehri olduk.
Tamam da buna hiç birimiz hazır değildik.
Ne valilik, ne belediye, ne şehir.
Ne lokantalarımız, ne aşçılarımız ne gazetecilerimiz.
Vali Mustafa Tutulmaz başka bir şehre atanınca yerine gelen Gökmen Çiçek Gastronomi şehri topunu belediyeye attı.
Afyon Belediyesi hazırlıksız yakalandığı bu duruma ayak uydurmaya çalışıyor.
Belediye’de bu alanda bir birim kuruldu.
Kale eteklerinde tarihi bir konak gastronomi konağı yapıldı.
Yapılmak zorundaydı.
Bu kapsamda her yıl Gastronomi Festivali yapılmak zorunda.
Hani şu her yıl bir dana yakıp bir türlü pişiremeyip çöp yaptığımız etkinlik.
Bazı sivri zekalılar, “Reklamın iyisi kötüsü olmaz” diyerek beceriksizliğimize kılıf bulmaya çalışıyor.
Siz hiç Afyon’a uçakla yemek yemeye gelen birini duydunuz mu?
Siz hiç bir otobüs insanın sırf yemek yemek için şehrimize geldiğini gördünüz mü?
Siz hiç Afyon’da UNESCO Gastronomi restoranı gördünüz mü?
Bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda esnaf lokantası dışında bir şeyimiz yok.
Gastronomi şehri olmak için ciddi bir tanıtım yapılmalı.
Gastronomi restoranları yapılmalı.
Belli zamanlarda değil her zaman Afyon Yemekleri yapılmalı.
Üstelik bunların bir kısmı alakart denilen müşteri gelip istediğinde hazırlanacak biçimde.
Esnaf lokantası gibi sabah yapıp akşama kadar tezgahta bekleyerek olmaz.
Tanıtım kısa, orta ve uzun vadeli bir plan dahilinde olmalı.
Önce kısa olandan bahsedeceksek bize birkaç saat mesafede olan Eskişehir, Uşak, Kütahya, Isparta, Konya gibi şehirler hedef alınmalı.
Kendi aracıyla ya da turlarla günü birlik gelecek olanlara yönelik.
Sonra Ankara, Bursa, İzmir İstanbul gibi şehirler.
Ve elbette yurt geneli ve uluslar arası tanıtım.
Hakkını yemeyelim Afyon Belediyesi bunların bir kısmını yapmaya çalışıyor.
Büyük elçiler, 81 il valisi ve belediye başkanı, Ticaret ve Sanayi odaları, yurt dışı fuarlar bir şeyler yapmaya çalışıyor.
Bazen Türkiye Büyük Millet Meclisinde Gastronomi Şehri Afyonkarahisar tanıtım günleri yapıyor.
Bu yapılmalı daha fazla yapılmalı.
Son yapılan tanıtım gününe Milletvekili İbrahim Yurdunuseven öncülük etmiş.
Afyon milletvekilleri, Afyon kökenli Bakan, vali, belediye başkanı, stak’lar birçok kişi var.
Arkasında “Gastronomi Şehri Afyonkarahisar” yazıyor.
Dikkat edin “Milletvekili İbrahim Yurdunuseven tanıtım günü” yazmıyor.
Kim öncülük yapmışsa kutlamak lazım.
Olması gereken bir çalışmayı birileri bulmuş sanki tarihi bir yolsuzluk bulmuş da duyuruyor gibi ucuz bir politika yaparak ilan ediyor.
Bu büyük marifeti karşısında İbrahim Yurdunuseven ikramın faturasını ödemiş.
Ne büyük bir hizmet.
Belediye onun sayesinde 130 bin lira civarında bir gelire kavuştu.
Bazen bazı şeyleri yaparken biraz akıl ve vicdanlı olmak lazım.
Bu yapılan ikram İbrahim Yurdunuseven’in şahsi bir olayı değil.
Bir şehrin yapması gereken bir işse ön ayak olmak.
Afyon’un bir gastronomi şehri olması için herkesin elini taşın altına koyması lazım.
Daha fazlasını hep birlikte yapmamız lazım.
Şöyle bir şey yapılsa ben ev sahipliği yapmaya ve organize etmeye hazırım.
İYİ Parti Milletvekilleri Afyon’a gelsin.
Ben onların Afyon Gastronomi yemeklerinden güzel bir örnek sunulmasını organize etmeye ve kendisinden de tek kuruş almadan bunu yapmaya hazırım.
Biz Türkiye’de 3 Gastronomi şehrinden biri olarak yemek turizmden hiç gelir elde edemiyorsak oturup bunu bir sorgulamamız lazım.
Afyon Belediye Başkanı Mehmet Zeybek bu konuda bazı çaba ve çalışmalar yapıyor.
Ancak onu bu konuda valilik ve diğer kurumlar, kişiler yalnız bırakıyor.
Engelsiz Gastronomi mutfağı, Gastronomi sokağı, Gastronomi Konağı tamam da bunlar sadece belediyenin işi değil.
Belediye Gastronomi sokağı yapacak, festival yapacak, tanıtım yapacak iyi de bu şehrin restoranları, iş adamları, meslek örgütleri ve milletvekilleri hiç bir şey yapmayacak mı?
Yapana da sanki yolsuzluk, hırsızlık yapmış gibi muamele yapmak hiç doğru değil.
Ayıptır, yazıktır, günahtır.
Herkesi biraz vicdanıyla baş başa bırakıyorum.
TÜRKELİ HABER MERKEZİ