“Farklılıkları kenara koyup birlik beraberlik içinde olmalıyız”
MHP’nin haftalık değerlendirme toplantısında konuşan MHP İl Başkanı Mehmet Karagöz “Ülkemiz saldırı altındadır. Bu kara tabloyu göz önüne aldığımızda millet olarak farklılıklarımızı bir kenara bırakıp birlik beraberlik içinde olmamız lazım” dedi.
Haftalık değerlendirme toplantısında basın mensupları ile bir araya gelen MHP İl Başkanı Mehmet Karagöz gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
“Devletimizi köşeye sıkıştırmaya çalışıyorlar”
Karagöz konuşmasında, “Kıymetli hemşehrilerim sizlerin de bildiği üzere ülkemiz dünyaya yayılmış milletimiz ve İslam alemi zor bir dönemden geçmektedir. Ülkemiz için de askerimize, polisimize, kurucularımıza suikast düzenleniyor, saldırılar oluyor. Şehitler veriyoruz. Devletin idaresini ele geçirmek için veya iç savaş çıkartmak için darbe girişimi oluyor ve etkisi hala devam ediyor. Yüce milletimizin Uygur boyu Çinlilerden zulüm görüyor. Yunanlılar bizim adalarımıza el koyuyor. Suriye Türkmenleri varlık mücadelesi veriyor. Irak Türkmenleri Musul’da Kerkük’te Erbil’de Süleymaniye’de baskı ve savaş halindedir. İslam coğrafyası kan ve gözyaşı içindedir. Mısır’dan, Libya’ya Katar’dan Suriye’ye, Irak’tan Arakan’a, birçok bölge karmaşa kaos ve kan içinde. Bunların yanı sıra Amerika Birleşik Devletleri vize diyerek Rusya ve İran’la anlaşma yaparak İdlib’e askerimizin girmesine, Irak’ta da Barzani referandum sonrası koyduğumuz sert ve net tavrımızdan oradaki Türkmenlerin yanında olmamızdan dolayı tepkisini koymuştur. Devletimizi köşeye sıkıştırmaya çalışmaktadır” ifadelerine yer verdi.
Konuşma ve eylemlere dikkat edilmeli
“Tüm bu kara tabloyu göz önüne aldığımızda bizim millet olarak farklılıklarımızı bir kenara bırakıp birlik beraberlik içinde olmamız lazım” diyen Karagöz, “İktidar muhalefet farkı olmadan devletin ve milletin menfaatine olan konularda bir olmak herkesin görevidir. Yetkililer konuşmalarına ve eylemlerine bu hassas dönemde daha fazla dikkat etmelidir” ifadelerine yer verdi.
Üzücü ve kırıcı bir cümle
Karagöz, “Dün Sayın Cumhurbaşkanımız konuşmasında “Kürt’üm demek en tabii hakkıdır ama Kürtçülük yapmak hakkın değildir. Türk’üm demek en tabii hakkıdır ama Türkçülük yapmak hakkın değildir. Çünkü bunlar bölücülüktür” diye bir cümle kurdu. Konuşmanın içinde geçen bu cümleye neresinden baksan elinde kalan üzücü kırıcı bir hal olmuştur. Bu konuyu konuşma hakkımız doğmuştur. Öncelikle şunu bir açıklayalım Allah’u Teala Kur’an’da Hucurat suresi 13. Ayette mealen “Ey insanlar sizleri bir erkek bir dişiden yarattık. Daha sonra kavimlere kabilelere ve şubelere ayırdık. Daha iyi tanışıp bilirsiniz diye haberiniz olsun. Allah nezdinde en üstününüz takvalı olanınızdır.” Ayette belirtildiği gibi Adem’le Havva’dan yaratıldıktan sonra Milletler’e yani soylara, kabilelere, boylara ve şubelere yani sülaleleri ailelere ayrıldık. Elbette ahrette Alman da Türk de Arap da yaptığının ve yapmadığını hesabını verecek. Milliyetine göre cennete ve Cehenneme girmeyecek” diye konuştu.
“Elhamdülillah Müslüman Türk bir aileden doğmuşuz”
“Elhamdülillah Müslüman Türk bir aileden doğmuşuz” diyen Karagöz sözlerine şöyle devam etti: “Türk milleti, Lazlar, Yörükler, Kırgızlar, Özbekler Tatarlar, Kürtler ve daha birçok boydan oluşur. Yani bu saydıklarım Türk soyunun boylarıdır. Türk’üm derken kimsenin kafatasına rengine boyuna bakmıyoruz. Türkçüyüm derken Türk milliyetçisiyim derken Ziya Gökalp Diyarbakırlı’dır. “Türkçülük Türk milletini yükseltmek demektir” der. Merhum Başbuğumuz da “milliyetçilik milleti sevmek, derin bağlarla millete bağlanmak, milletine hizmet etmek, milletin menfaatlerini korumak” der. “Türk milliyetçisiyim” diyen biri birleştiricidir. Bölücü değildir. Bölücülükle itham edilmek bize hakarettir. Sahabe’den Vesile Bin El- Eska Hz Peygambere diyor ki, “Kişinin kalbini sevmesi asabiyet ırkçılık sayılır mı?” Hz. Peygamber de “Hayır. Asabiyet ve ırkçılık kişinin kavminin yaptığı zulme yardımcı olmasıdır” diye buyurdu. Şanlı tarihinde en güçlü döneminde bile hiçbir millete zulüm yapmamış milletin bir evladı olmaktan gurur duyuyoruz.”
“Allah sizlerden razı olsun”
“Türkçülüğü yani Türk milliyetçiliğini bölücülükle bağdaştıranlara birkaç şey soruyorum” diyen Karagöz sözlerine şöyle devam etti: “Önce Rabia dediniz, sonra tek vatan, tek bayrak, tek millet, tek devlet dediniz. Dört parmaklı söyleminizdeki tek vatan Türkiye, tek Bayrak Türk Bayrağı, tek millet Türk milleti değil mi. Tek devlet Türkiye Cumhuriyeti Devleti değil mi. Yerli ve milli diyorsunuz milliden kasıt nedir? Ülkemizde Birlik beraberliğin sembolü “Rabia işareti buram buram Türk kokuyor, Türk” demiyor mu. Meşhur MİT tırları hadisesinde FETO hainleri tarafından deşifre edince üst ağızlardan “o tırlardaki malzemeler Türkmenlere gidiyordu” denilmeli mi? Madem milliyetçilik yapılmıyor ise oradaki diğer unsurlara değil de soydaşlarımıza gidiyordu. Madem milliyetçilik yok, Kerkük, Musul, İdilip için bu kadar risk alıyoruz. Her Cuma hutbede akrabaya yardım etmemiz emrediliyor. Akrabalarınıza sahip çıkmak için Kerkük’e gitmeyi göze alıyorsunuz. İdlib’e asker gönderiyorsunuz. Allah sizlerden razı olsun.”
MTV’ye MHP’den “savunma sanayi” desteği
Karagöz sözlerini, “Savunma sanayimize destek vermek üzere Motorlu Taşıtlar Vergisine zam yapıyorsunuz. Türk milletinin güvenliği için biz de severek vergimizi ödeyeceğiz. Sayın Bakanımız Veysel Eroğlu Bey Şuhut’ta 25 Ağustos gecesi Atatürk evi önündeki konuşmasında “Kızıl Elmadan” söz edince gözlerimiz yaşardı. Devlet aklıyla hareket edilen son dönemde aslında sizler de milliyetçilik yapıyor bizi de sevindiriyorsunuz. Son konuşmamızı doğudan gelen muhtarların da bulunduğu topluluğa yaptınız için dil sürçmesi olduğunu sanıyoruz. Konuşmanın özüne uygun olarak Atatürk’ün veciz sözüyle bitireyim Ne mutlu Türküm diyene” ifadeleri ile noktaladı.
Genlere müdahale ediliyor
MHP İl Başkanlığı Basından Sorumlu İl Başkan Yardımcısı Mehmet Kocacan da Karagöz’ün ardından söz alarak şöyle dedi; GDO (Genetiği Değiştirilmiş Organizma) Ne Demektir? Bitki ve hayvanların istenilen bir özellik katmak için başka bir canlıdaki genetik özelliği kopyalayarak diğer canlıya aktarılmasına GDO denir. Bu yöntemler elde edilen gıdalar bazı yabancı zararlılara,böcek gibi bazı kemirgenlere karşı dirençli hale getirilmiş oluyor.Bu sebepten dolayı tarım ilaçları kullanımı azalmakta bir nebzede olsa faydalı bir yönü bulunmaktadır.Genlere müdahale edilerek tadı, kokusu, rengi, büyüklüğü gibi bazı fiziksel özellikleri de bu sayede istenilen bir kıvama sokulabilmektedir.”
Bitkiye yapılan müdahale insanlara etki ediyor
“GDO’nun adeta bir tarım şahı olan ülkemizin temiz üretimini, hem insan sağlığına zarar vererek hem tohumun yapısını bozarak nasıl etkilediğini inceledik” diyen Kocacan, “Tarımda dünya ülkeleri arasında; Tarımsal ihracatımız 18 milyar dolar ve yedinci sıradayız. İşte tam buradan başlayıp bugün 61 milyar dolarlık tarımsal üretimle Avrupa 'nın birincisiyiz. Bulunduğu coğrafi konum ve iklim çeşitliliği sayesinde dünyanın farklı bölgeleri de yetişen pek çok tarım ürününe tek seferde sahip olabiliyoruz. Peki GDO bize ne yapıyor? GDO bazı alerjik hastalar için tehlikelidir hatta öldürücü etkilere sebep olabilmektedir. Bazı haşerelerden uzaklaşması için bitkiye yapılan müdahale insanlara kadar etki etmektedir.Yapılan araştırmalarda hamile kadınların fetüs ve kanlarında rastlandığı gözlenmiştir” ifadelerine yer verdi.
GDO barındırmayan üretici zor duruma düştü
“Hormonal denge bozma etkileri bazı araştırmalarda ortaya çıkmıştır” diyen Kocacan, “Çevresel olarak bazı böcek türlerine zarar vererek ekosisteme olumsuz etkisi vardır. GDO lu gıdalarda böcek öldürücü enzimler insanlar tarafından tam olarak parçalanamadığı gözlenmiştir. Ülkemiz üstünde yapılan birçok oyunlardan biri de GDO konusudur.Ülkemiz genetik alanda diğer ülkelere göre bi hayli geri kalmış durumdadır.Bazı medyada yalan haberler yayımlanarak ülkemizde üretilen gıdaların gdo lu olduğu söylenmiştir.Ülkemizde genetik bu haldeyken nasıl olur da GDO Lu meyve ve sebzeler üretilebiliyor sizlere soruyorum.Sırf bu yüzden dolayı yapılan araştırmalarda yerli üretici %40 zarar etmiştir.Ülkemizde gümrükte yeterli denetim yapılmadığı için yurt dışından gelen ürünler gdo lu olabilmektedir.Ülkemizin topraklarında yetişen bir üründe GDO olma şansı yoktur ve ülkemizde yasaktır. GDO üretimi yapan ve insan ırkına zarar vermeyi amaçlayan bazı güçler aynı zamanda GDO barındırmayan üreticiyi de zor durumda bırakmak istemektedir” diye konuştu.
İsrail dünyadaki insan sayısını azaltmak istiyor
Kocacan sözlerini “Asıl amacı dünyadaki insan sayısını azaltarak kendi yaşam alanını genişletmek olan, bunun için bazı ülkeleri maşa olarak kullanan İsrail, Müslümanlar üzerine açmış olduğu savaşı, biyolojik savaş olarak bu kanaldan da devam ettirmektedir. Ülkemizde dışarıdan alınan GDO’lu maddelerin tespitinin yanı sıra var olan temiz gıdanın ispatı ve ihracatı da önemlidir” ifadeleri ile noktaladı. >>>>Oktay Yüksel
Yorumlar
Kalan Karakter: