Uysal, siyasetin mevcut yapısından erken seçim tartışmalarına, ittifaklardan terörle mücadele sürecine kadar birçok konuda önemli açıklamalarda bulundu.
Uysal, Türkiye'deki siyasetin 1980 darbesinden sonraki kanunlarla şekillendiğini ancak asıl dönüşümün 1994’ten sonra yaşandığını belirterek, ” 1994 yılından itibaren Sayın Tayyip Erdoğan bir siyaset yapma usulü icat etti. Eğer Türkiye'de başbakanlığa talip olacaksanız, Cumhurbaşkanlığına talip olacaksanız kamu kaynaklarından 3-5 milyar doları organize edeceksiniz. Şimdi daha ileri bir tabir kullanırdım ama onu da kullanmıyorum. Kızıyor, Tayyip Erdoğan. Sayın İmamoğlu'na kızıyor, bu sistemi ben icat ettim diyor, bu sistemi bana karşı kullanamazsın diyor. Nezaketli bir şekilde o kadar söylüyorum. Siyasetin finansmanından başlayarak bu siyasi partiler düzeni, vatandaşın iradesinin neticeyi değiştirmeye etki edecek bir usule kavuşmadığı bir gerçek. ”dedi.
“İki Cephede Seçim Rekabeti Yaşıyoruz”
DP lideri, erken seçim ihtimalinin düşük olduğunu düşündüğünü ifade ederek, “Erken seçim olacağı kanaatinde değilim. Bir yanda mahkemelerin zamanlaması, bir yanda işte bu Öcalan ile ilgili yürütülen olumsuz süreç. Ekonominin bir bölümünde yaşanan sıkıntılar. İktidar şöyle söylüyor: Ya erken seçim hüviyetine geçecek bir meclis kararı ya da anayasa değişikliği olacak. İktidar mensupları 2027’nin sonbaharı seçim olabileceğini söylüyor. Bugün artık ittifaklar siyasi naturası, doğası halidir. Bugünden konuşmamın bir manası yok. Çünkü siyasi parti seçiminin o sıcak atmosferine, projektörlerin altında, deyim yerindeyse maratonun stadyumun içinde pozisyonda o eşiğe gelmeye kadar bu meseleler üzerinden tartışmayı yapmaya gerek yok. Ama muhalefet açısından şunu ifade edebilirim. Türkiye’nin içinde bulunduğu şartların zorluğu dolayısıyla illa bir ittifak olmasına gerek yok ama Türkiye'de rekabet alanının daraltılması gerekiyor. Muhalefetin ortak mücadele hattı oluşturması gerekir. Evet seçim dönemleri bir stratejidir. İki cephede seçim rekabeti yaşıyoruz. Cumhurbaşkanlığı ve Genel Seçimler. İkisi için de büyük farklı stratejiler kurmak lazım. Çünkü bugün iktidarın artık son yerel seçim neticesi, ki Afyon da çok önemli gösterdi bence, deyim yerindeyse ölümü görmüştür sandıkta. Ben yanacağıma, milyonlar yansın diyerek Türkiye'yi ifade etmektedir.” Şeklinde konuştu.
”Hiç Kimse Şehit Ailelerini Yoksayamaz”
Gültekin Uysal, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şehit ailelerine gönderdiği "Terörsüz Türkiye" mektubunu da değerlendirdi. Uysal, ”Hiç kimse şehit ailelerini yok varsayamaz. İktidarı da bir endişenin aldığı kanaatindeyim. Gidilen yolun bir takım güzelleme yapılan özellikler, sol sosyalist, sol liberal, aydınlarımızın dünden bugüne PKK şiddetlerinin terörüne müsamahıyla bakış açılarının bugün bir çığlık atarcasına kamuoyuna lanse edilmeye çalıştığı böyle bir dönemde bu sürecin çok da kolay ilerlemeyeceği kanaatini ifade ediyorum. Sayın Erdoğan da bu mânada şehit ailelerinin endişelerine bir nebze de olsun hitap etme ihtiyacı duymuş. Önümüzdeki süreçle ilgili endişelerinin olduğu kanaatindeyim. Milletimizin de endişesi var. Çünkü bunca zaman olmaz dediğimiz pek çok şey oldu. Bir temel itirazım da bu yürütülen sürece, bir siyasi akılla değil de bir istihbari akılla bu süreç yürütülüyor. Öcalan’ın İmralı notlarından da anlaşılacağı üzere İmralı’dan bile terör örgütünü yönetmesi için birtakım imkanların sunulduğunu anlayabiliyoruz. Bu açından bakınca milyonlarca vatandaşlarımızın şüphe duyduğu kanaatindeyim. Şehit ailelerimiz canlarını vermişler, en değerli varlıklarını vermişler. Böyle bir süreçte küçük siyasi menfaatleri uğruna bu vatanın bölünmez bütünlüğü için mücadele vermiş insanların varlığını yok saymayı mahşeri vicdan da kabul etmez. Bir endişe var ki Sayın Erdoğan da bu endişeyi gidermek için Cumhurbaşkanı hüviyeti ile açıklama yapma ihtiyacı duymuş.” Diyerek konuşmasını noktaladı.
Yorumlar
Kalan Karakter: