BAŞKAN KÖKSAL TV100’E KONUK OLDU!
“DEM’E KARŞI TAVRIM NET, ATATÜRK İLE SORUNU OLANLARLA BİR ARADA OLMAM”
Belediye Başkanı Burcu Köksal, DEM Partisi’ne karşı duruşunun net olduğunu ifade ederek, “Cumhuriyet Halk Partisi, Atatürk’ün kurduğu bir partidir. Atatürk ile sorunu olanlarla bir arada olmam.” dedi.
Belediye Başkanı Burcu Köksal, DEM Partisi’ne karşı duruşunun net olduğunu ifade ederek, “Cumhuriyet Halk Partisi, Atatürk’ün kurduğu bir partidir. Atatürk ile sorunu olanlarla bir arada olmam.” dedi.
Afyonkarahisar Belediye Başkanı Burcu Köksal, TV100’de Gürkan Hacır’ın sunduğu Taksim Meydanı programına konuk oldu.
“DEVLETÇİYİM, FAKAT BENİM DEVLETÇİLİK ANLAYIŞIM ASLA PARTİZANLIK DEĞİL”
Belediye Başkanı Köksal, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Atatürk'ün çizdiği yolda herkes için hak, hukuk ve adalet mücadelesi veren bir parti olduklarını belirtti. Köksal, “Ben, Anadolu'nun kalbi olan, Cumhuriyet'in kazanıldığı topraklarda doğup büyümüş; Atatürk'e, Cumhuriyet'e, vatana, millete, bayrağına bağlı bir vatandaşım. Devletçiyim, fakat benim devletçilik anlayışım asla partizanlık değildir. Geçmişte devleti farklı partiler yönetti; bugün AK Parti yönetiyor, yarın ise inşallah Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz yöneteceğiz. Dolayısıyla kişiler ve iktidarlar gelir geçer, ama Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.” diye konuştu.
“ATATÜRK İLE CUMHURİYET İLE BAYRAK İLE VATAN İLE SORUNU OLANLARLA İŞİM OLMAZ”
“Atatürk ile Cumhuriyet ile bayrak ile vatan ile sorunu olanlarla işim olmaz.” diyen Köksal, “Cumhuriyet sayesinde bu makamlara geldim; Atatürk’ün tanıdığı haklar sayesinde okuyup mesleğimi icra ettim, siyaset yaptım ve seçildim. Bu nedenle, Atatürk ile, Cumhuriyet ile, bayrak ile, vatan ile sorunu olanlarla işim olmaz. İstiklal Marşı'nda ayağa kalkmayanlarla, milli takım zaferlerinden sevinmeyenlerle bir arada olmam; bunu seçim öncesinden beri her yerde açıkça belirtiyorum. Bugüne kadar partimin çeşitli organlarında, Atatürk’ün tanıdığı haklar sayesinde birçok yere seçilip geldim. Bir Atatürkçü olarak çizgim bellidir: Altı Ok’un çizgisi... Halkçılık, Milliyetçilik, Laiklik, Devletçilik ve İnkılapçılıktır benim için önemli olan. Atatürk ilke ve inkılaplarıdır. Hayata bakış felsefemde, katıldığım mitinglerde ve söylediğim her sözde Mustafa Kemal Atatürk’ün çizgisinden en ufak bir sapma hissedilirse, halkımız zaten desteğini keser. Benim bu konudaki tavrım nettir, ve bunu partimin içerisinde en iyi sayın genel başkanımız bilir. Dokuz yıl birlikte siyaset yaptığım Barış Yarkadaş arkadaşımız, bir dönem birlikte milletvekilliği yaptık, o da çok iyi bilir. Beni tanıyan, gören herkes de bunu iyi bilir. Bakın, biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak herkes için hak, hukuk ve adalet mücadelesi vermiş; Adalet Yürüyüşü ile tarihe geçmiş bir partiyiz. Sadece kendi partilim ya da belediye başkanımız için değil, Türkiye’deki herkes için hak, hukuk, adalet mücadelesi veren; her türlü haksızlığın, hukuksuzluğun karşısında duran bir partiyiz. Örneğin, 2018'de Safranbolu Belediyesi’ne kayyım atandığında ya da AK Partili belediye başkanları “metal yorgunluğu” gerekçesiyle istifa ettirildiğinde dahi onların haklarını, hukuklarını savunduk. O dönemde mecliste milletvekili olan Barış Yarkadaş, bu günleri çok iyi hatırlar. Cumhuriyet Halk Partisi’nde adalet mücadelesini yıllarca milletvekili olarak, grup başkan vekili olarak verdim. Bundan sonra da her zaman hakkın, hukukun, adaletin yanında olmaya devam edeceğim.” ifadelerinde bulundu.
“KAYYIM UYGULAMASINA KİŞİSEL OLARAK KARŞIYIM”
Partisine olan tavrının net olduğunu vurgulayan Başkan Köksal, iktidar partisinin muhalefet partisine karşı tutumunun belirsizlikler taşıdığını dile getirdi. Köksal, “Kayyım uygulamasına kişisel olarak karşıyım. Bir belediye başkanı suç işlemişse bile görevden uzaklaştırılabilir; yerine ise seçilmiş bir belediye meclisi bulunmaktadır. Belediye meclisi varken kayyım atanmasını doğru bulmam. Suçlu ya da suçsuz olduğu yargı kararıyla belirlenir; bu konuda nihai karar adalete aittir. Ancak hangi partiden olursa olsun, belediye başkanları için kayyım uygulamasını desteklemiyorum. Türkiye’de hukuksuzlukların zincirine şahit oluyoruz. Şunu sormak istiyorum: Belediye başkan adaylığı müracaatı sırasında seçilmeye engel bir durum olup olmadığı inceleniyor. Eğer kayyım atanan belediye başkanları suçluysa, neden adaylıklarına onay verildi? Yedi ay önce seçim yaptık; seçilen tüm belediye başkanları halkın iradesini temsil ediyor. Eğer suçlu oldukları varsayılıyorsa, neden halkın oyuyla gelen belediye meclisleri de cezalandırılıyor? Masumiyet karinesinin herkes için geçerli olması gerektiğini düşünen bir hukukçuyum. Bu bağlamda, belediye meclisinden bir üyenin başkan olarak atanması halkın iradesine daha uygun olur. Benim partime olan tavrım nettir. Fakat iktidar partisinin, muhalefet partisine karşı tutumu net değil. Kemal Sunal’ın ‘Şark Bülbülü’ filmindeki durumu hatırlatıyor; iktidar bir taraftan “mazlumu getirin” diyor, diğer taraftan “suçlu” ilan ediyor. Bir yandan iktidar partisi mecliste, terörist başı Apo’yu konuşturuyor ve mektubunu meydanlarda okutuyor; diğer yandan ise muhalefet partili belediyelere kayyım atıyor. Burada asıl sorulması gereken şu: İktidar partisinin muhalefete yönelik tavrı nedir?” dedi
“DEM’E KARŞI TAVRIM NET, PARTİNİN EŞ BAŞKANININ KONUŞTUĞU BİR MİTİNGDE BULUNMAM”
Miting konusuna değinen Başkan Köksal, DEM Partisine karşı tavrının net olduğunu kaydetti. Köksal, “Ben, Türkiye'nin ciddi sorunları olduğunu ve bunların konuşulması gerektiğini düşünüyorum. Ekonomik sıkıntılar başta olmak üzere halkın dertleriyle ilgilenmeliyiz. Vatandaş doğalgaz var ama yakamıyor, köprü var ama geçemiyor. Bu gibi sorunlar varken iktidarın gündemi farklı noktalara çekmesini doğru bulmuyorum. Bir diğer konuya da açıklık getireyim. Atatürk'le, Cumhuriyet'le, milli değerlerle sorunu olanlarla işim olmaz. Cumhuriyet Halk Partisi, Atatürk’ün kurduğu bir partidir ve Atatürk’le sorunu olanlar bellidir. Ben, belediye başkanı olarak kamu görevi yürütmekteyim. Programlarım önceden hazırlanır, ona göre planlama yapılır. Esenyurt'ta katılmadığım mitingle ilgili olarak: Cumhuriyet Halk Partisi'nde Atatürk'le sorunu olan kimse olamaz. Her zaman, partimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün çizgisinde durmaya devam edeceğim. Ben DEM Partililerin olduğu, DEM Parti Eş Başkanının konuştuğu bir mitingde ya da otobüs üstünde olmam. Benim DEM’e karşı tavrım net bu konuda. Bu benim düşüncem, benim o partiye karşı duruşumla örtüşmez. Herkesin bildiği gibi, ben partiye mesafeliyim ve bu konuda tavrım nettir. CHP, fikirlerin özgürce tartışıldığı, çok sesli, demokratik bir partidir. Diğer birçok partiden farkı budur. CHP’de adaylık süreçleri bile mahalleden başlayıp il, ilçe ve hatta kurultaya kadar çeşitli adayların yarıştığı bir platformdur. Ancak örneğin AKP tek bir görüş vardır ve herkes bu görüşe uymak zorundadır; il veya ilçe kongrelerinde bile ikinci bir aday görülmez. CHP’yi birçok partiden ayıran özellik işte budur.”
“CHP’DE ÜYELİĞİN ASKIYA ALINMASI GİBİ BİR TÜZÜK MADDESİ YOK”
CHP’de üyeliğin askıya alınması gibi bir tüzük maddesi bulunmadığını kaydeden Başkan Köksal,bu tür söylemlerin yalnızca gündeme gelmek amacıyla dile getirildiğini belirtti. Köksal, “Kendimi "Atatürk milliyetçisi" olarak tanımlıyorum. Altı Ok’un ilkelerine bağlı kaldım, Atatürk ilke ve inkılaplarından asla vazgeçmedim. Atatürk’ü seven ve onun yolunda ilerlemeye çalışan bir vatandaşım. Atatürk’ün iki büyük eseri vardır: Biri Türkiye Cumhuriyeti, diğeri de Cumhuriyet Halk Partisi. Bu iki esere olan bağlılığım sebebiyle CHP’ye büyük bir sevgi ve bağlılık besliyorum. Atatürk’ün gösterdiği hedefe ulaşmak için gece gündüz çalışıyorum, bu yolda yürümekten her zaman gurur duyuyorum. CHP’de fikirlerimizi partinin yetkili kurullarında ve danışma toplantılarında özgürce dile getiririz. Her üye düşüncesini söyler ve sonuç olarak ortak bir yol çizilir. Geçtiğimiz günlerde bir Parti Meclisi üyemiz televizyona çıkarak üyeliğimizin askıya alınması gerektiğini savundu. Ancak hatırlatmak isterim ki, CHP’de üyeliğin askıya alınması gibi bir tüzük maddesi bulunmamaktadır. Bu tür söylemlerin yalnızca gündeme gelmek amacıyla dile getirildiğini düşünüyorum.” şeklinde konuştu.
“'BELEDİYE BAŞKANLIĞINA ‘AFYONKARAHİSAR İTTİFAKI' SAYESİNDE SEÇİLDİM”
Afyonkarahisar Belediye Başkanlığı’na çeşitli kesimlerden vatandaşlarla birlikte kurdukları 'Afyonkarahisar İttifakı' sayesinde seçildiğini belirten Başkan Köksal, “Afyonkarahisar Belediye Başkanlığı’na halkın desteğiyle, çeşitli kesimlerden gelen vatandaşlarla birlikte kurduğumuz "Afyonkarahisar İttifakı" sayesinde seçildim. Bu ittifakın içinde milliyetçi, muhafazakâr, dindar, sosyal demokrat ve farklı görüşlere sahip insanlar vardı. Seçmenime Atatürk’ün çizgisinde ilerleyeceğime dair söz verdim ve bu sözümü tutmak için çaba gösteriyorum. Geçen günlerde AKP İl Başkanı, katılmadığım bir miting hakkında ‘Milliyetçi seçmeni kandırma görevi olan belediye başkanları katılmadı’ diye bir açıklama yaptı. Ben de kendisine, ‘Benim nerede ve ne zaman olacağımı başkaları değil, ben bilirim’ şeklinde bir tweet ile cevap verdim. Çünkü onların tek sesli yapılarında üst kademeden gelen talimatlar sorgusuz uygulanır, ancak biz CHP’de çok seslilik ve fikirlerin özgürce tartışılmasını önemseriz. Genel merkezden bu konuda hiçbir uyarı almadım. Tavrım her zaman açık ve nettir. Sonuna kadar Atatürk’ün yolunda ilerleyen bir siyasetçiyim. CHP’ye gönülden bağlıyım ve Atatürk’ün ilkeleri doğrultusunda halkımıza samimiyetle hizmet etmeye devam ediyorum. Atatürk’ün gösterdiği yolda yürümeye devam edeceğim, çünkü onun ilkeleri ve inkılaplarıyla iktidar olacağımıza inancım tam.” dedi
“KASITLI DEĞİLDİ, TEKNİK BİR SORUN OLDU”
Geçtiğimiz günlerde Afyonkarahisar Emniyet Müdürü Mahmut Ay’ı ziyaret ettiğine dair fotoğrafın kaldırılmasıyla ilgili olarak Başkan Köksal, konuya açıklık getirdi. Köksal, “Sosyal medya hesaplarımı yöneten danışmanımla ilgili bilgi vereyim. Twitter, Facebook ve Instagram hesaplarım danışmanım tarafından yönetiliyor. Bahsettiğiniz fotoğraf konusuna gelince, İl Emniyet Müdürü’müzle olan fotoğrafın yalnızca Twitter hesabımdan kaldırıldığı iddiası gündeme geldi. Bu konuda danışmanımla görüştüm. Yoğun bir programımız vardı, önceki günün fotoğrafları bile paylaşılmamıştı. Instagram ve Facebook hesaplarımıza bakarsanız, ilgili fotoğraf hâlâ duruyor. Eğer bir fotoğraf kaldırılacaksa, tüm hesaplardan kaldırılır. Instagram hesabımda takipçi sayım Twitter’dan çok daha fazla; dolayısıyla böyle bir kasıt olsa, oradan da kaldırılırdı.” ifadelerinde bulundu.
"BAHÇELİ'NİN TERÖRİST BAŞININ MECLİSE ÇAĞRISINA SESSİZ KALMASI ANLAŞILIR GİBİ DEĞİL"
Devlet Bahçeli’nin Meclis konuşmasına” ilişkin düşüncelerini dile getiren Başkan Köksal, CHP’nin terörle ilişkilendirilmesine yönelik eleştirileri hatırlattı. Başkan Köksal, “Sayın Devlet Bahçeli’nin Meclis konuşmasına. Grup toplantısını izleyince şaşırdım, hatta önce inanamadım. Teknolojinin ilerlediğini düşünerek bunun yapay zeka ürünü bir video olabileceğini bile düşündüm. Bu sözleri bir Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) üyesi kullansaydı, binalarımız taşlanırdı. Bahçeli'nin terörist başının meclise çağrılmasına sessiz kalmasını anlamak güç. Oysa daha bir yıl önce Sayın Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı adayı olduğunda, montaj videolarla CHP’yi terör örgütleriyle ilişkilendiren propaganda yapılmıştı. Şimdi Gazi Meclis'te böyle bir çağrıya nasıl sessiz kalınır? Özgür Özel’in Mardin’de Ahmet Türk ile yan yana durmasını da ele alalım. Cumhuriyet Halk Partisi, hak, hukuk ve adalet mücadelesi için herkesle adalet talep eden bir partidir. Benim duruşum ise baştan beri nettir; diğer siyasi partilere karşı mesafemi herkes bilir. Cumhuriyet Halk Partisi içindeki herkesin düşüncesine saygı duyulur ve bu saygı partimizin çok sesli yapısının göstergesidir. Atatürk milliyetçisi olarak tavrım bellidir ve CHP'nin iktidar mücadelesine katkı sağlamaya devam edeceğim. Benim tavrım ve düşüncelerim nettir; partime katkı sağlamaktan gurur duyuyorum.” diye konuştu.
“TERÖRE KARŞI DURMAK BENİM KIRMIZIÇİZGİMDİR”
Teröre karşı durmak benim kırmızı çizgi olduğunu kaydeden Başkan Köksal, Türkiye Cumhuriyeti'nin birliği ve bölünmez bütünlüğü için mücadele etmeye devam edeceğini dile getirdi. Köksal, “Ben Cumhuriyet Halk Partisi'ne gönülden bağlı bir üye olarak, hayatım boyunca partime hizmet etmekten gurur duydum. 9 yıl milletvekilliği ve grup başkan vekilliği yaptıktan sonra, 2020’de Sayın Kılıçdaroğlu, beni belediye başkan adayı olarak görmek istediğini söyledi. Başta tereddüt ettim ama Sayın Kılıçdaroğlu hazırlanmam gerektiğini belirtti. Genel seçimleri kaybettiğimizde çok üzüldüm ve siyaseti bırakmayı düşündüm, ancak partimle olan bağım devam etti. Sayın Özgür Özel ve tüm il ve ilçe teşkilatlarımız aday olmam konusunda destek verdi. Bu kadar geniş bir destekle Afyonkarahisar Belediye Başkanlığı’na aday oldum ve kazanarak göreve geldim. Belediye başkanlığı görevimi sürdürüyorum, ileride nerede olacağımı bilemem; siyaset uzun bir yolculuk.Cumhurbaşkanlığı adaylığına dair bir isteğim veya niyetim yok. Tek isteğim, partimin iktidara gelmesi, Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanarak ülkemizi parlamenter sisteme döndürmesidir. Bağımsız bir yargının, demokrasinin işlediği, ekonomik sorunların çözüldüğü, herkesin dinine ve yaşam biçimine saygı gösterildiği bir Türkiye için mücadele ediyorum. Herhangi bir siyasi parti ya da kişinin, bir terör örgütüne ‘terör örgütü’ diyememesi, benim asla kabul etmeyeceğim bir durumdur. Bu konuda net bir duruşum var. İster PKK, ister IŞİD, ister FETÖ olsun, hepsi birer terör örgütüdür ve tüm siyasi partilerin terörü kınaması gerekir. Teröre karşı durmak benim kırmızı çizgimdir; Türkiye Cumhuriyeti'nin birliği ve bölünmez bütünlüğü için mücadele etmeye devam edeceğim.” dedi
Yorumlar
Kalan Karakter: