Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) ev sahipliğinde ve Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Maden Mühendisleri Odası iş birliğiyle 12. Uluslararası Mermer ve Doğaltaş Kongresi (MERSEM’25) kapsamında “Türkiye’de Mermer ve Doğal Taş Madenciliğinin Geleceği, Katma Değeri-Verimliliği ve Çevre” konulu panel düzenlendi.
Atatürk Kongre Merkezinde gerçekleştirilen açılış paneline; AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karakaş, Afyonkarahisar Vali Yardımcısı Celil Ateşoğlu, Afyonkarahisar Belediye Başkan Yardımcısı Ömer Yıldız, İscehisar Belediye Başkanı Seyhan Kılınçarslan, TMMOB Maden Mühendisleri Odası Başkanı Ayhan Yüksel, Afyon-İscehisar Mermerciler Derneği Başkanı Remzi Özcan, Afyon Boğaz Mermerciler Derneği Başkanı Dr. Mehmet Sıtkı Merdivenci, Afyonkarahisar Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Yönetim Kurulu Başkanı Hüsnü Serteser, Afyonkarahisar Sanayici ve İş Adamları Derneği (AFSİAD) Başkanı Kadir Sayın ile MERSEM 25 Yürütme Kurulu Başkanı Prof. Dr. İ. Sedat Büyüksağiş, bilim insanları, sektör temsilcileri ve öğrenciler katıldı.
MERSEM Onur Kurulu Üyesi Prof. Dr. Seyfi Kulaksız’ın başkanlığında düzenlenen panelde Maden Petrol İşleri (MAPEG) Genel Müdürü Arslan Narin, İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB) Başkan Yardımcısı Metin Çekiç, Tüm Mermer, Doğaltaş ve Makinaları Üreticileri Birliği (TÜMMER) Yönetim Kurulu Başkanı Hanifi Şimşek, Ege Maden İhracatçıları Birliği (EMİB) Başkanı İbrahim Alimoğlu, Tarım ve Orman Bakanlığı Orman Genel Müdürlüğü İzin İrtifak Dairesi Başkanı Aytunç Nane ve Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı (YMGV) Başkan Yardımcısı Ali Emiroğlu’nun panelist olarak yer aldı.
“Dünyanın en eski yeraltı ocağı Türkiye’de”
Panelin açılış konuşmasını yapan moderatör Prof. Dr. Seyfi Kulaksız, MERSEM’in kurumsallaşma sürecinin kolay olmadığını belirterek, ilk olarak 1995 yılında düzenlenen MERSEM’in 2025 yılında 12’ncisi düzenlendiğini belirterek etkinliğin ilk olarak bir düğün salonunda gerçekleştirildiğini söyledi.
Kulaksız, dünyanın en eski yeraltı ocağının Türkiye’de bulunduğunu ifade ederek, “Harran Bölgesi’nde yer alan bu ocak, hem yeraltı hem de yerüstü işletme özelliğine sahiptir. Buradaki kitabelerde Sümer sayıları ile bunlara karşılık gelen Babil alfabesiyle yazılmış eşdeğer rakamlar yer almaktadır. Tarihsel açıdan değerlendirildiğinde, Sümerlerin yaklaşık beş bin yıl önce hem açık hem de kapalı işletmecilik yaptığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle söz konusu kapalı işletme, dünyanın en eski ocağı olarak kabul edilmektedir” dedi.
“İşlenmiş Mermer İhracatı Blok Satışlarının Önüne Geçti”
Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürü (MAPEG) Arslan Narin, mermer sektörünün Türkiye açısından stratejik bir öneme sahip olduğunu belirtti. Türkiye’de yaklaşık 3 bin 500 civarında mermer ruhsatı bulunduğunu kaydeden Narin, “Bu sayı, tüm maden ruhsatlarının neredeyse üçte birine karşılık gelmektedir. Mermercilik sektörü, madenciliğin en önemli ihracat kalemlerinden birini oluşturmaktadır” dedi. Afyonkarahisar’ın Türkiye’nin mermer üretiminin yaklaşık yüzde 10’unu karşıladığını belirten Narin, üretim açısından herhangi bir sıkıntı bulunmadığını vurguladı. Kamu yönünden değerlendirildiğinde ruhsatlandırma ve üretim imkânı sağlama konusunda yeterli kapasiteye sahip olduklarını kaydeden Narin, “Hâlihazırda fiilen üretime geçmiş ve tüm izinleri tamamlanmış yaklaşık 2 bin 800 doğaltaş işletme ruhsatı bulunmaktadır. Bu, sektör açısından oldukça büyük bir rakamdır” dedi. Narin, günümüzde mermer sektöründe işlenmiş mermer ihracatının blok satışlarının önüne geçtiğini belirterek, katma değeri yüksek ürün üretiminin önemine dikkat çekti. Mermercilik sektörünün madenciliğin genel imajının oluşmasında da önemli bir rol üstlendiğini ifade eden Narin, “Sürdürülebilir madencilik konusunda son derece dikkatli ve özenli hareket etmemiz gerekmektedir. Artık yalnızca üretmek değil, üretim sürecini çevre, ekonomi ve ekosistem dengesiyle birlikte yürütmek zorundayız” diye konuştu.
“Doğaltaş sektör 2,2 dolarlık ihracat hacmine ulaştı”
İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB) Başkan Yardımcısı Metin Çekiç ise madencilik sektörünün Türkiye ekonomisi açısından stratejik bir öneme sahip olduğunu belirtti. Çekiç, 2024 yılında madencilik sektöründe 6,2 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirildiğini ifade ederek, “Ülkemizin üretimine, ihracatına ve istihdamına önemli katkılar sunan madencilik sektörü içerisinde doğaltaş alanı çok önemli bir yer tutmaktadır. Doğaltaş sektörü tek başına 2,2 milyar dolarlık ihracat hacmine ulaşmıştır” dedi. Doğaltaşın insanlık tarihinin en eski yapı malzemelerinden biri olduğunu kaydeden Çekiç, “Doğaltaş, estetiği, dayanıklılığı ve doğallığıyla uygarlıkların kalbine kazınan şehirlerin inşasında büyük rol oynamıştır. Bugün de bu durum değişmemiştir; doğaltaş, doğal mimarinin merkezinde yer almaya devam etmektedir. Doğaltaş, doğallığı, estetik görünümü ve sürdürülebilirliğiyle halen en çok tercih edilen yapı malzemelerindendir” ifadelerini kullandı.
“Türkiye tüm dünyadaki rezervlerin yüzde 40’na sahip”
Türkiye’nin doğaltaş rezervi bakımından dünyanın en zengin ülkeleri arasında yer aldığına dikkat çeken Çekiç, “Türkiye, dünya toplam rezervinin yaklaşık yüzde 40’ına sahip. Ancak sadece hammadde zenginliği yeterli değildir. Tasarım, marka değeri ve teknolojiyle bütünleşme bir maddenin gerçek değerini belirleyen unsurlardır. Amacımız, bu dönüşümü sağlayarak Türk doğaltaşını dünyada tanınan ve tercih edilen güçlü bir marka haline getirmektir” diye konuştu.
“Doğaltaş Sektörünün Hikâyesini Yeniden Yazmamız Gerekiyor”
TÜMMER Yönetim Kurulu Başkanı Hanifi Şimşek ise mermer ve doğaltaş sektörünün yüksek emek ve dikkat gerektiren bir alan olduğunu söyledi. Şimşek, doğaltaş sektörünün artık eski anlayışla sürdürülemeyeceğini belirterek, “Bu alanda hepimize önemli görevler düşmektedir. Doğaltaşın hikâyesini yeniden yazmamız gerekiyor. İtalya, bu konuda iyi bir örnektir. İtalya’da bir ton mermer ihracından yaklaşık bin 95 dolar gelir elde edilirken, Türkiye’de bu rakam 319 dolar seviyesindedir. Bu nedenle planlı üretim ve planlı satışa büyük önem vermemiz gerekmektedir” dedi. Mermer sektörünün bir “patron işi” değil, bir “aile işi” olduğunu vurgulayan Şimşek, başarının yalnızca sermaye gücüyle değil, sevgi ve emekle mümkün olduğunu ifade etti. Şimşek, “Mermer sektörü diğer maden dallarından farklıdır; hem ocakta hem de fabrikada işin başında olmayı gerektirir. Günümüzde mermer sektörümüz 2 milyar doların üzerinde ihracat gerçekleştirmekte, yaklaşık 250 bin kişiye istihdam sağlamaktadır. Ülkemizde bin 650 mermer fabrikası ve 8 bin 500 mermer atölyesi faaliyet göstermektedir” diye konuştu.
“Türkiye, doğaltaşta küresel gücünü artırıyor”
Ege Maden İhracatçıları Birliği (EMİB) Başkanı İbrahim Alimoğlu konuşmasında Türkiye’nin; jeolojik çeşitliliği, zengin rezervleri ve yüksek üretim kapasitesiyle dünyanın önde gelen mermer ve doğaltaş üreticilerinden birisi olduğunu ifade etti. Alimoğlu, “Anadolu coğrafyası, binlerce yıldır taşla şekillenmiş bir medeniyetler sahnesi olmuştur. Günümüzde ise bu köklü miras, modern madencilik anlayışıyla birleşerek ülkemizin ihracatı ve sanayisinde önemli bir yer edinmiştir. Ancak küresel rekabetin, çevresel hassasiyetlerin ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin giderek daha fazla önem kazandığı bir dönemde, Türkiye’ye yıllık yaklaşık 2 milyar dolar döviz kazandıran doğaltaş sektörümüzün geleceğini yeniden tanımlamak bir zorunluluk haline gelmiştir” dedi. 2026 yılında doğaltaş ihracatının 2,5 milyar dolara ulaşacağına inandığını kaydeden Alimoğlu, “2025 yılının Ocak–Eylül döneminde Türkiye’nin doğaltaş ihracatı yüzde 6 artış göstererek 1 milyar 513 milyon dolara ulaşmıştır. Aynı dönemde, Ege Maden İhracatçıları Birliğimizin doğaltaş ihracatı da yüzde 10 artarak 552 milyon dolara çıkmıştır. Bu ivmeyle 2026 yılında doğaltaş ihracatımızın 2,5 milyar dolara ulaşacağına inanıyoruz” şeklinde konuştu.
“Madencilik, ekolojik ve toplumsal boyutlarıyla da değerlendirilmektedir”
Türkiye’de mermer ve doğaltaş sektörünün köklü bir geçmişe sahip olmanın yanı sıra yenilikçi bir geleceğe de sahip olduğunu belirten Alimoğlu, “Bu geleceği inşa etmenin yolu; kamu, üniversite ve özel sektörün güçlü iş birliğinden geçmektedir. Sektörün tüm paydaşlarıyla birlikte atılacak adımlar, katma değer, üretim, verimlilik artışı ve çevresel sorumluluk ekseninde şekillendiğinde, Türkiye yalnızca bir üretici ülke olmaktan çıkıp dünya doğaltaş pazarında yön belirleyen bir konuma gelebilecektir. Artık madencilik faaliyetleri yalnızca ekonomik değil; ekolojik ve toplumsal boyutlarıyla da değerlendirilmektedir” dedi.
“Madencilikte sürdürülebilirlik ve çevre önceliğimiz”
Tarım ve Orman Bakanlığı Orman Genel Müdürlüğü İzin İrtifak Dairesi Başkanı Aytunç Nane ise madencilik sektörünün zor bir sektör olduğunu ifade etti. Nane, “Bu sektörde inanılmaz bir denge söz konusudur. Bu dengeyi koruyarak madenciliği sürdürülebilir bir şekilde gelecek kuşaklara aktarabilmemiz için, sadece üretim yapmakla kalmayıp çevremizi ve ormanlarımızı da korumak zorundayız” diye konuştu. Artık eski madencilik anlayışının olmadığını ifade eden Nane, “Günümüzde daha düzenli, çevreye duyarlı ve bu konuda öncelikli yatırımlar yapan bir madencilik anlayışı hâkimdir. Mevzuatlarımızı da bu doğrultuda güncelliyoruz ve çeşitli iyileştirmeler yapıyoruz” diye konuştu. Nane, “Sayın Bakanımızın da ifade ettiği gibi, ‘Artık ağacın gölgesi, kendisinden daha değerli hale geldi.’ Gerçekten de ormanların değeri, 20 yıl önce olduğu gibi yalnızca tomruk üzerinden ölçülmüyor. Bugün ormanların gerçek değerini ölçmek çok daha zor, çünkü bu alanlar yalnızca ağaçlardan değil, bir bütün olarak ekosistemden oluşmaktadır” ifadelerini kullandı.
“Anadolu, madenciliğin beşiği”
MGV Başkan Yardımcısı Ali Emiroğlu konuşmasında mermer sektörünün ciddi sorunlarının bulunduğunu ifade etti. Emiroğlu, “Ancak bu sorunların çözümü için karşılıklı diyalog ve ortak mücadele de sürdürülmektedir. Anadolu, madenciliğin beşiği olduğu kadar, doğaltaş ve mermerin de medeniyetlerin oluşumunda temel rol oynadığı bir coğrafyadır” dedi. Afyonkarahisar İscehisar taşının, dünya literatürüne geçmiş ve dünyanın en kıymetli taşlarından biri olduğunu kaydeden Emiroğlu, şunları söyledi:
“Türkiye genelinde 650’nin üzerinde farklı renk ve desende doğaltaş bulunmaktadır. Bu sektörün, öncelikle iş sağlığı ve güvenliği ile çevreyi önceleyen bir anlayışla faaliyet göstermesi gerekmektedir. Madencilik sektöründe toplumsal algının iyileştirilmesi gerektiğinin farkındayız. Bu durum sadece doğaltaş sektörü için değil, tüm madencilik faaliyetleri için geçerlidir. Doğaltaş üretiminde kimyasal madde kullanılmadığından çevresel kirlenmeye neden olunmamaktadır. Ancak görsel düzenleme ve rehabilitasyon konusunda eksikliklerimiz bulunmaktadır. Toplum nezdinde oluşan olumsuz algının giderilmesi bu nedenle önem taşımaktadır. Türkiye madenciliği açısından mermer sektörü son derece değerlidir.”
Panel, soru cevap bölümünün ardından sona erdi.
23-25 Ekim 2025 tarihleri arasında 12 farklı ülkeden 63 bildirinin sunulacağını 12. Uluslararası Mermer ve Doğaltaş Kongresi, 25 Ekim 2025 Cumartesi günü gerçekleşecek teknik gezi ile sona erecek.
Yorumlar
Kalan Karakter: