AKÜ'de İklim Krizi ve Kuraklık Semineri: Türkiye'nin Kuraklaşma Nedenleri
Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Fen Edebiyat Fakültesi, günümüzün en önemli küresel sorunlarından biri olan "İklim Krizi ve Kuraklık" konusunu masaya yatıran bir seminer düzenledi.
Yayınlanma :
22.10.2025 13:55
Güncelleme :
22.10.2025 13:55


Erdal Akar Konferans Salonu'nda gerçekleştirilen etkinliğe, Fen Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü'nden uzman akademisyenler konuşmacı olarak katıldı.
Küresel Ölçekte Artan İklim Bilinci ve Türkiye'nin Konumu
Seminerin açılış konuşmacılarından Fen Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ali Özdemir, iklim değişikliğinin etkilerinin son on yılda yaşanan çevresel olaylarla belirginleştiğini ve iklim bilincinin dünya genelinde önemli ölçüde geliştiğini vurguladı. Birleşmiş Milletler çatısı altında düzenlenen iklim konferanslarına dikkat çeken Özdemir, Türkiye'nin coğrafi olarak Akdeniz Havzası içinde yer aldığını ve bu bölgenin kuraklıktan en çok etkilenen alanlardan biri olduğunu belirtti. Büyük Sahra ve Orta Doğu'daki kuraklığın, Azor Yüksek Basıncının etkisiyle Akdeniz Havzası'na ulaşan cephe sistemlerini azaltabildiğini ve bunun düzensiz yağışlara yol açtığını ifade etti.
Sıcaklık Artışı ve Gelecek Projeksiyonları
Sıcaklığın, iklim değişikliğinden etkilenme oranını belirleyen kritik bir faktör olduğunu dile getiren Prof. Dr. Özdemir, yıllık yağış miktarlarına göre bölgelerin çöl veya yarı kurak iklim özellikleri gösterdiğini hatırlatarak bu tür alanların iklim krizine karşı hassas olduğunu söyledi. Özdemir, geleceğe yönelik projeksiyonları paylaşarak, 2100 yılına kadar tüm iklim modellerinin sıcaklık artışı öngördüğünü belirtti. Bu durum karşısında Türkiye'nin tarım, kıyı yönetimi ve su kullanımı politikalarını bu projeksiyonları dikkate alarak gözden geçirmesi gerektiğini, aksi takdirde göç gibi beşerî sonuçların kaçınılmaz olacağını ifade etti.
Küresel Isınma Rüzgâr Sistemlerini Değiştiriyor

Fen Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Okan Bozyurt ise, küresel ısınmanın iklim sistemleri üzerindeki etkilerine değinerek "pozitif geri besleme" kavramının iklim bilimine eklendiğini belirtti. Isınmayla birlikte basınç koşullarının değiştiğini ve daimi rüzgâr sistemlerinde, özellikle alize kuşaklarında, ciddi kırılmalar yaşandığını aktardı. Bu değişimlerin Pasifik Okyanusu'nda El Nino sıcak su havuzunun oluşumuna katkıda bulunduğunu ve El Nino olaylarının sıklığının artarak küresel ısınmayı hızlandırdığını kaydetti.
Türkiye'nin Kuraklaşmasında Arktik ve Kuzey Atlantik Salınımlarının Rolü
Türkiye'nin giderek kuraklaşmasının temel nedenlerinden birinin, kuzeyden gelmesi gereken soğuk hava kütlelerinin ülkeye ulaşamaması olduğunu belirten Bozyurt, bu durumu Arktik Salınım ve Kuzey Atlantik Salınımı'ndaki değişimlere bağladı. Bu salınımlardaki pozitif yönde seyreden indeks değerlerinin, Batı rüzgârları kuşağının güneye inmesini engellediğini ve Azor Yüksek Basıncı'nın etkisini güçlendirerek kış mevsimini zayıflattığını anlattı. Bu durumun kış aylarında yağış alması gereken Akdeniz Havzası'nın yeterli yağışa ulaşamamasına neden olduğunu ifade etti. Ancak Bozyurt, 2100 projeksiyonlarına göre Doğu Karadeniz Bölgesi'nde Azor Yüksek Basıncı'nın etkisiyle Karadeniz'e daha fazla nem taşınacağı için yağış miktarının azalmayacağını, hatta artacağını öngördüklerini sözlerine ekledi.
Tarımsal Kuraklıkta İnsan Faaliyetlerinin Etkisi
Seminerde tarımsal kuraklık konusunu ele alan Fen Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatma Kafalı Yılmaz, tarımsal kuraklığın meteorolojik kuraklıkla ilişkili olduğunu ve bitkilerin su ihtiyacının karşılanamaması durumunda ortaya çıktığını belirtti. Bitkilerin strese girerek büyümenin durmasına, verimin düşmesine veya kurumasına yol açan bu durumun en önemli tetikleyicilerinden birinin "yanlış insan faaliyetleri" olduğunu vurguladı.
Prof. Dr. Yılmaz, meralarda erken otlatma, ormanların tahribi, yanlış arazi kullanımı ve eğim yönüne paralel yapılan sürüm gibi uygulamaların toprağın çıplak kalmasına, nem kaybının artmasına ve erozyona yol açarak kuraklığı hızlandırdığını açıkladı. Yanlış sulama yöntemlerinin de toprak yapısını olumsuz etkilediğini belirterek, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki Atatürk Barajı örneğini verdi. Barajla sulama imkânları artmasına rağmen yanlış sulama yöntemleri ve yüksek buharlaşma nedeniyle toprakta tuzlanma ve çoraklaşmanın görülmeye başladığını, bunun da toprağın verimliliğini düşürdüğünü söyledi.

Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: