Devlete kastetmiş ihanet örgütü olan FETÖ'nün, 17-25 aralık döneminde Başbakan olan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı ve hükümeti hedef alarak kurduğu kumpasla karanlık operasyonlarını uygulamaya başladığı "yargısal darbe teşebbüsü"nün üzerinden 10 yıl geçti. AK Partili Ali Özkaya 10’uncu yılda açıklamada bulundu.
AK Partili Ali Özkaya o dönem devlette darbe teşebbüsünde bulunulduğunu ifade ederek; ‘’ FETÖ, terör örgütünün “yargıdaki cübbeli ve emniyetteki rütbeli” teröristleri yolsuzluk kılıfı iddiasına bürünmüş, “seçilmiş Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı darbe girişiminde” bulunarak kalenin zayıf tarafına ilk saldırısıdır.
HEDEF DÖNEMİN BAŞBAKANIYDI
Eğer ilgili bakanlar istifa ettirildikten sonra Yüce Divan’a sevk edilmiş olsalardı, 25 Aralık‘ta da kalenin güçlü tarafına saldırdığında tüm hükümet manevi baskı ile istifa ettirilecek ve akabinde Yüce Divan’a sevki için oluşturulmuş olan “Dönemin Başbakanı” başlıklı fezleke ile de yargılamaya geçilecekti.
Diğer taraftan da MİT Tırları dosyası ile tüm devlet yöneticilerini, Suriye’deki terör örgütlerine silah sağlıyor diyerek uluslararası mahkemelerde yargılatma amacıyla hareket ettiler.
Sayın cumhurbaşkanımızın o gün büyük bir feraset kararlılık ve dirayetle yapılan bu saldırıyı görüp püskürtmesi ve 25 aralıktakini de ilgili tüm emniyet mensuplarının görevinden uzaklaştırılması akabinde başlatılan süreçler Hakimler ve Savcılık Kanundaki değişiklik HSYK Genel Sekreter, Genel Sekreter yardımcılarının ve tetkik hakimlerin değiştirilmesi sonrası yapılan kararnamelerle il başsavcı ve komisyon başkanlarının süreç içinde değiştirilmesi ile örgütün emniyet ve yargıdaki yönetici kademesinin ciddi bir kısmı pasif görevlere atanarak tasfiye süreci başladı.
Bu süreçte, FETÖ elebaşının Humeyni gibi Türkiye’ye gelip Devlet Başkanı olma hayali de böylece ağır bir darbe aldı.
YARGIYI ELE ALMAK İSTEDİLER
Ocak 2014’te “FETÖ bir terör örgütüdür ve görevdeki hükümete karşı darbe teşebbüsünde bulunmuştur” diyerek Sayın cumhurbaşkanımız(Başbakanımız) adına Ankara ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na ve Hakimler ve Savcılar Kuruluna yaptığım şikayetlere, “böyle darbe mi olur, yargı soruşturması neden darbe olsun” diye burun kıvıranların daha sonraki gelişen süreçlerde “evet bu bir darbeye teşebbüs imiş”’ dediklerini gördük. Bizim şikayetimiz ile başlayan süreç, İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi ilgililer hakkında darbeye teşebbüsten ceza vermesiyle sonuçlandı.
Ancak o gün, “kafasını kuma gömenler”, “sütre arkasına saklananlar”, “aman bana bir şey olmasın ben zarar görmeyeyim” diye ortada görünmeyenler, “Ak Parti ile FETÖ yan yana idi bu iş bizi ilgilendirmiyor, biz terörle mücadele birimlerinde görev almıyoruz” diyenlerin sonradan makam ve mansıp kapmak için nasıl aslan kesildiğini de gördük. Tarih böyle bir şey, içinden geçerken konuları anlamak ve anlamdırmak zor. Ama aslolan, o gün olayları doğru tanımlamak, doğru yerde bulunmak ve doğru mücadele yapmak, gerisi Allah‘ın takdirinde olan hususlardır.
O gün doğru yerde durup bu vatan ve millet mücadelesini yapanlara ne mutlu.
Eğer 17/25 Aralık‘ta, FETÖ ile mücadele başlamasaydı ve sonra da kararlılıkla devam etmeseydi; 15 Temmuz’da ülkemiz işgale uğrayabilir ve maazallah çok büyük zararlar görürdük .
Bu süreçte Sayın cumhurbaşkanımızın liderliğinde sürece katkı veren; yargı, emniyet, asker, polis, istihbarat, idareci, sivil ve tüm vatanseverlere teşekkür ediyoruz..’’ ifadelerine yer verdi.
SELÇUK AYDIN