Afyonkarahisar, Anadolu’nun önemli kültür merkezlerinden biri olarak geçmişten günümüze birçok medeniyete ev sahipliği yaptı. Bu köklü tarih, şehrin farklı noktalarına serpiştirilmiş camiler ve türbeler aracılığıyla günümüze kadar ulaştı. Bugün hem mimari özellikleriyle hem de manevi atmosferleriyle öne çıkan bu yapılar, yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı olmaya devam ediyor.
Ulu Cami
1272 yılında Selçuklu Veziri Sahip Ata Fahreddin Ali tarafından yaptırılan Ulu Cami, ahşap direkli camilerin Anadolu’daki en güzel örneklerinden biridir. 40 ahşap direk üzerine kurulu bu yapı, sade ama etkileyici mimarisiyle ziyaretçilerini geçmişin derinliklerine götürür.
Gedik Ahmet Paşa (İmaret) Camii
II. Bayezid döneminde Sadrazam Gedik Ahmet Paşa tarafından 1472’de inşa ettirilen cami, Osmanlı mimarisinin en zarif örneklerindendir. Çevresinde medrese, hamam ve imaretle birlikte bir külliye oluşturması, dönemin sosyal hayatına da ışık tutmaktadır.
Mevlevilik kültürünün önemli izlerini taşıyan bu cami ve yanında yer alan türbe, Afyonkarahisar’ın tasavvuf geleneğindeki yerine işaret eder. Ziyaretçiler hem ibadet etmekte hem de Mevlevi büyüklerini anma imkânı bulmaktadır.
Türbelerle Manevi Yolculuk
Şehirde camilerin yanı sıra birçok türbe de dikkat çeker. Hz. Mevlâna’nın oğlu Sultan Veled’in oğlu olan Cemaleddin Ferruh Türbesi, halk arasında büyük bir manevi öneme sahiptir. Yine Gevher Nesibe Sultan Türbesi ve Abdi Sultan Türbesi ziyaretçilerin uğrak noktaları arasındadır.
Yorumlar
Kalan Karakter: