AFYON HALKINA SORDUK OLASI BİR DEPREME HAZIR MIYIZ?
Birinci derece deprem bölgesinde yer alan Dinar ve Sultandağı depremleri ile büyük acılar yaşayan Afyonkarahisar’da vatandaşlara deprem ve deprem hazırlığı hakkında görüşlerini sorduk. Aldığımız yanıtlarda, ülkemizdeki büyük depremlerden sonra yaşanan acılara ve can kayıplarına rağmen, depremle ilgili tedbirsizliğin vatandaşı çaresizliğe sürüklediğini gözler önüne serdi.
6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen ve "Asrın Felaketi" olarak adlandırılan depremlerin üzerinden iki yıl geçti. Pazarcık ve Elbistan ilçeleri merkezli olmak üzere 11 ili etkileyen bu depremlerde binlerce kişi hayatını kaybetti. Şu sıralar ise Ege Denizi'ndeki depremler, dünya genelinde büyük bir dikkatle takip ediliyor. Ege Denizi'nde 10 gün içinde gerçekleşen 7 binin üzerinde küçük deprem, milyonlarca insanı tedirgin ediyor. Ülke olarak gündemimizde "deprem" konusu varken, Türkeli Gazetesi olarak Afyonkarahisar halkına "Depreme hazırlıklı mıyız?" sorusunu sorduk.
“MÜTEAHHİTLERİN DENETİMSİZLİĞİ BÜYÜK BİR SORUN”
Afyonkarahisar sokaklarında mikrofon uzattığımız bir vatandaş, günümüzde müteahhitlerin denetimsizliği büyük bir sorun olduğunu ifade etti. Vatandaş inşaat kalitesiyle ilgili endişelerini şu sözlerle dile getirdi:
“Deprem için ne yazık ki hazırlık yapmıyoruz. Ancak şu anda bulunduğum odada mutlaka bir şişe su, dışarıda bir battaniye ve içinde bazı atıştırmalıkların olduğu bir poşet bulunuyor. Yani bu tür hazırlıkları bekletiyorum. Peki, binanızın yapı denetimi yapıldı mı? Yapı denetimini üç yıl önce yaptırdım. Müteahhit, inşaata başlamadan önce yukarıdaki beton telleri kesip altına yeni malzemeler yerleştirmişti. Bu durumu kime şikayet edebilirim? Tüketici mahkemesine başvurabilirsiniz. Ancak orada da, müteahhit işin %80’ini bitirmişse, geriye kalan %20'si sizin sorumluluğunuzda deniliyor. Bunları şikayet etsem de müteahhit işin çoğunu tamamladıktan bir şey yapılmıyor. Müteahhit işi yarım bırakıp gitti. Depo yok, sığınak yok, hiçbiri düzgün değil. Bugün müteahhitlerin denetimsizliği büyük bir sorun. Bu konuda öncelikle hükümetimizin ve idarecilerimizin denetimleri sıklaştırmasını talep ediyorum. Çünkü müteahhitler, aradaki bölmeleri karton ve alçıpanla yaparak işi geçiştiriyorlar. Merkezde yeni bir ev aldım, bu deprem yönetmeliğinden sonra üç yıl oldu. Ancak ne yazık ki evde hiçbir şey yok. Dışarıdaki oluklardan akan su, duvarlardan içeri giriyor ve depo doluyor. Müteahhitle bu durumu konuştuğumda, sakinlerle birlikte gittiğimizde, ‘Sizlere ucuza ev verdim’ diyerek bizi kovdu. Ben evimi müteahhitten değil, arsa sahibinden aldığım için bir şey söylemedi ama yine de durum çok kötü. Maalesef, bunlar günümüzün, ülkemizin doğal koşulları gibi kabullenmeye başladığımız sorunlar. Devletin bu konuda önlem alması gerektiğine inanıyorum. Özellikle, inşaat ruhsatları verilirken, zeminin durumu ve yapının sağlamlığı iyice kontrol edilmeli. Bir müteahhit gelip oturma ruhsatını alıp, toprağı yığıp gidiyor. Dört gün sonra o temelin çürümesi mümkün. Depremlere karşı yapının ne kadar dayanıklı olduğunu kimse sorgulamıyor. Duvarlarda nem olduğunda, duvarın güvenliği yok. Bu da ciddi bir sorun teşkil ediyor. Evimi satıp, köyden ev almayı düşünüyorum.”
İNŞAAT MÜHENDİSİ KONUŞMAK İSTEMEDİ
Mikrofon uzattığımız bir vatandaş ise inşaat mühendisi olduğunu ifade edip, bu konuda söyleyeceklerinin büyük tepkilere yol açacağını düşündüğü için konuşmak istemediğini belirtti.
“NE KADAR TEDBİR ALINIRSA ALIRSIN, PEK BİRŞEY FARK ETMİYOR”
Bir diğer vatandaş ise depreme karşı alınacak önlemlerden umutsuz olduğunu kaydetti. Vatandaş, “Depremle ilgili kesinlikle bir hazırlık yok bizde. Artık neyin ne olduğunu kabullendik, alıştık. Deprem için herhangi bir hazırlık yapmıyoruz; olsa da bir işe yaramayacak gibi hissediyorum. Peki, ülke olarak yeni bir deprem felaketine hazır mıyız sizce? Şu anda ben tesisat işindeyim ve yaptığım yeni binalarda gerçekten büyük eksiklikler var. Dayanıklı demir ve beton kullanımı oldukça zayıf, yani şu an için durum iç açıcı değil. Geçenlerdeki sarsıntıda bizim bulunduğumuz bina bile sallandı. Çok küçük bir sarsıntıda bile, eski yapılar burada oldukça zayıf. Afyon'da durum çok kötü, yani burası çökmüş durumda diyebilirim. Ne kadar tedbir alınırsa alırsın, pek fark etmiyor. İncelemeye gelenler oluyor ama gerçek durumu görmek için daha derinlemesine bir inceleme yapmıyorlar. Geçenlerde yaptığım bir binada ciddi demir zayıflığı vardı, ancak buna rağmen kimse müdahale etmedi. İnsanların göz yumduğu çok şey var. Hem kurumlarda hem de belediyelerde göz yumanlar oldukça fazla. Bu durumu doğru şekilde dile getirmek gerekiyor. Gerçek şu ki, bu bina sallanırsa büyük ihtimalle çöker.” dedi
“BU İŞLER, ALLAH’TAN GELİYOR”
Bir vatandaş ise sorumuza maneviyatla yaklaşarak şöyle konuştu:
“Burada yaşamadığım için tam olarak bilmiyorum, ben Avrupa'dayım. Ancak Türkiye’deki depremler ve binalardaki hasarlar ciddi bir sorun. Bu işler, Allah’tan geliyor. Allah’a karşı kimse bir şey yapamaz. İnsan dünyaya sağlıklı gelir ama zaman içinde kendine bakmadığı takdirde, yaşadığı sorunlar yine Allah’tan gelir. Sonuçta, her şey kaderdir. Her şey Allah’tan gelir. Allah herkesi imtihan eder ve kimse bu imtihana karşı koyamaz.”
“ÖNCE TEDBİR SONRA TEVEKKÜL”
Vatandaşın gazetemize “Bu işler, Allah’tan geliyor. Allah’a karşı kimse bir şey yapamaz” şeklinde röportaj verdiğini duyan başka bir vatandaş ise “önce tedbir sonra tevekkül” diyerek şu ifadelerde bulundu:
“Burada Türkiye deprem bölgesinde yaşıyoruz, buna göre herkes tedbirini almak zorunda. Tedbir almadan hiçbir şeyi Allah’a havale etmek doğru değil. Tedbirimizi alacağız, belediyeler ve devlet de üzerine düşeni yapacak. Hep birlikte tedbir alacağız, yüksek binalar yapmayacağız, çünkü bunlar depremde yıkılabiliyor. Trabzon’da deprem olmasa da Türkiye’nin her yeri deprem bölgesi. Bu yüzden herkes hazırlıklı olmalı, evlerimizi sağlam yapmalıyız. Hazırlıklı olmak çok önemli, çünkü Allah korusun, ama hazırlıksız olmak da Allah’a havale etmek olur. İşi önce biz kendimiz yapacağız, sonra Allah’a güveneceğiz. Tedbir almak, önce bizim sorumluluğumuz. Herkes Allah’a havale ediyor, ama unutmamalıyız ki binalar üzerine yıkılmamalı. Binaları sağlam yapmalıyız, yoksa başımızı belaya sokarız. Hayatımız güzel olsun, inşallah.” >>ÖZEL HABER: ŞEYDA YEŞİLÇAY- MUSTAFA KILINÇ
Yorumlar
Kalan Karakter: