Hibrit olarak gerçekleştirilen moderatörlügünü AKÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gürsoy Şahin’in yaptığı panelde Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ahmet Altıntaş ile Kocatepe-Büyük Taarruz Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü, Rektörlük Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sadık Sarısaman konuşmacı olarak yer aldı. Panelin moderatörlüğünü yapan Prof. Dr. Gürsoy Şahin, 11 Ekim 2022 tarihinin çok anlamlı bir gün olduğunu söyledi. Mudanya Mütarekesi’nin İstiklal Harbi’ni sona erdiren ateşkes anlaşması olduğunu ifade eden Şahin, “Mudanya Mütarekesi’nin imzalanmasının yüzüncü yılı olması vesilesiyle çok kıymetli hocalarımızla bugün bu mütarekeyi, ateşkes antlaşmasını değerlendirmek üzere huzurlarınızdayız. Tabii sadece Mudanya Mütarekesi’nin yüzüncü yıl dönümü değil. Aynı zamanda içinde bulunduğumuz 2022 yılı malum Büyük Taarruz ve Başkomutan Meydan Muharebesi’nin de yüzüncü yıl dönümü” diye konuştu.
“İZMİR’İN SEVİNCİ BÜTÜN TÜRK MİLLETİNİN YÜREĞİNDE HİSSEDİLDİ”
Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkez Müdürü Prof. Dr. Ahmet Altıntaş, “Mudanya Mütarekesine Giden Süreç” konulu sunumunda 9 Eylül tarihi ile İzmir’in alınmasıyla yeni bir safhaya girildiğini söyledi. Altıntaş, “İzmir alınmıştır. İzmir’in dağlarında çiçekler açmıştır. Ama bu yeterli değildir. Gazi Mustafa Kemal 10 Eylül tarihinde başta Fevzi Paşa olmak üzere Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa ve diğer erkan ile İzmir’e intikal ettiklerinde İzmirliler sevinç içindedirler. İzmirliler yaklaşık 3 yıl süren esaretten kurtulmanın büyük bir mutluluğunu yaşamaktaydılar. Ancak bir taraftan da daha yapılması gereken şeyler vardı. 10 Eylül’de Nurettin Paşa İzmir’in Askeri Valisi olarak atanacaktır. Aynı zamanda İzmir’deki Garnizonun Komutanlığını üstlenecektir. Burada yeni bir durumla karşı karşıya kalınacaktır. İzmir’in sevinci bütün Türk milletinin yüreğinde hissedilecektir” diye konuştu.
“BOĞAZLARA BARIŞ İÇİN İLERLEYECEĞİZ”
Yenilgilerinin acılarını işgal altında tuttuğu topraklarda her türlü zulüm, ihanet, yağma yıkma ve yakmakla sürdüren Yunanlılar için Mustafa Kemal’in, beraberindeki komutanlarla birlikte yeni bir yol haritası hazırladığını ifade eden Altıntaş, “1. Ordu Komutanı Nurettin Paşa, ‘Paşam biz hiç durmayalım arkanızda 200 bin kişilik muzaffer bir Türk ordusu var; boğazlara doğru ilerleyelim’ diyor. Mustafa Kemal ‘biz boğazlara ilerleyeceğiz ama savaşmak için değil barış için ilerleyeceğiz’ diye talimat vermiştir. Bu talimatlar doğrultusunda özellikle ikinci süvari Nurettin Paşa’nın, Fevzi Paşa’nın ve İsmet Paşa’nın vermiş olduğu talimatlarla Ege sahillerini takip ederek aynı zamanda da ‘perakende savaşlar olarak veya küçük çarpışmalar’ olarak ifade edebileceğimiz bir süreci gerçekleştirmeye çalışacaklardır. Bu süreç doğrultusunda da Dikili üzerinden Ayvacık, Bayramiç, Ezine daha sonra Kumkale, Kepez ve Çanakkale istikametine ilerleyen kutlu yürüyüşü başlatacaklardır” dedi.
“BARIŞ, HUZUR VE KARDEŞLİK İSTİYORUZ”
Mustafa Kemal’in 2. Orduya da talimat vererek Marmara Bölgesine hareket ettirdiğini belirten Altıntaş, şunları belirtti:
“Bu doğrultuda aynı zamanda ordunun ikinci kısmına, 2. Orduya verilen bir talimatla da Eskişehir, Bursa üzerinden Marmara Denizi’nin Anadolu kısmından önce Bursa Bandırma daha sonra Karabiga, Biga üzerinden Lapseki üzerinde uzanan yeni bir kıskaç harekatı başlatılacaktır. Hedef Çanakkale’dir. Tabii bu durum ortaya çıkınca aynı zamanda denizler de Türk toprağı olarak kabul edilmektedir. Mustafa Kemal ve beraberindekiler 10 Eylül’de İzmir’e gitmişlerdir ama bir taraftan da İngiliz, Fransız donanmasının en güçlü gemileri hala İzmir Körfezi’ndedirler; İzmir Limanı’ndadırlar. Dolayısıyla İngilizler bir telaş içerisinde İzmir konsolosunu, Mustafa Kemal’e gönderiyorlar. Diyorlar ki ‘biz savaş halinde miyiz?’; biz derken tabii kastettikleri İngilizler, dolayısıyla İtalyanlar ve Fransızlardır. ‘Siz Yunan ordusunu yeniyorsunuz’ diyorlar. Bu esnada İngilizler ‘biz, düveli muazzamayız; biz İngiltere’yiz’ olarak adlandırılabilecek bir tavır içerisindedirler. Mustafa Kemal buna diplomatik bir cevap vermiştir. Diplomatik cevap şudur; ‘biz savaşmaktan yana değiliz. Biz öyle çok şey istemiyoruz. Ne istiyoruz? Barış istiyoruz, huzur istiyoruz, kardeşlik istiyoruz. Kısaca Misak-ı Milli’yi istiyoruz. Aslında burada Misak-ı Milli kelimesi içerisinde Türk hedeflerinin de net bir şekilde İngiliz temsilcisi nezdinde bir kez daha ortaya konulduğunu net bir şekilde görüyoruz.”
“BÜYÜK TAARRUZ KONJONKTÜRÜ DEĞİŞTİRDİ”
“Mudanya Mütarekesinin Önemi ve Sonuçları” konulu sunumunu yapan Kocatepe-Büyük Taarruz Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü, Rektörlük Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sadık Sarısaman, Mudanya Ateşkes Antlaşmasını anlamak için Mondros Ateşkes Antlaşması ile karşılaştırma yapmak gerektiğini belirtti. >>Hüseyin ER
Yorumlar
Kalan Karakter: