Cumhurbaşkanımızın yeni açıklamış olduğu normalleşme süreci ile ilgili alınan kararları hepimiz duyduk, okuduk.
Peki, tekrar hatırlatmak gerekirse alınan bu kararlar neydi?
Normalleşme sürecinin yeni adımında, 65 yaş üstü vatandaşlar haftanın her günü saat 10:00 ile akşam 20:00 saatleri arasında sokağa çıkabilecek, sinema ve tiyatrolar 1 Temmuz’dan itibaren tekrar faaliyete geçebilecek, lokanta, kafe, kıraathane gibi işletmelerin kapanış saati 22.00'den 00.00'a kadar uzatıldı, 18 yaş altı ile ilgi kısıtlama, 18 yaşından küçük bireylerin ebeveynleri refakatinde olmaları şartıyla sokağa çıkma yasakları kaldırıldı, milli parklar ve doğa parkları sağlık çalışanları, 18 yaş altı ve 65 yaş üstü bireyler için ücretsiz olacak, nikâh salonları 15 Haziran'dan itibaren, düğün salonları ise 1 Temmuz'dan itibaren belirlenen kurallara uygun şekilde hizmet vermeye başlayabilecek. Evet, son alınan kararlar bu yöndeydi.
Fakat ülkemiz dahil olmak üzere, dünya genelinde korona virüs hala bulaşmaya ve can almaya da devam ediyor. Yani buda demek oluyor ki, her şey tamamıyla normale dönmedi. Görünen o ki korona virüs gerçeği ile bir müddet daha yaşamak durumundayız.
Devletimiz yaklaşık iki buçuk ayı aşkın süredir duran ekonomimizi tekrar canlandırabilmek ve hayatın, giderlerin de durmadığını düşünerek günden güne yeni normalleşme süreci kararları alıyor. Bu kararlar birden değil, yavaş yavaş açıklanmak zorundadır. Elbette korona virüsü bitmedi, fakat hayat tüm hızıyla devam ediyor, etkilenen sektörlerimiz çok fazla, işsiz kalan vatandaşlarımız çok fazla, ekonomi olarak çok sıkıntılı günler geçiriyoruz.
İşte bu sebeple bunların düzelmesi adına, hayat mücadelemizi sürdürebilmemiz için üretmek ve yaşamak zorundayız. Alınan bu kararlarda tam da bu yönde isabetli, doğru ve sorgulanmaması gereken kararlardır.
Tıpkı diğer ülkelerin yaptığı gibi artık bizde yavaş yavaş normale dönmeliyiz. Buraya kadar hepimiz aynı fikirde olmasak da hemen hemen tamamımıza yakınımız aynı fikirdeyiz diye düşünüyorum. Çünkü ekonomi olmadan maalesef biliyoruz ki mücadelemizi sürdürebilmemiz imkânsız olacaktır.
Virüsle mücadele de aylardır verilen savaşın faydalarını azalan vaka ve ölüm sayıları ile her geçen gün takip etmekteyiz. Ama unutmamalıyız ki, korona virüs tamamıyla bitmedi. Halen devam ediyor.
Yani kurallar aynı şekilde geçerli ve üç, dört aydır aldığımız tedbirler nelerse onları yine aynı şekilde uygulamalıyız. Azalan vaka ve ölüm sayıları bizim için uyulan kuralların birer karşılığıdır, meyvesidir. Şu demek değildir ki; durumun ciddiyeti azaldı, tedbirlerimizi bozarak eski yaşam kurallarımıza tekrar dönüyoruz şeklinde bir algı değildir.
Tamamıyla normale dönebilmemiz için virüsün ülkemizde topyekûn sona ermesi gerekiyor. Aslında biraz daha sabır ve kurallara riayet ederek mücadele etmemiz gerekiyor. Yoksa bunca gösterilen emek ve çaba boşa gidebilir.
Aynı zamanda da yaşamın devamı adına hükümetimiz gayet yerinde, ağır ağır normalleşme süreci kararları açıklıyor. Bu zamana kadar olduğu gibi devlet ve millet olarak el ele, tedbirlere uyarak, bilinçli bir şekilde bu süreci aynı şekilde yönetmeyi eğer başarabilirsek, ben inanıyorum ki elbet bir gün virüs ülkemizden gidecektir.
Bunun içinde elimizden gelen her şeyi yapmalı, tedbirlere devam etmeli, bir rahatlama içerisine girmeden konunun ciddiyetini unutmamalıyız. Sokağa çıkma kuralı esnekliğe uğradı diyerek gereksiz yere sokağa çıkmamalıyız, temizlik kurallarına uymalıyız, maske ve eldiven takmalıyız, kalabalık ortamlara gerekmedikçe girmemeli ve yakın temastan kaçınarak sosyal mesafeyi her zaman korumalıyız.
Bu durumun veballi bir konu olduğunu unutmayıp sadece kendimizi değil, karşımızdaki diğer insanları da düşünmemiz gerektiğini bilmeliyiz. Her şeyin yine bizim kontrolümüzde olduğunu düşünerek, bu virüsü bitirmenin de, tekrar artış göstermesinin de elimizde olduğunu bir an bile aklımızdan çıkarmamalıyız.