Peygamber Efendimiz (S.A.V) Hz. Muhammed’i hedef alan karikatürlerin kamu binalarına yansıtılmasına izin veren ve sonrasında yaptığı hadsizce açıklamalarla İslam düşmanlığını açıkça ortaya koyan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’u esefle ve iğrenerek bende kınıyorum.
Üstelik tarihi sömürge, zorbalık ve soykırımlarla dolu olan bir ülkenin, İslam’ı eleştirmeye, aşağılamaya değil hakkı; ağzına almaya hakkı yoktur.
Irkçılık, insan ayrımı ve İslam’a karşı düşmanlık dünyada maalesef aldı başını gidiyor. Paylaşılamayan nedir? Bu kin ve nefret neden? Dinimizin bu zamana kadar hangi topluma bir zararı oldu da; bu hadsizlik yapılıyor?
Size olan kinlerinden dolayı parmaklarının uçlarını ısırırlar. De ki: Kininizle geberin! Ali İmran/199 / Hadisi bu durumu açıkça anlatıyor.
Bu açıklamalar elbette karşılıksız kalmayacaktır. Yapılan bu davranış İslam’a duyulan bir nefrettir. Fransız Cumhur Başkanı Macron’da, bu nefreti hadsizce tüm Dünya önünde sergilemiştir. İfade özgürlüğü bu saygısızlığın bir açıklaması, bir bahanesi hiçbir şekilde olamaz. İnsanların inançlarını hedef almak özgürlük değil, aksine hadsizlik, saygısızlık ve utanılacak rezalet bir durumdur.
İşin ilginç ve bir o kadar da tuhaf olan farklı bir boyutu ise; yaşanan bu hadsizliğe İslam ülkelerinin sessiz kalmasıdır. İslam ülkelerinin görevi sadece kutsal mekânlara sahip çıkmak değildir şeklinde düşünen tek kişi ben değilimdir galiba.
Dinimize, inancımıza, değerlerimize sahip çıkmadıktan sonra sadece kutsal mekânlara sahip çıkmak ne derece doğru olabilir? Bence büyük bir yanlış. Artık zamanı gelmedi mi derin bir sessizlikten ve uykudan uyanmanın? İslam’a şimdi değil de ne zaman sahip çıkılacak?
İnsanların inançlarına saygısızlık yapmak, kin, öfke, nefret duymak benim gözümde bir teröristin yaptığı hainlikten farkı olmayan bir davranış biçimidir. Açıkça teröre ve teröriste de ortak olmaktır bir nevi.
Dünyanın tüm imkânlarından faydalanarak yetmezmiş gibi insanların inançlarını da yok etmeye çalışmak, ellerinden almaya, yanlış sapkın davranışlara yönlendirmeye çalışmak art niyetli kişilerin kirli emellerini açıkça ortaya koymaktadır. Sanılmasın ki hiçbir şey anlaşılmıyor. Her şey gizli kalıyor…
Bu saygısız karikatürlere sahip çıkmak, onaylamak ve arkasında doğru olduğunu savunmak aslında çaresizliğin, bitmek üzere olmanın net bir örneğidir. Bu tarz sapkın söylemler sonu geciktirmeyecektir ve başlarına gelecek sıkıntılar yakındır. Bizim de tek temennimiz o yöndedir.
Biz her zaman doğru yolu yakınımızdaki kişilere aktarmak zorundayız. Fakat kişinin inanıp, inanmaması kendi tasarrufudur. Bu demek oluyor ki; hiçbir insan ötekileştirilemez. Dini inancı için sorgulanıp, ayıplanamaz. Din, dil, ırk ayrımı yapılamaz. En azından kendisini bilen bir insan bunu yapmaz, yapmamalı.
Her zaman Macron ve onun gibi düşünenlere karşı gereken cevabı, tepkiyi vermeliyiz. Sessiz kalmamalıyız. Dinimiz İslam dini iken, bu inanç ve ırk ayrımını biz yapmıyor isek, buna hiçbir ülkenin, hiçbir insanın da hakkı yoktur. Bizim inancımızı eleştirmeye sorgulamaya hakkı yoktur.
Doğru yol İslam ve Müslümanlıktır. Peygamber Efendimiz (S.A.V) bizlere her zaman doğru yolu göstermiştir. Peygamberimizi, dinimizi, Müslümanlığımızı savunmak her zaman olmazsa olmaz asli görevlerimizdir. Zafer her daim imanın ve inancın olacaktır.