18 ay gibi uzun bir aranın ardından okullarımız açılıyor. 6 Eylül itibari ile okullar tam zamanlı olarak yüz yüze eğitime başlıyor.
Öğrenciler, veliler ve eğitim sektörü ile ilgili diğer tüm sektörler karardan memnun. Pandemi nedeniyle yaşanılan ekonomik sıkıntılar, evlerde kapalı kalmanın stresini yaşayarak,uzaktan eğitim ile eğitimine devam etmek zorunda kalan öğrenciler artık bu sorunları yaşamayacak. En azından bu konu hakkında açıklanan tedbirler uygulanmaya devam ettiği sürece, umarım eğitim de; eski haline dönmekte ısrarlı olacak.
Çünkü öğrencilerin, ailelerin, eğitimcilerin ve okulların buna ihtiyacı var. Öğrencisiz okullar sessiz, heyecanı olmayan bir yapıdan ileriye gidemez. Yine aynı şekilde okuldan uzak bir öğrenci de kendini bulmakta zorlanacaktır.
Nedeni ise gayet açık ve nettir. Yüz yüze eğitimin yerini hiç bir şey tutamaz. Bir öğrenciye okulda verilen eğitim ile evde verilen eğitim ister, istemez bir olamaz. Her şeyden evvel öğrencide bir disiplin problemi ve konsantrasyon eksikliği meydana gelir. Bu da öğrencinin eğitim anlamında ilerlemesi yerine aksine gerilemesine neden olmaktadır.
Her zaman en başından itibaren savunduğum eğitimin yüz yüze devam etmesi konusunda halen fikrim değişmedi. Yine tekrarlıyorum, eğitim yüz yüze olmalıdır. Öğrencilerin okula, eğitime, öğretmenlerine ve kısacası hayata karşı soğumamaları için bu şarttır.
Peki, 6 Eylül’de başlayacak olan yüz yüze eğitimin devam edebilmesi için gereken tedbirler nelerdir?
Eğitimin sadece yüz yüze olmasını istemek yeterli olmayacaktır. Bunun yanında alınması gereken önlemler olarak; okullara maskeler ile gidilecek, yemekhaneler, kantinler ve pansiyonlar açık olacak. 1-3 Eylül tarihleri arasında okul öncesi ve birinci sınıf öğrencilerine uyum eğitimleri verilecek ve eğitim 5 gün tam zamanlı, yüz yüze eğitim şeklinde olacaktır.
Konuyla ilgili olarak konuşan Milli Eğitim Bakanımız Mahmut Özer; hedeflerinin sağlık koşullarının aksini gerektirmediği sürece aynı salgın öncesinde olduğu gibi, yüz yüze eğitime devam etmek olduğunu açıkladı.
Bu güzel ve hayırlı gelişmelerin yanında değerli öğretmenlerimize de önemli bir görev daha düşmektedir. Aşısını olmayan tüm öğretmenlerimiz, eğitim çalışanlarımız önce kendi sağlıkları için, sonrada eğitimin tekrar aksamaması adına aşılarını olmaları gerekiyor.
Başka bir deyişle aşı olmayan öğretmen ve okul görevlilerinden hafta da en az iki kez PCR Testi yaptırmaları istenecek. Sırf bu nedenden dolayı bile bence aşı olunmalıdır. Aşı candır, aşı sağlıktır. Aşı geleceğimizin, sağlıklı günlerimizin teminatıdır. Tüm öğrencilere başarılı bir eğitim dönemi diliyorum.