Fert ve toplum olarak birçok görevlerimiz vardır. Bu önemli görevlerimizden birisi de yetim ve öksüzleri koruyup kollamak, onların maddi-manevi ihtiyaçlarını karşılamaktır.
Bilindiği gibi dilimizde babasını kaybetmiş çocuk, rüştüne erinceye kadar yetimdir. Annesiz kalan çocuk da öksüz diye anılır. Bu yavrular himayeye, şefkate ve ilgiye muhtaçtır. Bu gibiler dünyanın neresinde olursa olsun, hele bir de Müslüman ise bunu kollamak, korumak, ihtiyaçlarını gidermek her birimizin en önemli görevleri arasında yer almalıdır.
Hiç şüphesiz ki yetimleri ve öksüzleri himaye etmek farz-ı kifayedir.
Yani toplumda bir yetim sahipsiz ve himayesiz kalır, ilgi görmez, iyi yetiştirilmezse o toplumda bütün insanlar günahkâr olur, Allah (c.c.) katında sorumlu tutulur.
Elbette hiçbir yavrunun yetim ve öksüz kalmasını hiçbir kimse arzu etmez. Hiç şüphesiz ki kalpleri yumuşatan, merhamet duygularını canlandıran yetimler bir yönüyle biz insanlar için rahmet ve cennete girme vesilesidir. Konu ile ilgili olarak Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyor: “Kim Müslümanlar arasından bir yetim alarak yiyecek ve içeceğine dahil ederse, affedilmez bir günah (şirk) işlememişse, Allah (c.c.) onu mutlaka cennetine koyacaktır.”
Yine Kutsal Kitabımız Kuran’da yetimlere sahip çıkılması ve onlara iyi davranılması istenmektedir. Rabbimiz Bir ayet-i kerimesinde şöyle buyuruyor: “Allah’a kulluk edin, O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın, Ana-babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara, yakın komşulara, uzak komşulara, yanınızdaki arkadaşlara, yolculara ve emriniz altındakilere iyi davranın. Allah kendini beğenmiş kibirli kişileri sevmez.”
Rabbim cümlemizi yetimleri, öksüzleri koruyanlardan, onlara sahip çıkanlardan ve ihtiyaçlarını giderenlerden eylesin. Âmin.
HAFTANIN AYET-İ KERİMESİ: “Namazı bitirdikten sonra ayaktayken, otururken ve yere uzanmışken Allah’ın adını anınız. Tehlikeyi savuşturup güvene kavuştuğunuzda namazı tam olarak kılınız. Zira namaz müminlere, vakitleri belirli bir farzdır.” Nisa Suresi:103
****
HAFTANIN HADİS-İ ŞERİFİ: “Bir kul Allah yolunda (Allah rızası için, yahut cihad’da, yahut Hac ve Umrede, yahut ilim talebi yolunda) oruç tutarsa, o gün sebebiyle Allah onun yüzünü Cehennemden yetmiş yıllık yere uzaklaştırır. Hz. Ebu Said (r.a.)
DEYİPTE GEÇME
Çocuk deyip te geçme
Fikir almada seçme
Ufku geniştir onun
Sormazsan olur sorun
Çocuk bilir her şeyi
Eğitirsen, öğretirsen her şeyi
Ecdadını tanıtıp
Vatanı. Milleti, insanlığı bilmeyi
En güzel aynan olur senin
Anlattıkları oldukça derin
Ne ekersen, onu biçersin
Çocuğa değer vermezsen
Geleceğinden vazgeçersin
Çocuk deyip te geçme
İkinci sınıf vatandaşmış, gibi seçme.
Nilgün SEÇEN
“KALBİNİN YUMUŞAMASINI İSTERSEN,
YA BİR FAKİRİ DOYUR, YA DA BİR
YETİMİN BAŞINI OKŞA.” (H. ŞERİF)
HER BİR ŞEYİ GÖREN VAR
İhtiyaç sahibi aileler için gıda kolilerinin bir kısmını dağıtmıştık. En son elimizde bir koli kalmıştı. O nu da en son beldede vermeyi kararlaştırmıştık.
Beldeye girdiğimizde bakkala, manava ve birkaç kişiye sorduğumuzda dediler ki: “Bu köyde fakir yok.” Biz yine de o koliye o beldede birine vermek istiyorduk. Derken önümüze bir yaşlı adam çıktı. Durumu ona anlattığımızda dedi ki:
“Bu köyde fakir yok, ama yalnız köyün şu yamacında bir kadın var üç çocuğu okuyor, kocası şu an İzmir’de amelelik yapıyor, kazandığı paranın bir kısmını hanımına ve çocuklarına gönderiyor ama kadın şu an kanser hastası ve aynı zamanda şeker hastası ve böbreklerinden birisi iflas etmiş durumda ona verebilirsiniz.”
Kadını bulduk ve gıda kolisini teslim ettiğimizde şunları bize:
“Sabah namazını kıldıktan sonra Rabbime dua ettim. Şunları söyledim. Ya Rabbi durumumu sen biliyorsun, sen her şeyi gören ve bilensin. Benim durumumu da biliyorsun. Evde ne bana ve nede çocuklarıma yedirecek hiçbir şeyim kalmadı. Ne olur bene koru ve beni doyur.” Diye dua etmiştim. Rabbim beni demek ki duydu ve sizleri bana yönlendirdi. Allah sizlerden razı olsun, derken gözyaşlarını tutamadığına şahit olmuştuk.
GÜNLÜK DUAMIZ
Ey ümit makamının hayırlısı, dilek makamının en keremlisi, merhametlilerin en merhametlisi olan Mevla’mız! Bize emir verdin terk ettik, bize yasak ettin irtikâp ettik. Bizi ancak affın ve bağışın kurtarır, cümlemizi affeyle. Kapında duruyoruz, bizi reddetme,
Senden diliyoruz ellerimizi boş çevirme. Seni sevmeyi, Seni sevenleri sevmeyi, Senin sevdiklerini sevmeyi cümlemize nasip eyle Ya Rabbi. Âmin.
OLMAZ!
“Elini kır, ayağını kır ve dahi gerekirse boynunu kır ama sakın gönül kırma. Çünkü gönül kıranın abdesti tutmaz, namazı da olmaz.” Yunus Emre (k.s.)
GÖRÜNMEYEN DÜŞMAN
Pirincin içindeki siyah taşlar bellidir. Siz esas görünmeyen beyaz taşlardan korkun. Esas düşman işte odur. Tıpkı görülmeyen şeytan ve nefis gibi.
Bizler dört mevsimin yaşandığı Cennet gibi bir ülkede yaşıyoruz. Bize bu Cennet gibi olan yurdu canları pahasına bırakanları ne çabuk unuttuk.
Kötü elbette kötülüğünü yapacak. Bu onun esas vazifesi. Peki iyi olanlar ne yapacak? İyi insanlar da iyi insanların sayısının artırılması için çaba gösterecek. Bunu yapmayan insan iyilerden sayılır mı?
Şurası kesinlikle hiçbir zaman unutulmamalıdır ki, iyiler görevini bi hakkın yapmadıkları için kötülerin sayısı günden güne artmaktadır.
Şu da bir hakikat ki, kesinlikle tekrarı yok bazı şeylerin… Hayat gibi… Aşk gibi… Ömür gibi… Edep gibi… Haya gibi…
UNUTMAYALIM
Gönüllerimizi aydınlatan, kalplerimizi ferahlatan, bizlere yaşama ümidi ve heyecanı veren, her bir nimeti bizim emrimize veren Cenab-ı Allah’a hamdü senalar olsun. Salat ve selam O’nun Rasülü, Habib-i Edibi, iki cihan Serveri Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.)’e olsun.
Kuruluşunu Kur’an’a saygı üzerine oturtun, yükselişini Kur’an’a hizmete borçlu sayan, çöküşünü de Kur’an’dan kopuşla açıklaşan, Kur’an-ı Kerim’in ruhuyla yoğrulup, bilgisiyle donanmış, gaza ve şehadet yolunun yolcuları olan bir milletin nesliyiz.
Evliliğinden hac yolculuğuna, doğumdan-ölüme, hayatın her kademesinde, mihrabından savaş meydanına her alanda, her işine besmele, hamdeleden sonra bir de Kur’an-ı Kerim’den bir aşr-ı şerif okuyarak başlayan, Kur’an-ı Kerim merkezli bir medeniyetin çocuklarıyız.
Bize düşen en önemli görev ecdadımızın ve Allah (c.c.) dostlarının gittiği yoldan gitmek olmalıdır. Çocuklarımızı da edepli, saygılı, sevgili, küçüğünü büyüğünü bilen, harama el uzatmayan, hiçbir kimsenin gıybetini yapmayan, Allah’a gereği gibi kul olan, Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.)’in sünneti seniyyesi üzerine yaşayacak, imanlı, inançlı ve cömert bir şekilde yetiştirmek her birimizin en önemli görevlerimiz arasında olduğunu asla unutmayalım.
İNCİ DEMETLERİ
-Dost ise ver ömrünü itsin. Dost değilse hiç bekleme yol ver gitsin.
-Kalp deniz, dil kıyıdır. Denizde ne var ise kıyıya o vurur.
-Unutma ki ayağına batan dikenler, aradığın gülün habercisidir.
-Odun yanınca kül olur, insan yanınca kul olur.
-Sevdiklerinize gül verin, gülünüz yoksa gülüverin. Mevlana (k.s.)
EMANETE RİAYET
Müslümanlıkta emanetlere, sözleşmelere ahidleşmelere bağlı kalmak dini bir vazifedir. Cenab-ı Allah’ı bilen ve ondan korkan bir Müslüman kendine tevdi edilen, emanet bırakılan şeylerin muhafazasını vazife bilmesi, elinden gelen gayreti göstermesi gerekir.
Sebepsiz ve mazeretsiz bu sözleşmelerden dönen kimsenin dini terbiyeden yoksun olduğu kanaatine varılır.
Sonuç olarak şunu da ifade edebiliriz. Üzerimizde bulunan bütün organlar da biz de emanet değil mi?
ÖNEMLİ BİR TAVSİYE!..
Tamahkâr ve cimri insanların sakın yemeğini yemeyin, çayını kahvesini içmeyin. Böylesi insanların yemeği, çayı ve kahvesi insana dert verir.
Siz dost ve arkadaş edinecekseniz cimrileri değil, tamahkârları değil, tatlı dilli, güler yüzlü ve cömert insanları dost edinin olur mu?
MÜBAREK ÜÇ AYLARDA
Hıçkırarak ağlanır,
Günahların dağlanır,
Şeytan sıkı bağlanır,
Mübarek üç aylarda.
Sevgi ekip bitirin,
Az da olsa yetirin,
Hoşgörüyü getirin,
Mübarek üç aylarda.
Bahar bağrın açıyor,
Hep yeşili saçıyor,
Cümle kullar uçuyor,
Mübarek üç aylarda.
Sevgi, şefkat bezersin,
Dua eder süzersin,
Bulutlarda gezersin,
Mübarek üç aylarda.
Yetim yoksul ayrılır,
Fakir muhtaç kayrılır,
Niceleri doyrulur,
Mübarek üç aylarda.
Gönül pasın silinir,
Korkmaz fakir bilinir,
Bil ki cennet görünür,
Mübarek üç aylarda. (Ş.K.)
DİYOR
Aşk bağında üzüm sen,
Baharımsın yazım sen,
Ört başını kızım sen,
Diyor Ümmü Seleme. (Ş.K.)
MESAJLAR!
Sevgili Can Dostlarım;
-Her nerede olursanız olun, Hak’tan ayrılmayın.
-İyice düşünmeden hiç bir şeye karar vermeyin.
-Yetimlerin ve öksüzlerin hamisi olmaya bakın.
-Bir şeyler yiyin ama sakın kul hakkı yemeyin.
-Hiçbir kimsenin ayıbını araştırmaya kalkmayın.
-Akrepten kaçar gibi gıybetten kaçmasını bilin.
-Helal kazanıp, helal yemeye bakın.
-Kendinizi yatmadan önce hesaba çekmeyi unutmayın.
-Bir Mü’min gibi yaşamaya özen gösterin.
-Kendi elinizde olanla yetinin.
-Başkasının elinde olana haset etmeyin.
DERVİŞLİK
Sormuşlar Dervişe:
-Hayat nicedir?
Demiş ki;
-Hafız, hayat bir bilmecedir.
Attığın her adım bir hece,
Çözene gündüz,
Çözemeyene gecedir.
KİME NE FAYDASI VAR?
“Öfke ve hiddet içinde olmanın, kin ve nefret yükü taşımanın,
Zulüm ve haksızlık yapmanın, kibirlenerek büyüklenmenin, cimrilik içinde yüzmenin, başkasına eza ve cefa etmenin, Mü’min kardeşine saygısızlıkta bulunmanın, kötü huylu ve fena ahlaklı olmanın, insaf ölçülerini aşmanın; KİME FAYDASI VAR Kİ SEVGİLİ CANLAR?
Sevmeyene karınca yük,
Sevene filler karınca,
Dağı bile taşır insan,
Âşık olup inanınca.
Şems-i Tebrizi (k.s.)
UNUTMA HA!
“NASİBE İNANAN YOLDA,
DUAYA İNAN DARDA KALMAZ.”
DEMİŞLER ATALARIMIZ.