YÂRE MEKTUP
ŞABAN KORKMAZ
Sevgili Okuyucularım!
Aşağıda adı geçen şiir Ömer KOCA tarafından yazılmıştır, ama şiir adeta Fahrettin Paşa’nın Muavini İdris Sabih tarafından yazılmış gibi.
Fahrettin Paşa Medine Müdafii, Paşaların Paşası ve Peygamber Sevdalısı birisiydi. Fahrettin Paşa her sabah kalktığında doğru Hz. Peygamberin türbesine gider Kemal-i Edeple selam verir türbeyi elleriyle yıkar, siler ve temizlerdi.
İngiliz Gâvuru Fahrettin Paşayı teslim almak ister. “İlle de Fahrettin Paşa” der. Teslim olması için çok giden gelen olur. O da: “Ben Peygamberimi terk edemem, bu yüzden de teslim olmam.” der. Der de sonunda da bir oyuna getirilerek teslim alınır.
İşte bu Paşanın yaveridir İdris Sabih Bey. Okurken yürekleriniz titreyecek. Adeta Paşayla ve Sabih Bey’le birlikte olacaksınız. Mekânları Cennet olsun. Allah razı olsun aşağıdaki şiiri yazan Ömer KOCA Bey’den ve şiiri bize gönderen aslen Sandıklı Ekinhisar köyünden olup İstanbul’da ikamet eden Emekli Hafız İmam Mevlüt UĞUR’dan.
Ben İhtiyat Mülazimi İdris Sabih Bey,
Buraya öleceğimi bilerek geldim,
Yaşadım hasretlik tam nasıl bir şey,
Yüreğimi tam ikiye bölerek geldim.
Yârim senden ayrılırken bir seher vakti,
Yüreğim kan ağladı da gözüm yaş döktü,
Oğulcuğum bir kapının ardından baktı,
Bedenimi bir boşluğa salarak geldim.
Yola çıktığımda henüz gün ışıyordu,
Güneş karlı dağları tek tek aşıyordu,
Bir gardaşım Yemen’deydi ve yaşıyordu,
Bahçedeki karanfili yolarak geldim.
Saçına yak bir avuç kına bıraktım,
Sevdiceğim yavrumuzu sana bıraktım,
Bütün hayallerimi bir yana bıraktım,
Bir gül misali çaresi solarak geldim.
Veda ederken sevdiğim bana bakınca,
Bir tas su döktü ardımdan yola çıkınca,
Kahpe düşman kutsalıma kurşun sıkınca,
Cümle düşmanın aklını çelerek geldim.
Anam bacım gardaşlarım yurdumda kaldı,
Şimdi bütün sevinçlerim derdimde kaldı,
Güzel olan ne var ise ardımda kaldı,
Vatan için bir maziyi silerek geldim.
Anadolum yara bere kanar da durur,
Kudüs’ü Şam’ı, Bağdad’ı arar da durur,
Sarıkamış donar, Yemen yanar da durur,
Çanakkale’de denize dalarak geldim.
Bir yanım gurbet ve hasret, bir yanım hüzün,
Burada gündüzler sıcak geceler uzun,
Işığında hilalin ve birkaç yıldızın,
Gölgesinde namazını kılarak geldim.
Burası Medine ıssız orta yerdeyim,
Duanı unutma gülüm bugün dardayım,
Kahpelik etme İngiliz işte burdayım,
Anamın son duasını alarak geldim.
Kumandanım Fahrettin Bey elli yaşında,
Elleri duada, daim feshi başında,
Bir ışık var aha şurda tam da döşümde,
Onun peşinden doğruyu bularak geldim.
Bu ıssız çölde geceler serin olmuyor,
Bir çul serersen eğer bir yerin oluyor,
Ufkun, uykun çok hafif, düşüncen derdin oluyor,
Gamla kederle, hüzünle dolarak geldim.
Biz öndeyiz ardımızdan düşman geliyor,
Çölde ayak izimizi rüzgâr siliyor,
Garip anam bilmese de ALLAH biliyor,
İlk defa hüznümle mutlu olarak geldim.
Arkadaşım Sarı Selim siper kazıyor,
Elleri ellerim yâre mektup yazıyor,
Anam yine tütün içme diye kızıyor,
Babamın tabakasını çalarak geldim.
Düşman çıldırmış gece bomba atıyor,
Alevler göğü serip yeri yutuyor,
Ön saftakiler vurulmuş yerde yatıyor,
Taa geriden bir siperi delerek geldim.
Düşman safında açtık bir gedik bu sabah,
Sana fedayız ey NEBİ dedik bu sabah,
Bulgur yoktu da çekirge yedik bu sabah,
Üç gün boyunca aç susuz kalarak geldim.
Çöl bedevisine burada urbam diyorlar,
Bir tas kirli suya al iç çorban diyorlar,
Sen Mehmetçiksin vatana kurban diyorlar,
Vatan ise mevzubahis gülerek geldim.
Ne anlattıysam yahu yok böyle değildir,
Mazlumdur Şam, Bağdat, esirdir bu gün,
Anam, babam, çocuklarım ve bir de karım,
Yüreğimi kaç parçaya bölerek geldim.
Savaşsa savaş öleyim ne var ki bunda,
Ben dayanırım sevdiğim dua et sen de,
PEYGAMBERİMİN adını duyduğum anda,
Yaşamak ta neymiş deyip ölerek geldim.
(Ömer KOCA)
Bize gönderen: Emekli Hafız Mevlüt UĞUR