-Doğru söze yalan katmıyorsan,
-Yapılan iyiliği karşılıksız bırakmıyorsan,
-Sıla-i rahim yapıyorsan,
-Sana yapılan kötülüğü unutuyorsan,
-Başkalarına yaptığın iyiliği unutuyorsan,
-Emanete riayet ediyorsan,
-Misafire ikramda bulunuyorsan,
-Komşularınla iyi geçiniyorsan,
-Günah işlemekten korkuyorsan,
-Allah’ın verdiğinden cömertçe verebiliyorsan,
-Hastaları ziyaret edebiliyorsan,
-Her bir insanı kusuruyla sevebiliyorsan,
-Gülümsemenin bir sadaka olduğunu biliyorsan,
-Selamı toplum arasında yaymaya itina gösteriyorsan,
-Her bir insandaki güzelliği keşfedebiliyorsan,
-İçinden çıkamadığın durumlarda istişare yapabiliyorsan,
-Beş vakit namazını cemaatle kılıyorsan,
-Yetimlerin yaralarını sarabiliyorsan,
-Her bir işini sadece Allah rızası için yapıyorsan,
-Sünnet-i Seniyyeye uyarak yaşamaya çalışıyorsan,
-Zikir-şükür-fikir üçgeni arasında gidip geliyorsan,
-Komşularınla iyi geçinebiliyorsan,
HAKİKATEN SEN İYİ AHLAKLI BİRİSİN!
İYİ BİL Kİ ALLAH SENİ SEVİYOR!
&&&
HAFTANIN AYET-İ KERİMESİ: “Hasbiyallahu la ilahe illa hu aleyhi tevekkeltü ve hüve Rabbül arşil-azim.” (Allah bana yeter O’ndan başka ilah yoktur, O’na tevekkül ederim, O büyük arşın sahibidir.) (Tevbe ; 129)
&&&
HAFTANIN HADİS-İ ŞERİFİ: “Efdalizzikri La ilahe illallah.”
(Zikrin en efdali La ilahe illallah’tır.)
&&&
SAÇILIR
Gök kapısı açılır,
Hakk’ı bilen seçilir,
Oruçlunun üstüne,
Nice rahmet saçılır.
&&&
ŞABAN-I ŞERİF AYI
Şaban ayı Rasülullah Efendimizin ayıdır. Bu itibarla bu ayda Salâvat-ı Şerife’ye devam etmek lazımdır. Yine mümkün oldukça istiğfar, Salâvat-ı Şerife okumalı, teheccüd, işrak, kuşluk ve evvabin namazı kılmalı ve hatmi şerif yapılmalıdır.
&&&
AMAN HAA!..
“Atı alan Üsküdar’ı yıldırım hızıyla geçerken, ahı (inkizar) alan kıldan ince kılıçtan keskin sırat köprüsünü geçebilecek mi acaba?” Kesinlikle siz, siz olun hiçbir kimseden ah almamaya bakın olur mu? Aman haa ne birine kızın, ne de birini kızdırın. Hiç kimseye küsmeyin, hiç kimsenin de size küsmesine sebep olmayın emi!..
&&&
DOKTORUMUZDAN TAVSİYE
Roka, çiğ ıspanak, hindiba, kereviz, maydanoz, semizotu gibi her türlü yeşilliği, havuç, kırmızı pancar, soğan, limon suyu ve zeytinyağı katarak, salata şeklinde her gün yemek gerekir.
Kabız olmamaya her zaman dikkat etmek gerekir. Sağlıklı olmak isteyen, büyük abdeste çıkmadan ikinci bir yemek yememelidir. Karpuz, incir, greyfurt, üzüm ve kaysı gibi meyveler, havuç ve yeşil yapraklı sebzeler bağırsakları rahatlattığı için büyük abdeste çıkılmadığı zaman yemek olarak yenebilir. Bu kaideye ömür boyu dikkat edilmelidir. Dr. Yaşar AĞCA
&&&
HER ŞEYİN SAATİ VAR DA!..
Öyle ya değil mi, her şeyin bir saati var.
-Yemek saati,
-Oyun saati,
-Faaliyet saati,
-Çalışma saati,
-Okul saati,
-Uyku saati,
-Namaz saati,
Niye her ailede haftada bir gün de olsa bir OKUMA SAATİ yok?
&&&
ÖNEMLİ BİR HADİS
“Sizin davranışlarınıza bakıp ta Müslümanlığa özenen kimseler yoksa imanınızı gözden geçirin. (Tirmizi)
&&&
D VİTAMİNİ ve FAYDALARI
D vitamini eksikliğinin en sık görülen belirtileri arasında zayıflık, kronik yorgunluk, depresyon ve uyku problemi vardır.
D Vitamininin faydaları şunlardır:
-Kemik sağlığına katkı sağlar.
-Kan şeker düzeyini dengeler.
-Kansere karşı korur.
-Kalp hastalıkları ile mücadele eder.
-Bağışıklık sistemini güçlendirir.
-Ruh halini geliştirmeye yardımcı olar.
-Belleğe ve öğrenmeye yardımcı olur.
(Sağlık Öğütlerinden)
&&&
ÖMÜR PERVANESİ BABALAR!
İşten eve geldiğinizde televizyon kumandasına değil, çocuğuna sarılan, telefonda başka insanların hayatlarını takip eden değil, çocuğunun hayatını takip eden, kahvehanelerde oyun oynayan değil, çocuğuyla oynayan, onun gözlerinin içine sevgiyle bakan babalar, ancak güçlü, güvenilir ve ahlaklı çocuklar yetiştirirler.
Şurası hiçbir zaman unutulmamalıdır ki küçük yaşlarda çocuklarının kalbine ne yerleştirirseniz ne ekerseniz ileride ancak bunları biçersiniz. Kalbinde Allah, Peygamber, Anne, Baba, Vatan, Millet ve Bayrak sevgisi taşımayan insandan hiçbir kimseye hayır gelmez.
&&&
ANALİZ
Pazartesi ve Perşembe günleri Allah (c.c.) mü’minleri afv ve mağfiret eder. Yalnız araları açık olanları, barışıncaya kadar geri bırakır.” Hz. Ebu Hüreyre (r.a.)
&&&
CANIMIN YARISI
Ne güzel şeydir birisine canımın yarısı diyebilmek.
-O’na içini döküp ferahlayabilmek,
-O’nu sonsuza dek, yüreğinin en güzel köşesinde taşıyabilmek,
-O’nunla dertleşebilmek, bilmediklerini sorabilmek,
-O’nunla cömertlik yolunda yarışabilmek,
-Yaa işte böyle canımın yarısı,
-Hayatta kendisinden ziyade başkalarını sadece ve sadece Allah rızası için sevebilmek ne güzel şeydir.
-Hem de çıkarsız, şartsız, karşılıksız sevebilmek.
&&&
DOST DEDİĞİN;
Dost dediğin, gözyaşı değildir akıp gitmez,
Bir mevsim değildir geçip gitmez,
Bir heves değildir gelip geçmez,
Dost bir ömür gibidir, ölünce bile bitmez.
&&&
UNUTMAYALIM!
Mutluluk insanı huzurlu yapar, zorluklar güçlü yapar. Yenilgi mütevazı yapar. Hüzün ise insanı insan yapar. Başarı insanı ışıldatır. Ama yalnız Allah, yolumuza devam etmemizi sağlar. Unutmayalım ki yazılanlar erinde gecinde başa gelecek. Yeter ki biz her şeyin Allah’tan geldiğinin idrakinde olalım. Önemli olan her bir şeyi güzel tarafından görebilmek değil mi? Her bir şeyi güzel görene, güzel düşünene ne mutlu diyelim. Mevla’m neyler, neylerse güzel eyler.
&&&
BİLİYOR MUSUNUZ?
Yapılan inceleme ve araştırmalara göre huzur evlerinde kalan insanların evlatlarının %90’ı çok iyi konumda doktor, avukat, mimar, mühendis vs. imiş.
Demek ki evde başarılı çocuklar yetiştirmek yerine önce merhamet duygusunu vermek gerekiyor. Çocuklar daha küçükken onların kalplerine Allah, Peygamber, anne, baba ve diğer büyüklerin sevgisini yerleştirmek gerekiyor. Bunu yapmayan anne ve babaların yaşlandığında huzur evlerinde oturduğu gerçeği ortaya çıkıyor. Ey kendini bilen insan zamanında tarlayı ekmezsen sonunda ne biçeceksin söylesene? Sen bir anne ve baba olarak zamanında rüzgâr ekmişsin ki yaşlandığın vakit de fırtına biçmedesin. Allah tüm evlatlara merhamet versin Ana baba kıymeti bilenlerden eylesin. Âmin.
&&&
ÖĞREN
Gerçeğin yolunda devamlı koştur,
Sadıklar yolunu bilmeyi öğren.
Helalce kazancın yemesi hoştur,
Çekilen zahmeti emeği öğren.
***
Helalce lokmayı bulduktan sonra,
Sabırla sebatla doyduktan sonra,
Büyüğü küçüğü saydıktan sonra,
“Şükredip Ya Rabbi demeği öğren.
***
Sofraya oturup karnını doyur,
Herkese sevgiyle nazikçe buyur,
Nimetin kadrini anında duyur,
Fazlaca doymadan yemeği öğren.
***
Aklın yol birdir gerisi boştur,
Güzel duyguların hepsi de hoştur,
Gerçeği görmezin mevsimi kıştır,
Millet düşmanını yermeği öğren.
***
Korkmaz’ım inançla dolusun sen,
Güttüğün sürüden sorumlusun sen,
Düşün taşın kimin yolundasın sen,
Sevgiyi hikmeti dermeyi öğren.
Şaban KORKMAZ
&&&
HURDA OLAN KALP
Her insanın kalbi bir eve benzer. Kendini bilen her insan dört dörtlük evde oturmak ister. Kendini bilen insanların kalbi de hep güzelliklerle dolu olmalıdır. Eğer insanın kalbinde merhamet, birlik, beraberlik, sevgi, saygı, hoşgörü, cömertlik, kaynaşma ve yardımlaşma duyguları yoksa o kalp hiçbir işe yaramaz. Bu kalp harabolmuş virane bir ev gibidir. O kalbin içinde her türlü kin, kibir, haset ve buna benzer kötü duygular bulunduğu için o kalp hurda haline gelmiştir, bir eskiciye satıverin gitsin.
&&&
ÇEKİ DÜZEN
Yıllar önce tanıdığım bir dostumla hasbihal ederken şunları ifade etmişti. Konuştuklarını can kulağıyla dinlemek nasip olmuştu. İşte o ibret dolu söz dizileri:
“Hocam, beni hanım sabahleyin ezan okunmadan bir saat önce kalkar ve beni de namaza kaldırır. Teheccüd namazını kıldıktan sonra sabah namazını dört gözle beraber zikir ederek bekleriz. Sabah namazını cemaat olarak kıldıktan sonra işrak vaktini bekler, işrak nazını kıldıktan sonra Habib-i Edibimiz gibi istirahata çekiliriz. Bir iki saat dinlendikten sonra beraber kahvaltımızı yapar, kuşluk namazımızı kıldıktan sonra günlük bir cüz Kur’an okumayı ihmal etmeyiz. Ayda bir hatim yapmadan içimiz rahat etmez. Bunun yanında her gün sayısı belli olmayacak derecede Salâvat-ı Şerife ve Estağfirullah demeden içimiz rahat etmez. Evimizde bulunan kumbaraya günlük olarak beş lira o beş lira da ben atarım. Kumbara dolunca gider ilgili yerde boşaltırız ve tekrar onun dolması için gayret ve çaba gösteririz.”
Dostumdan bu cümleleri işittikten sonra kendime çeki düzen vermeye çalıştım. “Mü’min öğrendiğiyle amel edendir.” Hadis-i Şerifinin gereği olarak ben de onun gibi olmaya çalışıyorum. Rabbim bu gibi insanların sayısını artırsın. Âmin.
&&&
PEŞİN PAZARLIK
Abdestinde namazında olan bir genç görücü usulü ile evlenmiştir. Evlendiklerinin ertesi sabahı adam erkenden kalkar sabah namazını kıldıktan sonra güzel bir kahvaltı hazırlayarak eşini kaldırır, sofraya davet eder.
Sofranın dört dörtlük hazırlandığını gören eşi içinden: “Yaşadık, artık bana fazla bir iş olmayacak” Diyerek sevinir. Eşinin kahvaltıya oturduğunu gören adam eşine tatlı bir seda ile der ki: “ Gördün mü kahvaltı nasıl hazırlanır, her gün böyle isterim. Aynı zamanda her gün sabah ezanı okunurken benden önce kalkacaksın ve beni kaldıracaksın, senden başka bir şey istemiyorum.” Der. Böylesi ne güzel bir pazarlık değil mi sevgili okurlarım? Günümüzde bunları kimler yapıyorsa Allah onlardan razı olsun. Toplum olarak işte bu gibi şeylere ihtiyacımız vardır.
&&&
BEDAVA!..
Konuşurken şunları yapın sevgili canlar:
-Cümlelerin arasında nazik kelimeler kullanın, bu nazik kelimelerin içine samimiyet katın, gülücükler damlatın, iltifatla biçimlendirin, hafif bir şekilde çeşnilendirin. Hiç şüphesiz ki unutmayın bunun sermayesi, vergisi, algısı ve KDV’si yoktur, her yerde bol miktarda kullanabilirsiniz. Bol bol kullandığınızda sürekli eksildiğini değil artmakta olduğuna kendiniz şahit olacaksınız. Denemesi BEDAVA.
&&&
BEYİTLERDEKİ GÜZELLİK
“İnsan olmanın engin zevkini ibadette arayın,
Selamlaşma ile hazır eyle Cennetteki sarayın.”
***
“İyi bil ki çürük ipler birbirine eklenmez,
Her şeye boş verenden hayır hasenat beklenmez.”
(Tefekkür Penceresi İsimli Kitabımızdan)
&&&
BİR İNCİ
“Tevhid edepten ibarettir. Sünnetullah ve Sünneti Rasulullah yalnız ahlak ve edep gerekliliğidir. Her bir şeyin kendine has edebi vardır. Her makamın bir edebi, her bir halin kendine özgü edebi vardır. Vaktin adabına, halin edebine, ihvanlığın onur ve edebine dikkat edenler kâmil insanların mertebesine ulaşır. Adap ve edebe riayet etmeyenler ise, kurbiyyet mertebesinde olduğunu zannetse de, sultanın gönlünden düşen edep mahrumu olanlar makbul olduğuna inansa da merduddur.” Fazlı Rahman Efendi (k.s.)