107. HAFTA TÜRKELİ SANAT—KÜLTÜR SAYFASI YAZILARI
HAZIRLAYAN: ŞABAN KORKMAZ
HAFTANIN AYETİ KERİMESİNİN MEALİ: “En güzel isimler Allah’ındır. O halde Allah’a o güzel isimlerle dua edin. O’nun isimleri hususunda eğriliğe sapanları bırakın. Onlar yakında yaptıklarının cezalarını göreceklerdir.”(A’raf Suresi: 180)
&&&
HAFTANIN SÜNNETİ SENİYYESİNİN MEALİ: “Allah’ın doksan dokuz ismi vardır. Kim bu isimleri hıfzederse cennete girer. Allah tektir, teki sever.” (Buhari-Müslim)
&&&
HAFTANIN DUASI: “ Ey Rabbimiz! Sen her bir şeyi gören ve bilensin, her bir şeyi işitensin. Bizim helal lokmalara beslenmemizi nasip eyle. Bizleri bağışla.” (Bakara-127)
&&&
BAŞYAZI
ŞABAN KORKMAZ
BİZLER NEREDE HATA YAPTIK?
Hiç şüphesiz ki evlatlar bizim göz nurumuzdur. Onlar İslam fıtratı üzere doğarlar, sonradan onları birileri bozar. Aile bireyleri kendi sürülerine sahip olmakla yükümlüdürler. Anne ve baba çocuklarına öylesine sahip çıkacaklar ki, sonradan ellerini dizine vurmaya çalışmasınlar. Çocukları helal lokmalarla beslemek her anne ve babanın en önemli görevlerinden birisi olsa gerek.
Kız da büyümüş, oğlan da büyümüş, her ikisi de liseye devam ediyor. Anne ve baba ne kızından ne de erkek evladından memnun. Her ikisinin de ihtiyaçları her halükarda karşılanmakta, bir dedikleri iki edilmemesine rağmen yine de mutsuz görünüyorlar, ana ve babasına işitilmeyecek sözler sarf etmeye devam ediyorlar.
Anne ve baba zaman zaman sabretse de hep bu durumları şikâyetçi olsalar da hiçbir kimseye bir şey diyemiyorlar. Çünkü her ikisi de bütün kabahati kız ve erkek evlatlarına atmaya çalışıyorlar. Güya hep kendilerini haklı görmeye çalışıyorlar.
Hem kızından hem de erkek evladından memnun olmayan anne ve baba karı koca bir araya gelip te: “Biz nerede hata yaptık?” demeyi akıllarına bile getirmek istemiyorlar.
Bu anne ve baba çocuklar daha küçükken milli ve manevi değerleri çocuklarının kalplerine yerleştirmedikleri için, haramı helali, sevgiyi, saygıyı, yardımlaşma duygularına çocuklarının kalplerine yerleştirmedikleri için çocuklarından bu isyan bayrağını çekişlerini, edep dışı konuşmalarını her gün dinler hale gelmişler de ama zaman öylesine geçmiş ki, yağmur öylesine bir gelip yağmış ki, artık hiç kepeneğe ihtiyaç kalmamış.
Bütün bu olanlar diğer anne ve babalara örnek teşkil etmelidir. Atalarımız boşuna mı demişler: “Çocuk yedisinde ne ise yetmişinde de odur.” “Görgülü kuşlar gördüğünü işler.” Sözü hiç mi akıllara gelmiyor? Yağmur öylesine yağdı ki, sel oldu bütün köprüleri yıkıp geçti. Ne yapılsa nafile gibi geliyor.
.
&&&
HER BİRİSİ YAKUT REĞERİNDE OLAN SÖZLER!
“Cahiller helak oldu, âlimler kurtuldu. Âlimler helak oldu, amiller kurtuldu. Âlimler helak oldu, muhlisler kurtuldu.”
-------
“Yediğinden içtiğinden başkalarına tattırmamak onulmaz dertlere sebep olur.”
-------
“Nimetlere şükür, “Şükür Ya Rabbi” demekle olmaz! Her nimetin şükrü, kendi cinsinden olmalıdır. Şükür sözde kalmamalı, fiilen yapılmalıdır.”
Muzaffer OZAK (k.s.)
&&&
İNSANIN YARATILIŞ GAYESİ
İnsanın bir yaratılış gayesi var değil mi? İnsanın yaratılış gayesi elbette kendisini yaratana gereği gibi kulluk yapmasıdır. İbadet, yaşadığımız hayatını bütününü kuşatan bir kulluk göstergesidir. Kim ki Allah’a kulluk yaparsa o kişinin Allah indinde kıymeti değer kazanır. İslam’ın beş şartının yerine getirilmesinin yanında rızkın helal yoldan kazanılması için gösterilen çaba ve gayret de elbette ibadet hükmündedir.
Sakın şunu aklımızdan çıkarmayalım sevgili canlar:
“Bizi yaratan bizi çok mu çok seviyor ve bunun göstergesi olarak ta bu dünyanın bütün nimetlerini bize bahşetmiş bulunmaktadır. Peki, biz bizi yaratan Yüce Allah’ı ne kadar seviyoruz, hiç düşündük mü?”
İşte şimdi bunu düşünme zamanı olsa gerek. Geç mi kaldık acaba?
&&&
BÖLÜŞÜRSEK MUTLU OLURUZ!
Bir Allah (c.c.) dostu olan Sad-i Şirazi (k.s.) Hazretleri diyor ki:
“On derviş bir kilimde uyurken, iki padişah bir dünyaya sığamaz.”
Allah’ı bilen, O’na itaat eden, Rasülünün sünneti seniyyesini bilen, dünya için hiçbir şekilde kaygılanmayan, birbirlerini sadece Allah rızası için birbirlerini seven insanlar birbirleriyle iyi geçinirler. Yataklarını bölüştükleri gibi yemeklerine de bölüşürler. İş dünya menfaatine, makama ve mevki ye gelince işler bir bakarsın ki birden değişiverir. Çıkar ve menfaat meselesi ortaya çıkınca insanlar birbirine düşmanca bakmaya başlarlar. İşte o zaman bilin ki fitne hamuru karılmaya başlamıştır. Hâlbuki şu yalan olan dünyada insanlar neyi bölüşemiyorlar ki?
Siz, siz olun sevgili can dostlarım elin etlisine sütlüsüne pek karışmayın. Elinizde bir dilim ekmek bile varsa sakın onu yalnız yemeye kalkmayın, bölüşmeyi ve paylaşmayı bilir hale geliniz ki dostlarınızın sayısı kabarık olsun.
&&&
LOKMAN HEKİME SORMUŞLAR:
“BU DÜNYADA NELER ÖĞRENDİN?!
-Namazda kalbime sahip olmayı öğrendim.
-Misafirlikte gözüme sahip olmayı öğrendim.
-Yemekte elime sahip olmayı öğrendim.
-Cemiyette dilime sahip olmayı öğrendim.
-Yapmış olduğum iyilikleri unutmayı öğrendim.
-Bana yapılan kötülüğü unutmayı öğrendim.
-Allah’ın kudret ve kuvvet sahibi olduğunu öğrendim.
-Ölümün hak olduğunu öğrendim.
-Nafile ibadetlerle Allah’a yaklaşılacağını öğrendim.
-Paylaşmanın, yardımlaşmanın hazzını ve zevkini öğrendim.
(Allah Dostlarının Hayatları)
ARIYORUM
Yüreğimin yarısında,
Hastalığım sırasında,
Sevdiklerim arasında,
Arıyorum Mevla’m Seni.
Şaban KORKMAZ
&&&
DUALARIMIZA EKLEYELİM!
-Rabbene ve etine me veadtene ala rusulike vela tühzine yevmel gıyameh, inneke la tuhlifül miad. (Ali İmran-102)
(Rabbimiz! Bize Peygamberlerin vasıtasıyla vaat ettiklerini de ikram et ve kıyamet gününde bizi rezil-rüsvay etme; şüphesiz Sen vaadinden caymazsın.) (Dua Demetlerinden)
&&&
BİLİYOR MUYDUNUZ?
Küçük yaşlarda Kur’an-ı Kerim’i öğrenip 7 yaşında camide mukabele okumaya başlayan, 32 yaşına kadar 3 fakülte bitiren,
1921-1923 yılları arasında Ankara Lisesinde öğretmenlik yapan, 1947 yılında Diyanet İşleri Başkanı olan, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı imam hatip okullarının açılmasını sağlayan, sağlığında 70 ‘ye yakın eser veren, Türkçeden başka Arapça, Farsça ve İngilizce bilen, o günlerde radyoda ilk Kur’an-ı Kerim’in okunmasını sağlayan, Diyanet İşleri Başkanı iken vefat eden, sağlığında 3.000 ciltlik özel kitaplığındaki kitaplarını Diyanet İşleri Başkanlığı kütüphanesine bağışlayan kişinin Ahmet Hamdi Akseki olduğunu biliyor muydunuz?
&&&
ÇIK HELE BİR DÜZE
Tatlı dil güler yüz yakışır size,
Allah diyerekten çıksana düze,
Sevaba koş da günah gelsin dize
Sevgileri nakış gibi ör de gel,
Uyan hele bir Allah’ı birle gel.
Şaban KORKMAZ
&&&
KİMİN İMANI KAVİDİR?
Kaliteli mal varken kalitesiz malı kim alır? Elbette o malın kalitesinden anlamayan alır. Malın iyisi iyi paradır. İnsanın hası da imanı kavi olandır, imanını gecede gündüzde kuvvetlendirmek için çaba ve gayret gösterendir. Nelerin peşinden gideceğini iyi bir şekilde hesaplayan ve kendini zaman zaman yoklayandır. Kısacası karını zararın her an hesap edebilendir. Neyin kıymetli neyin kıymetsiz olduğunu bilendir. Şurası hiçbir zaman unutulmamalıdır ki:
“Küçük ve kalitesiz insanlar yalan olan bu dünyada dengini, Allah’ı ve Peygamberi bilen insanlar da kendini aramaya ve bulmaya çalışırlar.”
&&&
TEMBİHLERİN ALASI!
Bakınız iki şık var mutlu ve mesut olmak için. Bir üçüncüsü yok. Çünkü diğer aradıkların her bu iki şıkkın içerisinde yer almaktadır.
Tembih de öylesine ucuz bir tembih değil ki! Bazıları bunu satın alabilmek için servetini bile vermeye razı amma olmadı mı olmuyor işte. Yüce Peygamber Bizlere ne güzel seslenmekte ve güzel bir tembihte bulunmaktadır:
“Kalbinin yumuşamasını dilersen, ya bir fakiri doyur, ya da bir yetimin başını okşa.” (Hadis-i Şerif)
&&&
EVLİLİK VE NAMAZ
Yeni evlenen genç hanımına der ki:
“Öylesine her gün kahvaltımı yatağa getirmeni istemem, beni sabah namazına kaldır yeter.”
Günümüzde bu sözleri hanımına diyen kaç tane babayiğit var acaba hiç düşündünüz mü?
Seni doğuran anaya, seni besleyen babaya binlerce kere selam olsun yiğidim. Sen de senin gibi düşünen evlatlar yetiştirdiğin an unutma ki karanlık olan ufuklar birden aydınlanacaktır. Hiçbir zaman ümidini yitirmeden o ufuğa doğru koşmaya bak ki, karanlıklar gecene güneşler gibi doğsun.
Şurası hiçbir zaman unutulmamalıdır ki, evli eşler birbirlerini sadece Allah rızası için severlerse boşanmaların sıfıra düşeceğini göreceksiniz ve şaşıracaksınız. Rabbim cümle eşlere iyi bir şekilde geçinmeyi nasip etsin. Âmin.
&&&
NAMAZ VE İLAÇ
“Namaz sancıma ilaç, yanık yerime merhem,
Onsuz ebedi âlem benim olsa istemem.”
Necip Fazıl KISAKÜREK
&&&
YETER!
“Bir kişilik yemek üç kişiye yeter. Üç kişilik yemek beş kişiye yeter. Beş kişilik yemek on kişiye yeter. Yeter ki o yemeği yapan kişi yemeği ihlas ile yapsın, içine muhabbetini katsın. Yeter ki o yemeğe BESMELE ile başlanılsın.”