Her anne kızı gelin olmadan önce bir takım çeyizler hazırlar. Bazı anneler vardır ki bu hazırladıkları çeyizin yanına bir de mektup koymayı ihmal etmeyenleri vardır. İşte böylesi kız evladını ALLAH rızası için çok mu çok seven bir anne kızının çeyiz sandığına yazdığı şu mektubu koyar. İşte o önemli mektup:
*Sevgili Evladım, ilk vazifen her şeyi yaratan, yoktan var eden ALLAH (c.c.)’ı bilmek, O’na inanmak, O’nun emir ve yasaklarına uymak olmalıdır. Her ne yaparsak yapalım bizi yoktan var eden Cenab-ı Allah’ın hakkını hiçbir zaman ödeyemeyiz. Sakın ola ki bunu aklından çıkarma, yaşadığın süre zarfında durmadan O’nu zikretmeye bak.
****
*Unutma ki, her şeyin başı Allah sevgisi ve Allah korkusudur. Allah sevgisi almış bir yürek sahibinden hiçbir kötülük beklenmez. Allah korkusu olanların elinden ve dilinden hiçbir kötülük gelmeyeceğini düşün. Her sevdiğini Allah için sev, darılacaksan Allah için darıl.
****
*Peygamberini iyi tanı. Hak Peygamber Hz. Muhammed (s.a.v.)’i iyi bil. O’nu sev, O’nun güzel ahlakını oku ve öğren ve O’na uy. O’nun yaşadığı gibi yaşamaya çalış.
****
*Annen-baban ve diğer büyüklerine karşı her zaman saygılı olmaya bak. Sözlerinde samimi ve içten ol, sakın yalan söyleme. Verdiğin sözünü unutmadan yerine getirmeye bak. Ağzına fermuarı çekerek helal lokmadan başkasına açma. Hiçbir kimsenin gıybetini yapma.
****
*Allah’ını, Dinini, vatanının, devletini, milletini sev, namusunu iyi koru, başkalarının ayıplarını örtemeye bak. Kendindeki eksikleri görerek düzeltme yolunu aramaya bak.
****
*Kötü huylularla ve fitne sahipleriyle arkadaş olma. Düşünmeden adım atıcı olma. Akşamdan akşama murakebe ve muhasebe yapmayı ihmal etme. Kocanı Allah rızası için sevmeye, kusurlarının görmemeye bak.
****
*Yalan yere yemin etme, hatta ve hatta hiçbir zaman yemin etmemeye bak. Sana söylenen sırları iyi sakla. Her konuşulan söz yerinde kalsın sakın ola ki taşıma. Sana emanet edilen şeyleri iyi koru ve zamanı gelince sahibine vermeye bak.
****
*Hayatta sakın kin tutma, kinci olma, kalp kırma, kibirlenme, hiçbir kimseyi küçümseme, hor görme. Hüsün zan içinde yaşamaya bak. Gereksiz şeyleri merak edip araştırmaya kalkma.
****
*Her zaman tatlı dilli ve güler yüzlü olmaya bak. Evlatlarını Allah’ın razı olacağı şekilde yetiştirmeye bak. İçinden çıkamadığın bir vaziyette olduğunda: “Bu durumda Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ne yapardı?” diye sorarak içinden çıkmaya bak.
****
*Beş vakit namazını sakın kazaya koyma. Ayda bir hatmi şerif yapmayı ihmal etme. Esma-ül Hüsna’yı ezberlettiğim gibi her gün tekrar etmeye bak. Sevdiğini ölçülü sev. Her şeyde orta yolu takip etmeye bak. Fakirin, fukaranın, yolcunun dostu ol. Allah’ın verdiğinden verebildiğince vermeye bak. Bu dünyanın bir imtihan dünyası olduğunu sakın unutma. Her şeyi kendine problem etme. Kalbinde fesatlık, cimrilik, kin, kibir gibi kötü duygularda sakın yer verme.
&&&
GÜNÜN DÖRTLÜĞÜ:
Toplum içinde aç açık gezdirme,
Boğazıma haram lokma dizdirme,
Melanet nefsime beni ezdirme,
Malın hevesinden kurtar ALLAH’ım…
&&&
DAĞIN TAŞIN KIYMETİ
Çok eski zamanlarda birisi Uşak’a gelmiş. Geldiğinde Uşak’taki lokantaların hepsinin kapalı olduğunu görmüş. Nedenini sormuş:
-Ramazan geldi, demişler.
Adamın Ramazan’
-Aman dostlar, yaylamızın kıymetini bilelim, Uşak’a Ramazan diye birisi gelmiş. Ortalığı kırmış geçirmiş. Açık tek bir aşçı dükkanı bulamadım,.açlıktan öldüm. Siz siz olun Ramazan gelince Uşak’a gitmeyin, şu yaylanızdaki kurdun kuşun, dağın taşın kıymetini bilelim, demiş.
&&&
BİLİYOR MUSUNUZ?
Eskiden camilerin bir duvarına yüksekçe bir yerde sadaka taşları vardı. Hayır yapacak kimse hiç kimsenin görmediği bir anda gelir oraya hayır parasını bırakırdı. İhtiyaç sahibi olanlar da gelir ne kadar ihtiyacı varsa alır giderdi. Böylece hayır yapanla hayır alan birbirlerini görmezlerdi. Bunu sadece Allah bilirdi.
Günümüze bir baktığımızda cami duvarlarındaki o sadaka taşları ortadan kalkmış. Ne hale gelmişiz. Ecdadımızdan bu yana özümüz gitmiş de külümüz kalmış. Öylesine tamahkâr bir hale gelmişiz ki, öylesine haset birileri olmuşuz ki sadaka taşlarını ortadan kaldırmışız. Sadece herkes kendini düşünür olmuş, kanaat denen maneviyattan uzaklaşmışız. Sadece ve sadece kendimizi düşünen insan konumuna gelmişiz. Ecdadımızın bu kadar hayırsever olduklarını ve zor şartlar zatlında yaşayanların durumunu bildikleri için bu sadaka taşlarını cami duvarlarına koyduklarını biliyor muydunuz.