Anadolu'da yaşayan büyük velilerden ismi Receptir. Soyu Peygamber Efendimize (S.A.V) dayandığı rivayet edilir. Doğum ve vefat tarihi belli değildir.14. asırda yaşamıştır. Hacı Bektaşi Velinin yakınlarındandır.
Hacım Sultan, Bektaşi Veli ile Anadolu'ya insanlara doğru yolu anlatmak için gönderildi. Hacı Bektaşi Veli ile hacım Sultan Kabe'ye doğru yola çıktılar. Günlerce çıkan yolculuktan sonra Kabe-i muazzama 'ya geldiler. Tavaftan sonra kırk gün Arafat dağında riyazet çekip, Allahu teladan vazifelerini yerine getirebilmek için yardım istediler. Sonra Medine'ye giderek peygamber efendimizi ziyaret ettiler. Daha sonra Anadolu'ya gittiler. Anadolu'ya geldiklerinde Hacı Bektaşi Veli, Hacım Sultan'ı Germiyan iline gönderdi.
Hacım Sultan, Afyonkarahisar civarında bir köyde konakladı. O köyde bulunan Bağlu Baba isimli salih ve veli bir zatla görüştü. Bu sırada köylüler gelip Hacım Sultana "ey garip! Bizim sığırlarımızı, hayvanlarımızı güt" dediler. Hacım Sultan bu isteklerini kabul etmedi ise de ısrarlara dayanamayıp" madem çok istiyorsunuz, sığırlarınızı getirin." Dedi. Köylü, sığırlarını toplayıp Hacım Sultanın yanına getirdi. Sığırlar içerisinde bir büyük kara boğa vardı. Hacım Sultan o boğaya" ey kara boğa! Allah ü Teala için sen bu sığırları akşama kadar güt! Dedi. Kara boğa bu sözleri işitince gelip Hacım Sultanın ayağına yüz sürdü. Sonra kalkıp sığırları süse süse önüne katıp götürdü. Akşama kadar güttü. Akşam olunca sığırları evine getirdi. Kara boğa sığırları bu şekilde güderken Hacım Sultan ibadetle meşgul oluyordu. Kara boğa, sığırları öyle güdüyordu ki sığırlar hiç kimsenin ekinine zarar vermiyordu.
Köyde yaşlı bir kadının tek ineği vardı. Götürüp sığırların yanına güdülmesi için bıraktı. Bunu fark eden Hacım Sultan kadıncağıza "valide! Allah ü Teala'nın emri ile bu ineği kurt yer sığıra salma" dedi. Kadın onun sözlerine kulak asmayıp, ineğini sığırların yanında otlamaya gönderdi. Sığırlar otlarken kadının ineği sığırlardan ayrıldı ve başka bir yere gitti. O sırada bir kurt ineğe rastlayıp ineği yedi. Akşam olunca bütün sığılar evlerine geldiği halde, kadının ineği geri dönmedi. Çocukları bir müddet aradılar ve ineği bulamadılar. Sonunda "o divane bu ineği satmıştır, yoksa bu kadar aramadan sonra bulurduk" dediler. Hacım Sultan "sizin ineğinizi falan yerde kurt yedi" deyince kadının çocukları "kadıya gidelim" dediler. Hep birlikte kadının huzuruna vardılar. İnekleri kaybolan çocuklar kadıya "efendim! Bu divane bizim sığırlarımızı güder fakat kendisi gitmez. Büyük bir Kara boğa, sürüyü güder. Bu ise bir eve çekilip ibadet ve riyazetle meşgul olur. Kendisine sorun ineğimize ne yaptı?" dediler. Kadı" ey divane! Bunların ineğine ne yaptın? Diye sordu. Hacım Sultan "biz bu ineği salma diye işin başında analarına söyledik, ikaz ettik. Allah ü Teala'nın emri ile bu ineği kurt yer dedik. Sözümüze kulak asmayıp otlamaya gönderdi bu yüzden ineklerini kurt yedi." Dedi. Kadı "ineğini kurt yediğini nerden bilelim, eğer gören varsa getir şahitlik etsinler." deyince Hacım Sultan "evet şahitler vardır. Gidip getireyim." Dedi ve getirmek için dışarıya çıktı. İneğin kurt tarafından parçaladığı yerde kayalar vardı. Bir miktarını parçalayıp arılara "gelin ineği kurt yediğine şahitlik edin" dedi.
Taş parçaları, Allah ü Teala'nın emriyle Hacım Sultan'la birlikte Kadı huzuruna geldiler. Kadı durumu görünce hayretler içinde kaldı. Taşlar Allah ü Teala'nın izni ile konuşup "ineği bizim yanımız da kurt yedi, bu hususta şahitlik ederiz. Eğer inanmazsanız adam gönderin ineğin başını ve derisini getirsinler. Sizlerde görün" dediler. Birkaç kişi denilen yerden ineğin başını ve derisini getirdi. insanlar durumu görüp hayrette kaldılar. Kadı, Hacım Sultan'ın mübarek bir zat olduğunu anlayıp özür diledi. Hacım Sultan orada bulunanlara hayır dua etti." bizim vazifemiz vardır, siz Allah ü Teala'ya emanet olun diyerek o köyden ayrıldı. Bu sırada köy halkı "efendim bu kadar zamandır bizim sığırlarımız ile ilgilendiniz size hakkınızı verelim" dediler. Hacım Sultan "benim hakkım beni bulur" dedi. Hacım Sultan yola çıkınca Kara boğa arkasına takıldı. Köy halkı kara boğanın önüne geçip gitmemesi için ne kadar uğraştılarsa da karşı çıkamadılar.
Hacım Sultan Afyonkarahisar'a varınca, bir süre burada kaldı. O sırada Kara hisar beyi Tokuz isimli bir şahıstı. Karahisar halkı beyin yanına gidip" falan kayanın yanında bir derviş kırk gündür yemez içmez. Devamlı Allah ü Teala'ya ibadet eder. Yanında da kara bir boğa var "diye anlattılar. Bey "gelin yanına birlikte gidelim" dedi. Huzuruna varınca, Hacım Sultan onlarla bir müddet konuşmadı. Sıcak bir gündü herkes çok susadı. Bey "eğer bu mübarek bir zat ise bize su verir bizde içeriz" diye içinden geçirdi. Beyin bu düşüncesi Allah ü Teala'nın izni ile Hacım Sultan'a malum oldu "Ya Allah! Deyip kalktı ve elini kayaya vurduğu gibi kayadan berrak bir su çıktı. Bunun üzerine Tokuz Bey af dileyip "efendim, bizi bağışla. Dua ve himmet eyle bizim şeyhimiz rehberimiz ol. Sana bir dergah yapayım. Bazı köyleri vakfedeyim. Dört beş hizmetçi vereyim" deyince Hacım Sultan "ey bey! Allah ü Teala'nın emri ile hocam bana "senin makamın Germiyan'da susuz denilen yerdir git orada otur" buyurdu. Biz oraya gideriz. Bu Pınarcık bizim yadigarımız olsun şimdi siz kendi yerinize gidin" dedi. (İşte bu çıkan pınar Taşpınar mahallesindeki BALLIPINARDIR. Hıdırlık yöresinde, parkların mescitlerin yanındadır.)