ABDÜLHALİK GÜCDÜVÂNI
Marifet Ehilinin Önderi - Şeyhlerin Şeyhi - Evliyaların Kutbu
Boyu uzun, başı büyükçe, teni beyaz, yüzü güzel, kaşları gür ve çatıktı. Göğsü enli, omuzları genişti. Vücudu iriydi. Hızır aleyhisselâm ile yoldaş ve arkadaştı.
Abdülhälik Gücdüvání (kuddise sırruhů ) Buhara yakınlarındaki Gücdüvän kasabasında dünyaya geldi. Önce medresede İslâmi ilimleri tahsil etti. Sonra tasavvufa yöneldi. Buhara'da bulunduğu müddetçe Yusuf Hemedani hazretlerinin sohbetlerine devam etti. O ayrıldıktan sonra memleketi olan Gücdüvân'a geri döndü, riyazet ve mücahade ile münzevi bir hayat yaşadı.
Rivayete göre Abdülhalik Gücdüvânî beş yaşına geldiğinde ilim öğrenmesi için Buhara'ya gönderilmişti. Büyük âlim Hoca Sadreddin hazretlerinden Kur'an-ı Kerim ve tefsir dersleri öğrenmeye başladı. Bir gün okuma esnasında "Rabbiniz'e gönülden ve gizlice yalvararak dua et (A'raf 55) mealindeki ayet-i kerimeye gelince hoca-şöyle sordu:
- Efendim! Bu gizlilikten maksat nedir? Kalp ile yapılan zikrin aslı nedir? Eğer zikir ve dua aşikar bir şekilde dil ile olursa gösterişten korkulur. Araya riya girerse layık olduğu şekilde zikredilmemiş olur.
Savet kalp ile zikretsem "Şeytan insanın damarlannda kan gibi dolaşır " hadis şerifi gereğince şeytan bu ziki duyar.Ne yapacağımı bilemiyorum
Hocası böyük alim Sadreddin hazretleri bu yaştaki bir çocuğun kendisinin bile anlayamayacağı böyle bir soru sormasilına hayran kalarak şöyle cevap verdi:
Evladım! Bu mesele kalp ilimlerinin bir konusudur. Allah Teala nasip ederse sana bu ilimleri öğretecek bir üstada kavuşursun. Kalp ile zikri ondan öğrenirsin. Böylece bu sorun cevaplanmış olur
Abdülhälik Gücdüvânī hazretleri bu işaret üzerine sorularını cevaplayacak o üstadı beklemeye koyuldu Bir gün Hızır aleyhisselâm yanına geldi, Allah Teala'yı gizli ve açık zikretme yollanını öğretti, Manevi evlatlığa kabul edip "Kalbinden "La ilahe illallah, Muhammadün Resülullah' zikrini şöyle şöyle yaparsın"diyerek tarif etti. Hazret bunu kendisine ders olarak kabul etti.
Hazret bir Aşure günü talebelerine derste velilik hallerini anlatıyordu. Müslüman ve zahid kıyafetinde olan bir genç İçeri girip talebelerin arasına oturdu. Bir müddet sohbeti dinledikten sonra söz isteyerek sordu:
-Efendim ! Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem; "Müminin ferasetinden (bakışından) korkun. Çünkü o Allah'ın nuru ile bakar" buyuruyor. Bu hadis-i şerifin sırrı nedir?
Abdülhälik Gücdüvānī hazretleri heybetle gence nazar ettikten sonra;
- Öyleyse belindeki zünnârı (papazların taktığı kuşak) kes de imana gel, dedi.
Hazret'in bu sözleri oradakilere şok etkisi yaptı. Genç inkar edince Hazret talebelerinden birine soru soran gencin üzerindeki hırkayı çıkarmasını işaret etti. Hırka çıkınca gencin belinde düğüm düğüm zünnär bağlı olduğu görüldü.
Bu hadise karşısında genç mahcup olup, orada kelime-i şehadet getirerek Müslüman oldu. Daha sonra Abdülhälik Gücdüväni hazretleri talebelerine dönerek su sohbeti yaptı.
- Dostlar, gelin biz de sözümüze uyalım. Zünnârı keselim, iman edelim. Bu genç maddi zünnârını kesti, biz de manevi zünnârımızdan kurtulalım. O da kibir ve gururdur. Bu genç af dileyenlerden oldu, biz de affa kavuşalım.
Bir müridine şöyle nasihat etmiştir:
"Evladım, bütün hallerinde ilim, edep ve takva üzere ol
Önceki alimlerin eserlerini oku, izlerinden yürü. Ehl Sünnet çizgisinden ayrılma. Fıkıh ve hadis öğren. Cahil sofilerden uzak dur. Namazını cemaatle kıl. Şöhretten uzak dur, çünkü şöhret afettir. Herhangi bir makama göz dikme.
Az ye, az uyu ve kalabalıktan aslandan kaçar gibi kaç .Daima kendi yalnızlığında Hak ile beraber ol. Helal lokmayı ara ve şüphelilerden kaçın.
Herkese şefkat nazarıyla bak. Kimseyi hor görme .Halkla çekişme. Hiç kimseden bir şey talep etme.
Elbisen sade, yoldaşın derviş, sermayen fıkıh kitapları , evin mescid, dostun Allahu Teâlâ olsun."