Adanalı Ziyâ’nın Halkçılığı
Adanalı Ziyâ, hayatında şiirlerinde halkla iç içedir. Afyonkarahisar merkezde ve ilçelerde halkla beraberdir. Dostları arasında onca kaymakam, jandarma komutanı, müderris, hoca, müdür, öğretmen, memur yanında kahveci, manifaturacı, çiftçi gibi halktan olanlar da bulunmaktadır. Ziyâ, hayatında ve şiirlerinde halkın, köylünün, çiftçinin derdiyle dertlenmiş, onların yanında olmuştur.
Milliyet bahsi konusunda herkese “kardaşım” gözüyle bakan Ziyâ, inancı, tuttuğu yol ve felsefesi gereği Hakk’a hürmetin, halka hizmetle güzel olacağı düşüncesindedir:
“Bahs-i milliyyetde her-kes kardaşımdır ez-kadîm
Hakk’a hürmet halka hidmetle müzehheb mezhebim”
“İhtiyarlıkta Sevda” şiirinde, başka şiirlerinde ve aşağıdaki beyitte yaşlandığı halde sevdaya düşmesi üzerine üstad, halka rüsva olmaktan, halkın diline düşmekten çekinir. Bu da onun halka verdiği önemi ve değeri gösterir:
“Gaşy eder gün başına bir 'aşk-ı nev-peydâ beni
Pîrim artık etme rüsvâ halka ey sevdâ beni”
**
“Âteş aldım 'ömrümün fasl-ı şitâsında Ziyâ
Ta'n-ı halk ol'yor lehîb-i 'aşkımın yelpâzesi”
“Yeni Harfler Karşısında” manzumesinde, Atatürk’ün sözlerini hatırlatan Ziyâ, halkın baştanbaşa okuyacağı, ağalığın tarihe karışacağı sevinci içindedir:
“Okuyup yazacak halk başdan başa
Ağalık târihe karışacakdır
Her Türk efendidir beydir yâ Paşa
Dost düşman bu hâle hep şaşacakdır”
“Yeni Türklük Âlemi” adlı destanında Ziyâ’nın, Âkif gibi, gelecekten ve halktan ümitli olduğu görülür:
“Hele şu ovaya çiçekden örnek
Serpilmiş çadırlar bak öbek öbek
Yiyecek sorarsan bol etek etek
Toprağı feyizli halkı çalışkan”
“Terakki Neşelerinden” adlı gazelinde Ziyâ’nın, yeni gazete ve dergiler sayesinde halkın uyanmasından memnun oluşu dikkat çekicidir:
“Bak Köroğlu bugün irşâda çalışıyor halkı
Bardak oldu o senin bildiğin eski çamlar”
Halkın sıkıntılarını gören Ziyâ, halkın huzurunu kaçıranları “Enin-i Garibane” adlı felsefi gazelinde ifşa eder:
“Gâh İblîsâne ilkâât ile dîn nâmına
Târ-mâr eyler huzûr-ı halkı bir îmânı yok
Levha-i hayretdir el-hak bir şerîr âsûde-hâl
Kan kusar bir ‘âciz-i ma'sûm evinde nânı yok”
Ziyâ’nın “Halkçılığı” konusunda şiirlerinden verilebilecek onlarca misalden birkaçı da şöyledir:
“Size bu debdebe nerden bilirsiniz siz de
Şu halka bâri 'abes imtinânı kaldırınız”
**
“Çeken zencîr-i kahre bunca halkı hangi efsûndur
Bakıp da olmamak mümkün müdür hayrân bilmem ki”
**
“Gargara şîşesi mi sandın efendi halkı
Ki ide ağzına bir kirli paçavra tapalık
Halk açlıkdan ölür sen ha bire” ver yiyeyim
Bak da Allah’dan utan gördüğün iş kaç paralık”
**
Siyâsetinden usandık a hurde-bîn-i zamân
Değil mi kahbelik açma o bahs-i nahsi emân
Uzak dur ey medeniyyet yılan mısın ne yamân
Bu turfe sözler eden halka bin belâ îcâd”
Adanalı Ziyâ’nın şiirlerinde “köylü”, “çiftçi”, “rençber” gibi kelime ve kavramlar çokça geçer. Bu da onun halkla iç içe oluşunu gösterir. “Dâstân-ı Zamân” adlı manzumede köylünün saflığı, temizliği ve değerlerine bağlılığı üzerinde duran Ziyâ, “Eski ve Yeni Türklük Âlemi” adlı destanında her türlü övgüye layık gördüğü köylünün çalışkanlığına ve çilekeşliğine değinir. “Devran” ve “Köhne Maceralardan” adlı gazellerinde şehirli ile köylüyü karşılaştıran Ziyâ, köylünün mütevazılığını, nezâket sahibi oluşunu ve çilekeşliğini dile getirir:
“O köylü ki her mihnete katlanır
Kış yaz demez ayağında çarıkla”
**
“Selâm vermeden aldın ağız tırampetini
Beyim şu köylü kadar da nezâketin yok mu”
Toprağın, tarlaların ve çiftçinin değerini bilen Ziyâ, “Sözde Sanatlı Bir Söyleniş” adlı gazelinde, günümüz Türkçesiyle “Tarlalar servet kaynağıdır, ancak özen-bakım ister; (Ciddi fayda görmek dilersen, çiftçiden yardımını kesme” şeklinde sadeleştirebileceğimiz beytini söyler:
“Mezâri' menba'-ı servetdir ancak ihtimâm ister
Dilersen nef'-i ciddî kat'-ı himmet etme zâri'den”
Ziyâ’nın şiirlerinde “arpa-buğday”ın çokça geçmesi de köylüye, çiftçiye verdiği önemdendir. Mesela, Çivril’de yazdığı “Bârika-i Ciddiyyet” adlı gazelinde “Ne ekersen onu biçersin” atasözüne yer verilir:
“‘Umûmun celb-i hoşnûdîsi hoş ef'âle tâbi‘dir
“Şa‘îri ek de buğday bekle” bî-hûde ta‘abdandır”
Ziyâ, Dinar’da yazdığı “Vatanın Rençberine” gazeli gibi manzumeleri yanında, “Bir Yolcunun Gördükleri” (Bk. Mehmet Sarı, "Adanalı Ziyâ'nın Mensur Yazılarından "Bir Yolcunun Gördükleri" ve Düşündürdükleri", Asos Journal The Journal of Academic Social Science-Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 8, Sayı: 101, Şubat 2020, s. 15-43) mensur yazısında da çiftçinin sorunları üzerinde durur ve Müslümam Türk çiftçisinin haklarının çiğnendiğini dile getirir.
Fotoğrafta, eli bastonlu olan Ziyâ’nın başında “kasket” bulunuşu da halkçılığı açısından dikkate alınabilir.
(Bu konu, yakında yayımlanacak olan “ADANALI ZİYA ve ŞİİRLERİ” adlı kitabımızda kaynakları ile birlikte daha geniş ele alınmıştır).
(YARIN DEVAM EDECEK)