Ziyâ Üzerine Yazılan Kitap Bölümleri ve Kitaplar
Adanalı Ziyâ üzerine yazılmış iki kitap bölümü, üç kitap bulunmaktadır. Bu günkü yazımızda iki kitap bölümü ile ilk yazılan kitap üzerinde durulacaktır.
* Sarı, Mehmet, “Adanalı Ziyâ’nın Hayatında ve Şiirlerinde Meyhane”, Meyhane Kitabı, Editör: Emine Gürsoy Naskali, Kitabevi, İstanbul, 2019, s. 203-260.
Prof. Dr. Emine Gürsoy Naskali’nin editörlüğünü yaptığı Meyhane Kitabı’ndaki “Adanalı Ziyâ’nın Hayatında ve Şiirlerinde Meyhane” (s. 203-260) bölümü tarafımızca yazılmış olup, bölümde anlatılanlar 1 Eylül 2020 salı günkü köşe yazımızda özet olarak anlatılmış idi.
* Sarı, Mehmet, “Adanalı Ziyâ’nın Kıt’aları”, Prof. Dr. Mehmet Arslan’a Armağan, Editörler: Prof. Dr. H.İbrahim Delice-Prof. Dr. Mehtap Erdoğan Taş-Prof. Dr. HakanYekbaş, Sivas Cumhuriyet Ü. Sivas, 2019, s. 273-296.
İkinci kitap bölümü, geçen yıl Hakk’ın rahmetine kavuşan değerli meslektaşımız adına hazırlanan Prof. Dr. Mehmet Arslan’a Armağan adlı kitapta yer alan “Adanalı Ziyâ’nın Kıt’aları” başlıklı çalışma olup yine tarafımızca hazırlanmıştır. Bölümde, Arap harfli elyazması ve matbu kaynaklarla Latin harfli kaynaklardan tespit edilen Ziyâ’nın kıt’alarının metni verilmiş ve kıt’alardan hareketle Ziyâ’nın şairliğine, felsefi ve tasavvufi yönüne değinilmiştir.
* M. Tacettin, Adanalı Ziyâ Ve Eserleri, Babalık Matbaası, Konya-1933.
Ziyâ ile ilgili olarak hazırlanan üç kitaptan birincisi M. Tacettin imzasıyla hazırlanan Adanalı Ziyâ Ve Eserleri olup, 1933’te Konya’da yayımlanmıştır. 33 sayfalık bu küçük eserde, Adanalı Ziyâ’yı tanıyan M. Tacettin tarafından verilen bilgiler güvenilir ve yapılan değerlendirmeler isabetlidir. Bu yönüyle ve Ziyâ’nın bazı şiirlerinin bulunuşu sebebiyle eser küçük olmakla birlikte Ziyâ hakkında çalışma yapacaklar için büyük bir kaynaktır.
Kitaptaki “Ziyâ ve Birkaç Söz” başlıklı bölümde Ziyâ’nın “Dîvân şâirleri son kâfilesi efrâdının en güzîdelerinden” olduğu, kendi dertleriyle baş başa yaşadığı ve dertlerini kimseyle paylaşmadığı, istibdat devrinin amansız yumruklarının onu büsbütün bedbinleştirdiği, ömrünün son günlerinde kendisiyle tanıştıkları, yüksek zekâsından istifade edilmediği, gününün ıztırapları ile yoğrulan büyük şâirin ömrünün sefalet içinde geçtiği ve yine sefâlet içinde hayata gözlerini kapadığı üzüntüyle dile getirilir.
Kitapta, “Kısa Bir Tercüme-i Hâl”den sonra “Ziyâ’nın San’atı” başlığı altında onun san’atı hakkında mükemmel bir etüd yapabilmek için bütün eserlerini tetkik etmek lâzım geldiği, ancak şiirleri elde olmadığı için bunun mümkün olmadığı, tarz-ı kadîmde ve aruz vezninde muvaffak olduğu, hece vezninde de kıymetli eserler verdiği, ekseriya sadeliğe iltizam ettiği, lâfız sanatlarına ehemmiyet verdiği, hümoristik yazılarında da büyük bir muvaffakiyet göze çarptığı, mizahi şiirdeki muvaffakiyetinin dikkat çektiği, eski manzumelere yeni bir şekil verme temayülü olduğu örneklerle dile getirilir.
“Ziyâ’nın Eserleri” bölümünde Ziyâ’nın şiirlerinin şurada burada kâğıt parçalarında kaldığı ve toplanamadığı üzüntüyle belirtilerek, “Bu parçalar toplanmış olsaydı bu gün nefis bir Dâvân’a sahip olacaktık” denilir. M. Tacettin, elindeki şiirlerin de kaybolmaması için en mühimlerini burada verdiğini belirtir: Beyit, Vatana, Devr-i İstibdatta Kanarya, Bir Ramazanda, Harb-i Umumi Feryatlarından, Maniler, İntizar, Mezardan Bir Ses, Beyit, Kıt’a, Utanır, İhtiyarlıkta Sevda, Bir Hasbihal, Naliş-i Dil, Külâh-ı Devlet, Ölmeden Evvel Ölmek, Dâima Çalış, Ramazaniye, Gazel, Salhurde Bir Felekzedenin Ağlayışı, Var, Gazel, Ettin, Bayram, Mani, Gazel, Kıt’a, Devran... Görüldüğü gibi başlıklarda bir tutarsızlık olup bazı manzumeler şekil adıyla bazıları özel adla verilmiştir. “Murabba”, “Terci-i bend” gibi bazı manzumelerin ise sadece bir iki bendi alınıp “Yokluk Oruçları”, “Feryat” gibi başlıklarla verilmiştir. Kitap, güvenilir bir kaynak olmakla birlikte, verilen manzumelerde düzen ve imla bakımında bazı hatalar bulunduğu için faydalanacakların dikkatli olmaları, hataları tekrar etmemeleri, Ziyâ’nın ruhunun rencide olmaması için buna özen göstermeleri gerekir.
“Ziyâ’nın Ölümü ve Matbuat” başlıkları altında, dikkate değer değerlendirmelerin yer aldığı kitapta, zamanın önemli haber kaynaklarından “Türk Sözü”nde ve “Cumhuriyet”te, Adanalı Ziyâ’nın vefatıyla ilgili olarak yer alan haber ve yorumlara da yer verilir. Bilhassa“Cumhuriyet”te verilen malumatta, Ziyâ’nın, Dîvan şâirleri’nin son kâfilesinden olduğu, Afyonkarahisar’ında vefât ettiği, aruz vezniyle “tarz-ı kadîm” üzre şiir söylediği, güzîde mahviyetperver bir edibimiz olduğu, bütün Türkiye'de tanındığı, çok sâde ve insanlardan kaçar gibi yaşadığı, tabiattan aldığı ilhamla pürüzsüz, şirin ve mevzun bir ifâdeye sahip olduğu, vefâtının Türk edebiyat âlemi için hakikî bir kayıp olduğu, bütün hayatı boyunca mes’ut denilecek bir an geçirmediği ve nihayet Afyonkarahisar’da vefat ettiği üzerinde durulur. Ruhları şad mekânları cennet olsun.
(Bu konu, yakında yayımlanacak olan “ADANALI ZİYA ve ŞİİRLERİ” adlı kitabımızda daha geniş ele alınmıştır).
(YARIN DEVAM EDECEK)