Belki de dünyada benzerine az rastlayacağımız bir durum AK Parti’nin başarısı.
Bunu istesek de istemesek de kabul etmek zorundayız.
21 yıldan fazla bir süredir ülke yönetiminde AK Parti ve Recep Tayyip Erdoğan var.
İstemeye bilirsiniz, beğenmeye bilirsiniz, kıza bilirsiniz hatta nefret edebilirsiniz.
Daha birçok şey söyleye bilirsiniz.
Ama takdir etmesini de bileceksiniz.
Şuna hiç kimsenin hakkı yok.
AK Parti’ye oy verenler cahil, köylü, kırsal, yoksul, ezilmiş.
Ne olursa olsun demokrasi böyle bir şey.
Demokrasiye inanıyorsak, seçme ve seçilme hakkına inanıyorsak sandıktan çıkan sonuca da inanmak ve saygı duymasını bileceğiz.
Beğenmediğimiz, hor gördüğümüz, verdiği bir oy yüzünden adam yerine koymadığımız köylü için bir sözü hatırlatmak isterim.
Köylü Milletin Efendisidir.
İmza Mustafa Kemal Atatürk.
CHP Kurucu Genel Başkanı.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk Kurtuluş savaşını başlatırken Anadolu’nun bozkırında ezilmiş, yıllarca yok sayılmış, çiftçi ve hayvancılık dışında hiç bir şey bilmeyen gariban köylüye güvenerek yola çıktı.
Ne Mutlu Türküm diyerek onların içindeki Türklük genlerine dokunarak birer savaş makinesi yarattı.
Kükremiş Anadolu insanı sel gibi önüne kattığı gibi ülkeyi işgalcilerden kurtardı.
O köylü Anadolu gençlerinin, babaların, dedelerin ve hatta kadınlarının birçoğu evine, köyüne, karısına, evlatlarına dönmedi.
Nerede şehit düştükleri bile belli olmadı.
Evlatlarını, kocalarını, yârini savaşta şehir vermiş Anadolu insanı vatan sağ olsun dedi.
Vatan sağ olsun.
Onun için Gazi Mustafa Kemal Atatürk, “Köylü Milletin Efendisidir” dedi.
Köylü cahil, okuma bilmez, iş bilmez, ülkeye bir katkısı yok diye hor görmedi.
Sonra kendine aydın diyen bir nesil yetişti.
Anasının, babasının köylülüğünü unuttu.
Sanki hepsi İstanbul Beyoğlu’nda dünyaya gelmiş gibi kendini başka bir konuma koyup köylüyü yok saymaya çalıştı.
Bu durum siyasi partilerimize de yansıdı.
Hatırlayın Süleyman Demirel yıllarca siyaset meydanlarında, “Benim köylüm, benim çiftçim” diyerek siyaset yaptı.
Bu millet Çoban Sülo diye defalarca başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı verdi.
Kısacası Anadolu’nun, kırsalın, köylünün gönlüne girmeden sadece şehir siyasetiyle iktidar olunmuyor.
AK Parti Anadolu insanın kalbinde 21 yıldır yer edinmişse ve ne yapsanız söküp atamıyorsanız bir düşünün.
Bakın önünüzde 5 yıl var.
Bugün başlasanız düşünmeye analiz etmeye onları nasıl anlarız, nasıl kalplerine gireriz diye bir düşünseniz inanın çok zor olmadığını görürsünüz.
Evet, AK Parti bir kez daha kazandı.
Tüm olumsuzluklara rağmen, bir tarafta deprem olmuş, AFAD çuvallamış, Kızılay çadır satmaktan suçüstü yakalanmış, 3 gün deprem bölgesine girilememiş, ekonomik kriz tarihin en dip seviyesine inmiş, AK Parti’de metal yorgunluğu bariz bir biçimde görülüyor, esnaf ve halk artık yeter bir değişim diyenlerin sesi hiç bu kadar gür çıkmamıştı.
AK Parti’ye karşı Millet İttifakı 6’lı masayı kurmuş, ülkede bir alternatif ortaya çıkmış.
Üstelik birçok yerde AK Parti milletvekili listeleri istenilen gibi değil.
Onlardan birisi de Afyonkarahisar’dı.
Ali Özkaya, partinin şu anda şehirdeki en güçlü adamı.
Ama, Ali Özkaya sevilmiyor, istenmiyor, kendi ilçesi Dinar’da bile tepki var deniliyordu.
İbrahim Yurdunuseven, suya sabuna dokunmuyor, ortalıkta hiç görünmüyor, bu güne kadar ne yaptı ki? Diyorlardı.
Hasan Aslan, o kim kimsenin bilmediği bir aday.
Bu kadar kötü bir listeyi muhalefet yapsa başaramazdı, AK Parti kendi ayağına sıktı 2 vekil zor deniliyordu.
Ancak unuttukları bir şey var.
AK Parti’de saat gibi çalışan bir sistem var.
Arı gibi çalışan bir ekip var.
Diğer partiler gibi kağıt üstünde yapıyormuş gibi görünüp yan gelip yatan yok.
İl başkanından eski vekillere, gençlik kollarından köy sorumlularına kadar hepsi 7 gün 24 saat çalışıyor.
AK Parti’nin başarısı tesadüf değil.
Tesadüf bir kere olur.
21 yılda defalarca oluyorsa bunun adı tesadüf değil çalışma, sistem, insana insan gibi muamele.
AK Parti seçimden seçime çalışmıyor.
Haftaya seçim olacakmış gibi her daim hazır.
Siz bunları yapmayın.
Sonra cahillerin oylarıyla seçim alıyorlar diye ülkenin yarısını yok saymaya çalışın.
Unutmayın bu ülke topraklarında yaşayan her yurttaş eşit.
Ve herkesin bir oyu var.
Sen partine sahip çıkamıyorsan, sandığa, oyuna, vatandaşına, üyene sahip olamıyorsan bu senin hatan.
Hatayı başkasında arama.
Biz nerede hata yapıyoruz, neyi eksik yapıyoruz diye biraz düşünün.
Elbette AK Parti bu seçiminde tartışmasız en başarılı partisi.
İl Başkanından köy temsilcisine, milletvekillerinden mahalle sorumlularına kadar.
Başarı ekiple, çalışmakla, sistemle olur.
Benim bildiğim bir şey var seçim sandıkta kazanılır.
Sandık okullara kuruluyor.
Her partinin temsilcisi, sandık sorumlusu, okul sorumlusu müşahidi var.
Devletin atadığı kişiler var, polisi jandarması var.
Oylar herkesin gözleri önünde kullanılıyor.
Sandıklar herkesin gözleri önünde açılıyor ve oylar tek tek sayılıyor.
Arada bir herkes tam ve eksiksiz sayılmış mı diye kontrol edilir.
Birinde bir farklılık varsa yeniden sayılıyor.
Sayım bitti sayılar tutmuyorsa ya da partilerden birisi itiraz ederse tüm sandık bir kez daha sayılıyor ve kafalarda hiç soru işareti kalmayana kadar işlem tamamlandıktan sonra tüm partilerin sandık sorumluların ortak ıslak imzasıyla sayılan oylar torbaya konuluyor.
Mühürlenip yine polis ve gözlemciler eşliğinde Seçim kuruluna götürülüyor.
Bazen bu işlemler yapılırken birçok partinin temsilcisinin, sandık sorumlusunun olmadığını görüyoruz.
Sen sandık başına koyacak bir sorumluyu dahi bulamıyorsan, kaybettiğin seçimin sorumlusu olarak köylüyü cahili suçlama.
AK Parti her seçimde olduğu gibi bu seçimde de nasıl kazanılır tüm olumsuzluklara rağmen gösterdi.
Elbette tebrik etmek zorundayız.
Aslında yeni kabine, Vali hanım, Koçak’ın beklentilerini konuşma zamanıydı ama Seçim sorası her partiyi yazacağız dedikten sonra AK Parti’yi yazmasak olmazdı.