Dünyayı iyilik kurtaracak.
İyilik her zaman kazanır.
Dünya iyilerin yüzü suyu hürmetine dönüyor.
Buna benzer çok sloganvari söz duyarsınız.
İyiler.
Ne kadar azaldı değil mi?
Oysa eskiden kötüler o kadar çok azdı ki parmakla bile gösteremezdiniz.
Koca şehirde bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar azdı.
İyiler çok muydu?
İyilerde çok değildi.
İyiler etrafımızda bolca olurdu ama normal insanlar vardı.
Kendi halinde işinde gücünde.
Çünkü etrafta kötülük yapacak kimse olmadığı zaman iyilere fazla ihtiyaç duyulmazdı.
Normal bir insan olmak yeterliydi.
İyiliği olmasa da zararı kötülüğü olmaması yeterliydi.
Çocukları, genç kızları, kadınları taciz eden mahluklar yoktu.
Tecavüz, kadın cinayeti, ahlaksızlar yoktu.
Hırsızlık nedir bilinmezdi.
Esnaf kapısının önüne bir tabure koyar camiye giderdi.
Ya da bir şeyler almaya gidip gelirken kapısını bırakın kilitlemeyi kapı bile kapatılmazdı.
“Komşu göz kulak ol geliyorum” derdi.
İnsan insana güvenirdi.
Ayıp diye bir şey vardı.
Ayıp ne kadar utanılacak bir şeydi.
Biri ayıp bir şey yaparsa kimsenin yüzüne bakamazdı.
İşe herkes yatarken sabah erkenden gider akşam el ayak çekilince gelirdi.
Kolu komşunun yüzüne bakamazdı.
Ayıp neydi biliyor musunuz?
Biraz alkol almış gece sokağa geldiğinde bir nara atmış.
Sırf bu yüzden yaptığının ayıplığına sabah uyanınca varan adam kimsenin yüzüne bakamazdı.
Oysa şimdi her haltı yiyen adamlar bile ortalıkta insan kılığında dolaşa biliyor.
Ne oldu?
Ne oldu da biz bu kadar garipleştik, tuhaflaştık, insanlıktan çıktık?
Televizyonlarda bizim çocukluğumuzda Küçük ev dizisi vardı.
Altın kızlar vardı.
Cosby ailesi.
Yerli efsane diziler vardı.
Süper Baba.
Mahallenin Muhtarları.
İkinci Bahar.
Ekmek Teknesi.
Bizimkiler.
7 Numara.
Perihan Abla.
Bu dizileri hatırlayanlar bilir.
Aile, dostluk, arkadaşlık, yardımlaşma, birlikte mücadele etme.
Sıcacık sokak insanlarının yaşantılarını anlatırdı.
Özünde iyilik ve insanlık, merhamet vardı.
Oysa günümüzde televizyonlarda şiddet, entrika, cinsellik olmayan hiçbir dizi izlenmiyor.
Herkesin kendi adaletini uygulama hakkı varmış gibi.
Gündüz kuşağı denilen başka bir adıyla kadın programları ise tek kelimeyle insanların aklıyla alay eden şeyler.
Köylü şalvarlı teyzelerin bile köyde yatmadığı kimse kalmamış.
Bunu da marifet gibi çıkıp televizyonlarda gündüz kuşağında saatlerce anlatıyorlar.
Bunları izleyen milyonlarca insan bunun normal olduğunu, aldatmanın, başka kişilerle olmanın sıradan ve doğal olduğunu düşünmeye başlıyor.
Oysa RÜTÜK diye bir kurum var ama nedense sesi çıkmıyor.
Hepimizin içinde beslediğimiz iyilik ve kötülük var.
İki canavar.
Siz hangisini beslerseniz o ön plana çıkıyor.
Siz tek başına yetmiyorsunuz.
Aileniz, çevreniz, iş ortamınız, okulunuz, mahalleniz, arkadaş guruplarınız sizin nasıl olacağınıza ve hangi canavarı besleyeceğinize karar veriyor.
Kavun kavundan alır rengini.
İyilikte kötülükte içimizde.
Hangisinin öne çıkacağına yaşadıklarımız karar veriyor.
Afyonkarahisar’da içinde iyilik ve sevgi olan.
Üç kız çocuğu babası Engin Taş, tacize uğrayan kızları korumak isterken iki şehir eşkıyası tarafından 8 yerinden bıçaklanarak hayatını kaybetti.
Yapmak istediği tek şey tacize uğrayan kızları korumaktı.
İçindeki iyilik onun hayatına mal oldu.
Karşısında ise zaten gırtlağına kadar kötülüğe batmış iki kişi vardı.
Acımadan canice, canavarca 8 yerinden bıçakladılar.
Daha kötüsü ne biliyor musunuz?
Adliye çıkışında o iki cani katilin aileleri, “başını eğme kaldır” diyerek bağırmaları.
İşte bu çok daha tehlikeli.
Utanmadan kızları taciz eden, onları korumaya kalkan bir babayı öldürenlere kafanı eğme kaldır diye biliyorlar.
İşte insanlığın bittiği nokta burası.
Hiç utanmadan sıkılmadan tacizciye ve katile başını eğme denilen bir dönem.
Normal bir zamanda olsa o tacizci ve katilin ailesi arından adliyeye bile gelmez.
Utanırdı.
Hatta o utançla o evde, o sokakta yaşayamaz ve başka bir yere taşınırdı.
Hani bazen biri yaşanan bir olaya duyarsız kalmıyor ve insanlık ölmemiş diyoruz.
Birkaç gün önce Afyonkarahisar’da insanlık ölmedi.
Kendine sığınan tacize uğrayan kızları korumaya çalışan genç bir adam öldü.
İnsanlık ölmedi ama 3 kız çocuğunun babası öldü.
İnsanlık ölmedi ama bir kadının kocası öldü.
İnsanlık ölmedi ama bir babanın, bir annenin evladı öldü.
Ne olacak şimdi.
Engin Taş geri dönmemek üzere hayattan koparıldı.
Onun kızları, karısı, anası babası ve dostları o acıyı içlerinden hiç atamayacaklar.
Ya tacizci katiller?
Bir süre ceza evinde yattıktan sonra iyi hal, takım elbise, kravat, ceza indirimi, af 5-10 yıla yeniden aramızda.
Ne oluyor bize?
Biz nasıl bu hale geldik?
Biz nerede hata yapıyoruz?
Hadi biraz düşünün bakalım.
Mücrim işlediği suça denk ceza ile ıslah edilmez ise daha çok hindi gibi düşünürüz.