Büyük taarruzun 100. Yılını beklenen ölçüde kutlanmasa da geride bırakıyoruz.
Şimdi 2023’de Cumhuriyet’in 100. Yılı var.
Bu konuda yerelden merkeze kim ne yapar göreceğiz.
Ne güzel söylemiş büyük önder Mustafa Kemal Atatürk, “Efendiler yarın Cumhuriyet’i ilan edeceğiz”
O sözün üzerinden 99 yıl geçti.
Hiç düşündünüz mü?
Cumhuriyet ne?
Demokrasi ne?
Biz buna ne kadar hazırız.
Birçok ülkede Demokrasi ve Cumhuriyet için büyük bedeller ödendi.
Biz ödemedik.
Hazıra konduk.
O nedenle de hala Demokrasi ve Cumhuriyet’i tam olarak özümseyemedik.
Kabullenemedik, istemedik.
Oysa Demokrasi ve Cumhuriyet bu milletin ve ülkenin temeli.
Sıkı sıkıya sarılmalıyız, korumalıyız.
Her ne kadar 10 yılda bir darbe ve benzeri krizlerle Demokrasi sekteye uğratılmaya çalışılsa da atılan temeller o kadar güçlü ki her seferinde kalkıp yoluna devam eden bir ülkeyiz.
100 yıl önce atılan temellerin kıymetini bilmemiz lazım.
Oysa etrafımıza bir bakın?
Balkanlarda bir zamanlar Yugoslavya diye bir ülke vardı.
Şimdi o Yugoslavya bölünerek Bosna Hersek, Hırvatistan, Slovenya, Makedonya, Sırbistan, Karadağ ve Kosova gibi 7 farklı ülke ortaya çıktı.
Orada yaşanan acıları, katliamları, soykırımları daha dün gibi hatırlıyoruz.
1923 tarihinde Balkanlarda üç beş ülke vardı.
Bugün Balkanlarda 20 civarında ülke var.
Ülkeler parçalandı, bölündü, yağmalandı.
İnsanlar bir birine kırdırıldı ve küçük ülkecikler ortaya çıktı.
Böl parçala yönet.
O nedenle Demokrasiye ve Cumhuriyet’e sıkı sıkıya sarılmamız lazım.
Balkanları bir kenara bırakın.
Balkanlardan başlayan, Kuzeyden Doğumuza kadar etrafımızı neredeyse çembere alan Rusya.
Dünyanın süper gücü.
Rusya’nın dağılmasıyla batımızda 15 yeni devlet kuruldu.
Bazılarında hala acılar, darbeler, katliamlar devam ediyor.
Savaş ve gözyaşı hiç eksik olmadı.
Biraz daha aşağılara indiğimiz de İran.
Türkiye Cumhuriyetini ve Atatürk’ü örnek alan İran Şahı modern bir İran yapmak istemişti.
Başardı da ama bir darbeyle sürgündeki Humeyni ülkenin başına getirilerek mollalar ülkesine çevrildi.
O gün bu gündür İran’da huzur yok.
Yıllarca süren İran Irak savaşı, sonrasında her üç beş yılda bir halkın özgürlük ve demokrasi çığlıkları yüzünden yüzlercesi hayatını kaybetti.
Birçokları ceza evlerinde.
Acı ve gözyaşı hiç bitmedi.
Yanı başında Irak.
Demokrasi getireceğiz, nükleer silah var denilerek işgal edilen Irak yağmalandı.
Geri dönmesi imkansız zararlar verildi.
Ülke soyup soğana çevrildikten sonra aşiretlere bırakıldı.
Ne acı, ne gözyaşı ne de terör bitmedi.
Eski Saddamlı günleri mumla arıyor.
Suriye, Libya ve daha birçokları.
Son 100 yılda neler yaşadılar neler.
Birçoklarına tanık olduk.
Hala da tanık olmaya devam ediyoruz.
O bakımdan kıymetli dostlarım ülkemizin, Demokrasinin ve Cumhuriyet’in kıymetini bilin.
Benzer oyunlar defalarca bizim içinde hayata geçirilmeye çalışıldı.
Darbeler, sağ sol çatışmaları ve en son gözümüzün önünde yaşanan 15 Temmuz kalkışması.
Bunlardan hiç mi ders almadık.
Dört bir tarafımız 100 yıllık Cumhuriyet tarihi boyunca hiç durulmadı.
Savaşlar, parçalanan ülkeler, ülkelerini terk eden halklar.
Bakın etrafınıza Afyonkarahisar’a burada Afgan, Iraklı, Suriyeli, İranlı, Sudanlı ve başka ülkelerden binlerce mülteci sığınmacı var.
Kim ister kendi ülkesini, topraklarını terk edip başka bir ülkede sığınmacı olsun.
Bu toprakları bize yurt edinen, vatan bırakan, devleti kuran, Cumhuriyeti kuran geçmişten bu güne kadar herkesi minnetle anmamız lazım.
100 yıl önce ülkenin yarıdan fazlası işgal altındayken Kocatepe’den başlayan Kurtuluş savaşı sonrası özgürlüğüne kavuşan ülkemiz için Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları öyle bir temel atmışlar ki dört tarafımız yangın yeri olsa da her zaman ayakta kalmayı başarmışız.
Demokrasi ve Cumhuriyet bir ülkenin temelidir.
Bu temel 100 yıl önce atıldı.
100 yılda doğumuzda batımızda, güneyimizde kuzeyimizde değişmeyen harita kalmadı.
Bir tek Türkiye Cumhuriyeti değişmedi.
İlelebet değişmesin de.
Ama ne olur Demokrasi ve Cumhuriyet’e sahip çıkalım.
Cumhuriyet ve Demokrasi herkese lazım.
Başka arayışlara ihtiyacımız yok.