100 Yıllık Cumhuriyet tarihinde bir ilki yaşıyoruz.
Bu güne kadar hiç iki turlu bir seçim olmamıştı.
Daha doğrusu siyasi bir seçimde olmamıştı.
Aslında iki turlu seçimlere biz alışkınız.
Köyde, beldede, mahallede, ilçede, ülke genelinde kurulan dernek, vakıf, oda ve birliklerde 2 turlu seçim var.
Seçim günü ve saatini ilan ediyorsunuz.
O gün yeterli çoğunluk sağlanamazsa haftaya veya ertesi gün aynı saatte 2. Tur seçimi yapılıyor.
Dernekler, spor kulüpleri, odalar, borsalar, barolar, sendikalar seçimlerinde uygulanan ve aslında alışkın olduğumuz bir yöntem.
Ancak siyasi tarihimizde ilk defa iki turlu bir seçim yaşanıyor.
İlk defa 2. Turda kazanan ortaya çıkacak.
Yeni Cumhurbaşkanlığı sisteminde % 51’i bulmak gerekiyor.
Bulamadınız mı 2. Tura kalıyor.
Çok sağlıklı bir sistem olduğundan bahsedemeyiz.
% 51’i bulabilmek için % 35 alan, % 40 alan partiler % 0.5’lik partilere mecbur kalıyor.
Mecliste iki güçlü parti beklerken tam tersi 15’den fazla irili ufaklı, sağlı sollu, marjinal, milliyetçi, terörle ilişkili bir çok parti ittifaklar çatısı altında meclise taşındı.
Elbette mecliste çeşitlilik olması güzel ama toplumun % 95’inin benimsemediği gurupları da değil.
Daha seçim öncesinde ön koalisyon kuruluyor.
Oysa AK Parti koalisyonları bitiren güçlü ve tek başına iktidar olmaya alışkın bir partiydi.
Cumhurbaşkanlığı seçimi belki Amerika’da ki gibi en fazla oyu olan iki partinin yarıştığı bir sistem olsa daha iyi olurmuş gibi.
Gerçi Başkanlık sistemi tartışılırken Amerika, Fransa örnekleri gündeme gelmişti.
O zaman Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türk Tipi Cumhurbaşkanlığı sistemi” demişti.
Türk tipi?
Daha önce uygulanan bir tane cumhurbaşkanlığı sistemi vardı.
Onu beğenmeyip değiştirdiniz daha öncesinde böyle bir sistem yok ki?
Azerbaycan’ın uyguladığı sistemden bahsediyorsanız o başka.
Evet, ona biraz uyan yanları var.
Konumuz yarın yapılacak olan 13. Cumhurbaşkanlığı seçimleri.
Bir kez daha sandıklar kurulacak ve oy kullanmaya gideceğiz.
Yeni cumhurbaşkanını sizin tek bir oyunuz belirleyecek.
Sizin, benim, komşunun ülke yurttaşları ve bir miktar sığınmacıların oylarıyla 13. Cumhurbaşkanı seçilecek.
5 yıl boyunca görev yapacak Cumhurbaşkanı’nı biz seçeceğiz.
Seçtiğimiz Cumhurbaşkanı da kendi çalışma takımı bakanlarını belirleyecek.
Bakanlar kim olacak onu bilmiyoruz.
2 hafta önce seçtiğimiz milletvekillerinden olmayacak.
Cumhurbaşkanı kimleri takdir ederse onlar göreve başlayacak.
Yeni seçilecek olan Cumhurbaşkanı’nı ve bakanlarını zor bir dönem bekliyor.
Ülke tarihinin en derin ekonomik krizini yaşıyoruz.
Milliyetçilik, terörle işbirliği gibi suni gündemlerle uğraşırken ekonomik sorunları hiç konuşmadık.
Merkez Bankası sürekli gıcır gıcır para basıyor.
Para bol ama alım gücü her geçen gün zayıflıyor.
Ev kiralarının bile asgari ücreti geçtiği bir dönem yaşıyoruz.
Zenginle fakir arasındaki makas her geçen gün açılıyor.
Dolar hafta içi daha üst seviyelere çıkmasından endişe ediliyor.
Bankalar kredileri durdurmuş ve kendi paranızı bile çekmeye kalksanız belli bir limit konmuş.
Daha fazlasını alamıyorsunuz.
Seçimlerden sonra en büyük tehlike ekonomi.
Bu konuda iyi bir ekibi yoksa seçilecek olan Cumhurbaşkanı’nın gidişat iyi değil.
Hepimiz bu ülkenin evlatlarıyız.
Olumlu ya da olumsuzluktan hepimiz aynı oranda etkileneceğiz.
Hayata bir kere geliyoruz.
Benim gibi ömrünün yarıdan fazlasını yaşamış insanlar ve çocuklarımız için daha iyi bir hayat istemek hepimizin hakkı.
Daha iyi bir hayat mümkün.
Bende hayatımın geri kanlını iyi, sağlıklı, huzurlu ve refah içinde yaşamak istiyorum.
Bu ülkenin her vatandaşı bunu hak ediyor.
Biz yarın sandığa giderek vatandaşlık görevimizi yerine getirelim.
Bir oyumuz var.
Gönlünüzden kim geçiyorsa ona verin.
Sonra seçilecek olan kişiden daha iyi bir hayat isteme hakkımız olsun.
Demokrasiye inanıyorsak sandıktan ne çıkarsa kabulümüz.
Bu güne kadar adaylar vaadlerini anlattı.
Yaptıklarını yapacaklarını anlattı.
Şimdi sıra sende.
Mühür sende.
Ülkeyi 5 yıl yönetecek olan Cumhurbaşkanı’nı seçmek senin elinde.